Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Genco Erkal, ilk kez 27 yaşındayken sahnelediği ve kendisiyle özdeşleşen “Bir Delinin Hatıra Defteri”ni, 77 yaşında yeniden sahnelemeye başladı…

“Asker olsun, sivil olsun; daire vebüroların başında bulunanların hepsi makamları adına fazlasıyla alıngan olur.”Nikolay Gogol (1809-1852) “Bir Delinin Hatıra Defteri”nde böyle demiş… 1835’lerde yazmış Gogol bu hikayeyi fakat içerikte yer alan hemhalliklerimiz pek de değişmemiş: Toplumun vebitmek tükenmek bilmeyenkuralların kademe kademe delirttiği Poprişçin’in hikayesi… (Es notu: Hikayenin kahramanı Poprişçin’iokurken/izlerken bilahare ‘hepimiz Poprişçin’iz’ diyesim de gelmedi değil!) Aslında bizlerin resmedildiği bir metin; (Gogol’ün“Arabesk” adlı kitabındaki hikayelerinden biri olan) “Bir Delinin Hatıra Defteri”… Delilik sendromunda hep us’uma “ben deli değilim” diyen “çıldırma hakkı”ndaki “bu arada benim adım Cemal” geliyor! Ki delileri severim orası ayrı / pragmatik bir bünye de değilim ama akil-im ve akıllıyım diyenlerden bir yarar/fayda göremedik-ahvalimiz ortada… (Cemal’i üşenmeyip hatırlayalım niyetine! Hatırlamışkende bir adet selamımızı en hatunum ve ‘Delilik sevgilim, biz sözcük üzerine kurulmuyor, varolanı dürtüyor, eşeliyor, o bölgede yer ediniyor…” diyen Nilgün Marmara’ya çakalım!)

BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ…

Gelelim bugünkü mevzumuza akmamızı sağlayan nevaleliğimize… Tiyatro sahnesinde “Bir Delinin Hatıra Defteri” deyince, sanırım ilk akla gelen isimlerden bir tanesi usta oyuncu Genco Erkal… (Es notu:Erdal Beşikçioğlu ve Metin Zakoğlu’nada buradan saygılar!)Bugünlerde takibinde olanlar bilecektir:Genco Erkal, ilk kez 27 yaşındayken sahnelediği ve kendisiyle özdeşleşen "Bir Delinin Hatıra Defteri"ni, 77 yaşında yeniden sahnelemeye başladı. 50 yıl öncesinden bahsediyoruz…(İtiraf: Unutmanın marifetleştirildiği bu alemde, 50 yılın çetelesini düş’ünmek; tuhafmış!) Tek kişilik oyun algısını(belki de) memleketim tiyatro kadrajına, bu oyunlaşiar edindiren isimlerden biri olan Genco Erkal’ı ilk kez sahnelediği Ankara Sanata Tiyatrosu’nda görmek isterdim… Üstat, oyunu sonrasında hem 60’ların sonunda, hem de 90’ların başında yeniden sahneye taşımıştı ve ben bir türlüdikize yatamamıştım, ta ki geçtiğimiz hafta Kenter Tiyatrosu’nda izleyene kadar! Kısaca; seyrine doyamadığım “Bir Delinin Hatıra Defteri”ndeki Genco Erkal’ı bir de 2014 halinde görmelisiniz diyorum ve en ince ayarlısından;nasıl sahnede devleştiğine şahit olmanızı istiyorum! Üstadın performansı tek kelime ile muazzam… Kendisine birçok ödül getiren ve efsaneleşen “Bir Delinin Hatıra Defteri”ni, beşinci kuşak için de sahneleyecek olmanın büyülü olduğunu vurgulamış Erkal… Naçizane fikrim; bu temiz metni büyüleştiren Genco Hoca’nın dimağları şahlatan, şahane ötesi oyunculuğudur…

DOKUZUNCU DERECEDEN BİR MEMURUN ÖYKÜSÜ

Bu delinin hatıra defterinde neydi mevzu diyenlere gelsin: XIX. yüzyılda St. Petersburg'da dokuzuncu dereceden bir memurun öyküsüdür anlatılan... Çarlık Rusyası’nın toplumsal diyalektiğini objektif ve yer yer acımasız bir dille eleştiren öykü; fantastik ögeler taşıyor. Metinin çatısını oluşturan fantastik yapının en can alıcı noktalarından biri de; ayna tutulan gerçeklere bir yandan güldürüyor, bir yandan da acılı / derin tebessümler attırıyor olması! (Malum yaşadığımız coğrafyada da dilemmalar deryası garanti.) Aksentiy İvanoviç Poprişçin bir bakanlıkta çalışmaktadır, yalnızlık mefhumunun en dibindedir ve ayrıca toplumun geneline sirayet eden yoksulluğun âlâsını yaşamaktadır. Yalnızlık ve yoksulluğunun yamacında, genel müdürün kızına umutsuz bir şekilde âşıktır.Yalnızlık ve âşıklığından giderek kimsenin görmediği şeyleri görmeye-duymaya başlar. Bilinç ve bilinçaltının oyunları arasında giderek kafasının içinde gerçeklerden uzak, bambaşka bir dünya kurgulamaya başlar. Yaşadığı topluma ve kendine yabancılaşmanın sonrasında yani son aşamada, kendini İspanya Kralı olarak lanse eder ve yaşamının son durağı bir akıl hastanesi odası olur…Dostlar Tiyatrosu tarafından sahnelenen, yönetmenliğiniusta oyuncu Erkal’ın üstlendiği, Coşkun Tunçtan’ın dilimize çevirdiği oyunda; müzikler Mete Sakpınar'a, sahne tasarımı Duygu Sağıroğlu'na, kostümler Özlem Kaya'ya, fotoğraflar ise Burcu Yetiş'e emanet. O kadar olması gerektiği ve duru işlenmiş ki; oyun boyunca ‘kostüm-sahne-müzik’ hiçbir ayrıntı gözünüzü yormuyor…

Kıssadan hisse minvalinde, en temizindenrecamdır; bugünlerde kendinize bir güzellik yapmak güzergahında, rotayı Genco Erkal’ın algıları pakladığı oyununa çeviriyor(sun)uz, sonrasında üç günlük ömür modunda algıları paklıyor(sun)uz!Bugünlük de bana ayrılan sürenin sonuna geldik minvalinde, en şükelasından huzurlarınızdan ayrılıyorum. Oyunu 28-29 Kasım, saat 20.30’da, Kenter Tiyatrosu’nda dikize yatabilirsiniz.

İçimden geldi notu: Oyundan sonra us’umda tebessümü kadrajlayan cümleyle de vedamızı verelim: “Madrid, 30 Mayıstos, İspanya'nın bir kralı var artık, bulundu. Bu kral benim. Amerika'yı da ben keşfettim…”

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar