Fiziki coğrafyanın akarsu, göl, kaynak, deniz ve okyanus suları ile yeraltı sularının oluşumunu, dağılışını, fiziksel, kimyasal, biyolojik özelliklerini ve insan yaşamı üzerine etkilerini inceleyen alt dalıdır.
Bilim insanlarının sularla, özellikle deniz ve okyanuslarla ilgilenmesinin tarihçesi ilk çağlara kadar uzansa da büyük su kütlelerinin bütününün bilimsel olarak ele alınması çok yenidir. 15. yüzyılın sonu ve 16. yüzyılın başlarında gemilerle yapılan seyahatler sayesinde deniz ve okyanusların bilinmeyen ve merak edilen yönleri aydınlatılmaya çalışılmıştır. Kristof Kolomb (ö. 1506), Ferdinand Magellan (ö. 1521), Vasco da Gama (ö. 1524) gibi denizcilerin yaptığı seyahatler, insanların okyanuslar hakkında bilgi sahibi olmasında önemli katkılar sağlamıştır.
Hidrografyanın coğrafya bilimi ile ilişkilendirilmesinin tarihçesi ise 16. yüzyılın ortalarına doğru olmuştur. Sular coğrafyası da denilen hidrografyanın temel konularını, denizler ve okyanuslar ile karalarda bulunan sular teşkil eder. Bilindiği gibi hidrosferin (su küre) % 97'sini okyanus ve denizler, % 3'ünü tatlı sular oluşturur. Tatlı sular kendi içinde %100 kabul edildiğinde, bu suların %77'si buzullar, %22'si yeraltı suları, %1'i göl, akarsu, toprak ve atmosferde yer alan sulardan oluşur. Hidrografya, tüm bu suları coğrafyanın temel prensiplerinden dağılış, nedensellik ve kıyaslama prensiplerine uygun olarak ele alıp inceler. Hidrografya tek bir disiplin olmakla beraber kartografya, klimatoloji, jeomorfoloji, hidrojeoloji, hidroloji, limnoloji, potamoloji gibi bilim dallarıyla yakından ilişkilidir.
Genel olarak hidrografya, deniz-okyanus hidrografyası (oseanografya) ve kara hidrografyası olarak iki bölüme ayrılır.Deniz-okyanus hidrografyası (oseanografya), okyanus ve deniz çanaklarının oluşumunu, denizaltının topografik özelliklerini, suların fiziksel ve kimyasal özelliklerini (sıcaklık, tuzluluk, yoğunluk, renk gibi), hareketlerini (akıntılar, dalgalar gibi), denizaltı tortullarını, okyanus ve denizlerde yaşayan canlıları inceler. Günümüzde oseanografyayı farklı bir disiplin olarak kabul edenler olmakla birlikte coğrafyanın bir bölümü olarak kabul edenler çoğunluktadır. Oseanografya; fiziki oseanografya, kimyasal oseanografya ve biyolojik oseanografya olmak üzere başlıca üç alt alana ayrılır. Fiziki oseanografya kendi içinde deniz ve okyanus çanaklarının morfolojik özelliklerini, denizaltı tortullarını konu alan statik oseanografya ile dalga, akıntı ve gelgit olaylarını konu alan dinamik oseanografya olarak sınıflandırılır. Kimyasal oseanografya, deniz ve okyanus sularının kimyasal bileşimini ve bu bileşimde etkili olan süreçleri, biyolojik oseanografya ise deniz ve okyanus ekosistemlerini, bu sularda yaşayan canları, su ekosistemlerindeki değişimleri ve bu değişimlerin canlılar üzerine etkilerini inceler.
Karasal hidrografya, kara içlerinde bulunan akarsu, göl, kaynak ve yeraltı sularının fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini inceler. Hidrografya kapsamında akarsularla ilgili olarak akarsuların oluşumunda etkili olan süreçler, drenaj tipleri, akarsu vadilerinin derinlik, genişlik, şekil oranı gibi morfometrik özellikleriyle akım (debi), hız, rejim, taşıdıkları yük çeşitleri gibi özelliklerinin yanı sıra aşındırma-biriktirme şekilleri ve akarsulardan ne şekilde faydalanıldığı/faydalanılabileceği ele alınır. Karasal hidrografyanın önemli konularından biri de göllerdir. Göllerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri coğrafi bakış açısıyla incelenir. Göllerin coğrafi dağılışından, göl çanaklarındaki şekil ve seviye değişikliklerine, suların hareketinden, sıcaklık, tuzluluk ve yoğunluk gibi özelliklerine, göllerin beslenmesinden göllerden faydalanmaya kadar birçok özellik ele alınır. Ayrıca doğal ve beşeri faktörlere bağlı göl ekosistemlerinde meydana gelen değişimler de hidrografyanın ilgi alanları içerisinde yer alır. Coğrafyacılar, göllerin sayılan bu özelliklerini incelemenin yanı sıra paleocoğrafik evrimindeki ortam değişikliklerini farklı yöntemlerle analiz ederler.
Yeraltı suları ve kaynaklar, karasal hidrografyanın diğer bir önemli konusunu teşkil eder. Yeraltı suları; deniz-okyanuslar, atmosfer ve kara içlerinde bulunan suların oluşturduğu su dolaşımının bir elemanını oluşturur. Yeraltı suları, yerüstünden sızan suların yeraltında bulunun kayaçların gözeneklerini doldurması ve geçirimsiz zon üzerinde birikmesiyle oluşur. Yeraltı sularının kaynağı, oluşumu, hareketi, beslenme ve boşalmasına etki eden faktörler, akifer tipleri ve oluşumu için uygun yapılar, yeraltı sularının fiziksel ve kimyasal özellikleri, aşındırma ve biriktirme süreçleri, yeraltı sularından faydalanma hidrografik açıdan araştırılan başlıca konulardır. Yeraltı sularının doğal yollardan yeryüzüne çıkış yeri olan kaynaklar ise oluşumlarında etkili olan süreçler, kaynak tipleri, fiziksel ve kimyasal özellikleri kapsamında hidrografyanın ilgi alanına girmektedir.
Son yıllarda hidrografya alanında uygulamaya yönelik çalışmalara ağırlık verilmektedir. Hazır verinin sayısal modeller kullanılarak analiz edildiği çalışmaların yanı sıra farklı ölçüm yöntemleri kullanarak elde edilen verinin analiz edildiği çalışmalar giderek yoğunluk kazanmaktadır. Bu sayede hidrografya, çok disiplinli bir alan olma yolunda gelişme göstermektedir.
YAZAR
Necla Türkoğlu