Peter hewıtt neyi icat etti? Peter hewıtt'in icadı, buluşu neydi?
Peter Hewitt neyi icat etti, hangi teknik ayrıntı ışık kaynaklarının verim sınırını yükseltti ve modern aydınlatma endüstrisinin yönünü değiştirdi? "Peter Hewitt neyi buldu?" sorusunun başlıca cevabı, 1901 patentli cıva buharlı deşarj lambasıdır.
Klasik akkor filamanlı ampulden çok daha yüksek lümen-vat oranı sunan bu lamba, sanayi tesislerinden metro tünellerine kadar geniş bir kullanım alanı yarattı. Peter Hewitt'in buluşu neydi sorusu aynı zamanda balast devresi, kuvarslı tüp ve gaz basıncı optimizasyonu gibi konulara uzanır.
Peter Hewitt neyi icat etti, neyi buldu sorularıyla başlayan araştırma, New York’ta bir kimya laboratuvarından çıkıp General Electric fabrikalarına uzanan bir yenilik zincirini kapsar. 1890’ların sonlarında kıvılcım deşarj deneyleri yaparken cıva buharı içindeki elektrik akımının parlak mavi-yeşil ışık verdiğini gözlemledi; ışık verimini ölçtüğünde akkor ampule göre yaklaşık üç kat daha yüksek çıktısına ulaştı. Hewitt, bakır elektrotlar ve borosilikat cam ampul içinde düşük cıva basıncı ayarlayarak kararlı ark elde etti; daha sonra kuvars tüpe geçerek kısa dalga bileşenini artırdı. İlk prototipler yeşilimsi renk üretse de endüstriyel tesislerde aydınlık seviyesini eşit lamba gücüyle yükselttiği için hızla benimsendi. 1903'te General Electric ile yaptığı lisans anlaşması, seri üretimi mümkün kıldı; böylece sokak aydınlatması, demiryolu istasyonları ve fotoğraf stüdyoları yeni ışık kaynağını test etmeye başladı. Yüksek verimi nedeniyle Hewitt lambası, floresan tüpler yaygınlaşana kadar düşük işletme maliyetli aydınlatmanın standart örneği oldu.
PETER HEWITT NEYİ İCAT ETTİ?
Hewitt’in icadı, düşük basınçlı cıva buharının elektrik arkıyla uyarılması sonucu elektromanyetik spektrumun görülebilir bölgesinde yoğun ışık üreten deşarj lambasıdır. Ampul, bakır elektrotlu bir kuvars boru, içindeki birkaç miligram cıva ve başlamayı kolaylaştıran argon dolgu gazından oluşur. Başlatma anında cıva sıvı fazdadır; elektrotlar arasındaki potansiyel fark argon tatma iyonizasyonuyla ark yolunu açar, ardından cıva buharlaşarak arkı stabilize eder. Bu süreç, akkor ampulün ısıl ışımasına göre çok daha düşük ısı kaybıyla foton üretir; lümen başına watt değeri başlangıç tasarımda 40, gelişmiş modellerde 60 birimine kadar çıkmıştır.
PETER HEWITT NEYİ BULDU?
Hewitt'in bulduğu en kritik ayrıntı, deşarjın kararlı kalması için seri balast endüktansı eklemektir. Balast, akım artışını sınırlayarak arkın söndürülmesini önler ve güç faktörünü kabul edilebilir aralıkta tutar. Ayrıca cıva buhar basıncını iki yüz Pascal civarında sabitlemenin ışık verimini optimuma taşıdığını deneysel olarak kanıtladı. Böylece lamba hem düşük gerilimde ateşleniyor hem de elektrot erozyonu minimuma iniyordu. Kuvars tüp seçimi, 254 nanometre UV çizgisinin cam tarafından soğurulmasını önleyerek dezenfeksiyon uygulamalarına kapı açtı; ileride ultraviyole su sterilizatörleri bu bilgiye dayanarak geliştirildi.
PETER HEWITT'İN BULUŞU NE?
Hewitt lambası sahaya girdiğinde fabrika koridorlarında ampul başına enerji tüketimi aynı ışık düzeyi için yarıya düştü; bu, endüstriyel tesislerin işletme giderlerinde somut tasarruf sağladı. Işığın yeşilimsi tonu ofis ortamında tercih edilmese de metal işleme ve baskı tesislerinde göz yorulmasını azalttığı rapor edildi. Fotoğraf stüdyoları, kısa poz süresi elde etmek için Hewitt lambasını ek ışık kaynağı olarak kullandı; mavi-yeşil spektrum, ortokromatik plakaların hassas dalga bandına denk geliyordu. Demiryolu tünellerinde kullanıldığında karşıdan gelen tren sürücülerinin algıladığı görüş mesafesi iki katına çıktı; güvenlik istatistikleri bu dönemde olumlu yönde değişim gösterdi. Bu çok yönlü başarı, cıva buharı kavramını floresan lambanın yüksek basınçlı atası olarak konumlandırdı.
PETER HEWITT'İN İCADI NE?
Hewitt'in icadı yalnızca bir lamba değil; balast, elektrot alaşımı ve kuvars tüp optimizasyonundan oluşan bir sistemdir. General Electric’in seri üretime geçmesiyle standart priz bağlantıları için manyetik balast kutuları tasarıma eklendi; böylece hem sanayi hem de belediye aydınlatması tek hat üzerinden yönetilebilir hale geldi. Lambanın renk tonu sorunu, 1930’larda floresan fosfor kaplamalarının geliştirilmesine yol açtı; fosfor, UV ışığı görünür sıcak beyaza dönüştürerek Hewitt mimarisini güncel ofis aydınlatmasına uyarladı. Modern yüksek yoğunluklu deşarj lambalarında hâlen Hewitt’in balast düşüncesi ve basınç-sıcaklık dengesi korunur. Bugün LED teknolojisi baskın hâle gelse de pek çok sokak armatüründe çalışma ömrünü tamamlayan cıva buharlı lambalar bulunur ve bunların çalışma ilkeleri Peter Hewitt’in 19. yüzyıl sonu laboratuvar notlarında belirlenmiştir.