Yatırım, bugünü geleceğe bağladığı, para ve mal piyasaları arasında etkileşime yol açtığı için iktisadi yaşam açısından önemli bir faaliyet ve iktisat bilimi açısından da önemli bir kavramdır. Yatırım yapmaktaki amaç; ekonomide üretim ve ona bağlı gelir miktarını, gelir-harcama akımını, dolayısıyla iktisadi büyüme oranını, sonuçta toplumun refah düzeyini artırmaktır.
Yaygın anlamıyla fiziksel ve mali varlık satın almayı ifade eden "yatırım" teknik olarak şu şekillerde tanımlanabilir. Dar anlamda, şirketlerin kar amacıyla belli bir andaki bina, makine ve donanımdan oluşan sermaye stokuna yaptığı eklemedir. Geniş anlamda ise üretim araçlarını (sermaye stokunu) ya da üretim kapasitesini artırmak; eldeki parasal fonları gelir getiren menkul ve gayrimenkullere dönüştürmek için yapılan harcamalar bütünüdür.
Yatırım (I); Bir harcama türü olarak çok oynak olup GSYH'nin döngüsel dalgası boyunca gösterdiği gelişmenin (iniş-çıkış, genişleme-daralma, tepe-dip) büyük bir bölümünden sorumludur. İkinci olarak GSYH gibi bir harcama akım değişkenidir. Üçüncül olarak faiz oranlarının (i) ekonomiyi etkilediği temel bağlantıdır. Dahası arz yönünde uzun dönemde sermaye stokunun büyüklüğünü belirler ve böylece uzun dönemli büyümenin belirlenmesine yardımcı olur; Beşinci olarak, mal piyasasında dengenin kurulması için tasarruf (S) ile eşitlenmelidir, "I=S". Son olarak hükûmet alımlarındaki (G) değişme sonucunda artıp azalır ve böylece IS'nin ve bunun bir çeşitlemesi olan toplam talep (AD) eğrisinin sağa-sola kaymasında rol oynar.
Yatırım, brüt yatırım, net yatırım ile özel sektör açısından otonom ve değişken yatırımlar olmak üzere üç farklı başlık altında incelenebilir. 1- "Brüt yatırım" (I): İş alemi sektörü tarafından bina, makine-donanım ve mamul-yarı mamul-ham madde stokları için yapılan harcamalar (Is) ile hanehalkı sektörü tarafından konut inşaatı için yapılan sabit harcamalar (If) toplamıdır. "Is + If = I", toplam harcamanın bir bileşenidir. 2-"Net yatırım": Brüt yatırımdan (Ib) amortismanların (a) düşülmesiyle elde edilir. Banyo küveti mecazına göre, musluktan akan brüt iken boşa giden su amortisman ise; içeriye akan ile dışarıya akan arasındaki fark (Ib-a) net yatırım olacaktır; ("In = Ib-a"). 3-Özel sektör açısından otonom ve değişken yatırımlar: GSYH'den bağımsız gerçekleştirilen yatırım harcamasına "otonom yatırım" (Io); faiz oranına bağlı olarak yapılan yatırım harcamasına ise "değişken yatırım" (bi) denir. Grafikte dikey eksende I ve yatay eksende GSYH varken Io yatay GSYH eksenine paralel çizilir; yani GSYH artsa da azalsa da Io belirli düzeyde gerçekleştirilir. Io'ın artması ya da azalması bir merdivenin basamaklarına benzetilebilir. Değişken yatırım ise faiz oranı (i) ile ters orantılı; yani düşük oranda yüksek, yüksek oranda düşük düzeyde gerçekleştirilir. Grafikte dikey eksende "i" ve yatay eksende "I" kodlanmışken, değişken yatırım eğrisi negatif eğimli olarak çizilir.
Yatırım miktarını ya da yatırım talebini değiştiren etmenler arasında "yatırımcı sayısı", ilkel ya da modern "teknoloji"nin uygulanması (T), fiilen gerçekleşen üretimin en yüksek üretim miktarına oranı anlamında "kapasite kullanım oranı" (K), "kredi faiz oranı" (i), vergi bağışıklığı dahil çeşitli teşviklerden faydalanma anlamında "yatırım indirimi", vergi gibi "maliyetler", yatırımdan "beklenen karlar" bulunmaktadır. Keynes'e göre bazen yüksek kredi faiz oranlarına rağmen eğer beklenen yatırım karlılığı yüksekse o yatırım gerçekleştirilir. "Yatırım fonksiyonu"; yatırım miktarı (bağımlı değişken) ile yatırımı belirleyen (yukarıda sıralanan) etmenler (bağımsız değişken/ler) arasındaki fonksiyonel (f) ilişkinin matematiksel ifadesidir. Buna göre, seçilmiş etmenlerle yatırım fonksiyonu "I = f (T, K, i)" şeklinde yazılabilir. Bu fonksiyona göre I'nın artması (azalması) için T ve K'nin artırılıp (azaltılıp) i'nin düşürülmesi (artırılması) gerekir.
Örneğin; Bir gayrimenkul satın almak, döviz-altın alıp evde saklamak, eve yeni eşya almak halk dilinde "yatırım" iken iktisat biliminde ise" tüketim" demektir. Halk hisse senedi, bono ve tahvil satın aldığında "yatırım" yaptığını sanırken, iktisadi açıdan bu tür mali davranışlara "plasman" denir. Birikmiş parayı bankada vadeli hesaba yatırmak ya da döviz hesabı açmak halk için "yatırım", fakat iktisat bilimi için -gelirin harcanmayan kısmı anlamında- "tasarruf" demektir. Eğitim için yapılan masraflar halkın gözünde "tüketim" sayılırken, iktisat bilimi açısından insani (beşeri) "yatırım" niteliğindedir. Yeni bir konut, bir baraj, bir fabrika kurmak hem halk diline hem de iktisat bilimine göre birer gerçek (reel) "yatırım"dır.
YAZAR
İrfan Kalaycı