Kılıçdaroğlu-İmamoğlu görüşmesi neler söylüyor?
20 Ağustos günü, CHP'nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı görüşme, durgun görünen siyasi gündemi bir anda hareketlendirdi.
Değerlendirmeye geçmeden önce, 25 Haziran tarihinde Kılıçdaroğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı arasındaki görüşmeyi kısaca hatırlamakta yarar var. Oldukça samimi bir havada geçen görüşmeyle birlikte “Kılıçdaroğlu-İmamoğlu görüşmesi olacak mı” sorusu gündeme gelmişti.
Bu soruya İmamoğlu’nun verdiği cevaplar ise hayli ilginçti. Kısaca hatırlayalım: "Bence gerçekten merak edilmesi gereken bizim buluşacağımız yemek değil de vatandaşlarımızın, toplumumuzun yemeklerinde ne yiyemediği.” Görüşme ne zaman olabilir sorusuna verdiği cevap ise o günlerde hayli konuşulmuştu: "Bu hafta müsait olur muyuz bilmiyorum. Yani olursam zaten ararım. Haftaya da olabilir. Bir sonraki hafta da olabilir."
TALEP İMAMOĞLU’NDAN
Şimdi güncel görüşmeye dönelim. İmamoğlu’nun talebi üzerine görüşme planlanıyor ve eve davet ediliyor. Bir saat 45 dakikalık görüşmenin ardından “Açıklama yetkisinin misafir tarafta olduğu” ifade ediliyor. Yani İmamoğlu'nda.
Görüşmenin gündeminde samimi bir sohbetten ve dertleşmeden çok daha fazlası var. Güncel meselelerin ve özellikle de CHP’yi merkeze alan politik gündemin hemen tüm konuları ele alınmış. Aksi mümkün olamazdı zaten.
Partinin önünde çok önemli bir tüzük kurultayı var. Bunun yanı sıra, Özgür Özel’e yönelik eleştirilerin arttığı, geçirdiği rahatsızlıkla ilgili tartışmaların devam ettiği, en önemlisi de İmamoğlu cephesinde cumhurbaşkanlığı gündeminin yükseldiği bir dönemde görüşme gerçekleşiyor.
Daha 9 ay öncesine kadar tüm bu süreçlerin yönetimini elinde tutan Kemal Kılıçdaroğlu’yla siyasetin konuşulması değil, konuşulmaması şaşırtıcı olurdu.
KILIÇDAROĞLU PES ETMEDİ
Birazcık geriye dönelim ve bir hatırlatmada bulunalım. Özgür Özel-İmamoğlu ittifakıyla kurultayda kaybeden Kılıçdaroğlu, CHP kamuoyunun önemli bir kesiminde “Artık siyaseti bırakmalı ve köşesine çekilmeli” diye eleştiriliyordu. Ofisinde yaptığı görüşmeler, yerel seçim sürecinde hayli ağır eleştirilere konu oldu.
O dönem buna açıkça karşı çıktım. Üç gerekçeyle. Birincisi kimin siyasetten çekilip çekilmeyeceğine karar vermek, hele bunu mahalle baskısına dönüştürmek demokratik bir yaklaşım değildi. İkincisi, 2023 seçimlerini kaybettiği için hedef haline getirilen Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin değişimi ve geniş kesimlere ulaşması anlamındaki emeği yok sayılamazdı. Üçüncüsü çok daha hassas bir konu. Kılıçdaroğlu’nun siyasetteki varlığı, Türkiye’de çok ciddi bir fay hattına dönüşebilen bazı sorunlarda, oluşturduğu aidiyet ve birliktelik duygusuyla son derece kıymetliydi.
ÖZEL VE İMAMOĞLU İLİŞKİSİ
Tekrar görüşmeye dönelim. Bu temasın ilk sonuçlarından birisi İmamoğlu ve Özel arasındaki mesafenin daha da açılması olabilir. Daha da, çünkü Hacıbektaş’ta verilen görüntülerde bu soğukluk fazlasıyla hissediliyordu. Kılıçdaroğlu’nun Özgür Özel’e iktidarla müzakere konusunda getirdiği eleştirilerin İmamoğlu tarafında karşılığı olduğu da malum.
Ancak üç kritik başlık daha var CHP içinde tartışılan. İlki bir anda Ekrem İmamoğlu yerine İBB Başkanı kim olacak tartışmasının tırmanması ve buna dair muhtemel adayların herhangi bir demokratik mekanizma işaret edilmeksizin konuşulması.
İkincisi, şaşırtıcı olmayan bir tarz ve propagandayla CHP içindeki cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarında Mansur Yavaş’ın denklemde yokmuş gibi davranılması. Gerçek çok farklı; rakipleri onu fazlasıyla ciddiye alıyor.
Üçüncüsü, tüzük kurultayında neler olacağı. Burada hayli güçlü bir delege talebi var: Mutlak surette “önseçim” istiyor delege. Kılıçdaroğlu’nun hem bu taleple, hem de bu talebi gündeme getiren delegeyle güçlü bir bağı olduğunu da söyleyebiliriz.
YENİ TASFİYELER OLUR MU?
Dahası bu delegenin yerel seçim ve belediye başkan adaylıklarında olduğu gibi bir “dışlanma” ve “tasfiye” endişesi de var. Bu mümkün mü; tüzük kurultayının seyri ve orada ortaya çıkacak tartışmalarla anlayabileceğiz.
Kurultay, başkanlık yarışına dönüşebilir mi? Teknik olarak mümkün, genel başkanın istemesi yeterli. Aday olup olmayacağından bağımsız olarak not etmek istiyorum. Kılıçdaroğlu tarafı, dikkat çekici kavramlarla yola çıkıyor. Mesela, “merkezden sola değil, soldan merkeze bakmak”. Son derece eleştirel bir çıkış. Bir diğeri ise “refah milliyetçiliği”.
Hareketli günler bekliyor CHP’yi.
- Siyasetin bitmeyen sınavı2 saat önce
- Türkiye, İhvan, Mısır ve Afrika3 gün önce
- Türkiye-Mısır, geç ama değerli4 gün önce
- AK Parti'nin değişim kodları6 gün önce
- CHP, protokole neyi taşıdı?1 hafta önce
- CHP'de kim ne istiyor?1 hafta önce
- Kader ortaklarımızı yalnız bırakmamak1 hafta önce
- CHP'nin devlet ve siyaset çıkmazı1 hafta önce
- Seçimi kazanmak yeterli mi?2 hafta önce
- Bindiği gemiyi delmek2 hafta önce