Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu hafta İstanbul Zorlu Center Performans Sanat Merkezi’nde Kürk Mantolu Madonna oyununa bilet bulmayı zor da olsa başardım. Romanında Maria Puder ve Raif Efendi’nin aşkını anlatan Sabahattin Ali romanı askerdeyken yazmış.

        Sabahattin Ali, romanın ana fikrini, “Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?” sözleriyle açıklamış.

        Kitabı okuyanlar bilir, Kürk Mantolu Madonna tam bir usta işi ve klasiktir. Özenle yazılmış olan karakterler, döneme ışık tutan anlatımlar, ruh ve durum analizleri... Az ve öz diyalog barındırdığından tiyatroda sahnelenmesi epey zor olmalı, diye düşünmüşümdür hep.

        Buna rağmen eseri tiyatroya uyarlayan ve yöneten Engin Alkan, bence oldukça iyi bir iş çıkarmış.

        Karakterlerin iç sesine oyun içerisinde yer vererek anlatılmak istenilen duyguları çok güzel ortaya koymuş.

        BAŞARILI OYUNCULUK

        Dekorun sade fakat bir o kadar da dolu dolu olması, sahne geçişlerde ışık oyunları kullanılarak dekorların kimsenin gözüne batmadan değişmesi son derece mükemmel olmuş.

        Maria Puder’i canlandıran Tuba Ünsal’ın oyunculuğu hakkında ise oyuna gitmeden önce bazı kesimlerden olumsuz eleştiriler almıştım.

        Yok role oturmamış, oyunculuğu zayıf kalmış, gibi gibi...

        Ön yargı ile izlemeye başlamış olsam da sahnede Tuğba Ünsal’ı görünce bütün olumsuz eleştirileri bir kenara attım. Sadece bir başrol oyuncusu değil, aynı zamanda oyunun yapımcılık yükünü de sırtlanmış olan bir insanı böylesine ağır bir şekilde eleştirmek bence kimsenin haddine düşmez.

        Maria Puder’e hayat vermek adına rolüne çok çalıştığını ve sevgiyle emek verdiği o kadar belli ki... Tuğba Ünsal’a sahnede bayıldım. Emeğine ve Ünsal’ın oyunculuğuna ilk kez saygı duydum.

        Ve oyunda öyle bir isim var ki, o bir duayen, o tüm tiyatro izleyicilerinin ayakta alkışladığı bir isim; Kayhan Yıldızoğlu... Nasıl yaşlanmış inanamazsınız. Fakat belli ki tiyatro sahnesi, ışıkları ve alkışlar onu ayakta tutan tek etken.

        Oyunun diğer bir sürprizi ise Sezen Aksu’nun yazdığı Veda şarkısı idi.

        Maria ve Raif’in aşkı beni gözyaşlarına boğarken çalan şarkı eşliğinde perde kapandı. Nefisti... Tek kelime ile mükemmel. Kaçırmayın derim.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar