Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nasuhi Güngör Seçmen nasıl olsa geri gelir mi?

        Seçim sonuçlarına dair konuşurken sanki bir yerlerde sıkıştık kaldık. “İktidar mı kaybetti, muhalefet mi kazandı” sorusu bu durumun özeti aslında. Gerçekleri hapseden ya da üzerini örten sorular bunlar.

        Bu tür zamanlarda anlama çabalarını sıradanlaştırmak işimize geliyor. Olup biteni kavramaktan uzak yaklaşımlar, aslında bir yerde birilerini, bir denge ya da kazanımı koruma çabasının sonucu. Mesela “onlar kazanmadı, biz kaybettik” diyen tarafın, rakibinin doğrularını anlaması zorlaşıyor. Gücünü, avantajlarını ve değişimini anlayamadığınız bir rakibi, yeni bir yarışta nasıl yenebilirsiniz ki.

        CEVAPLAR SONUÇ ÜRETECEK Mİ?

        Önümüzde kuşkusuz birbirinden çetin sorular var ve siyasetin bunlara dair cevapları da Türkiye’nin yakın geleceğine dair önemli ipuçları verecek hepimize. Bu cevapların siyasal sonuçlar üretip üretmeyeceğini de tartışacağız aynı zamanda.

        2023 ve 2024 seçimlerini birlikte değerlendirmenin doğru olacağı tezine başından itibaren katılıyorum. Ayrıca sadece oy oranları üzerinden yapılacak değerlendirmelerin yetersiz olduğuna da. Elbette oy oranlarının bize söyledikleri değerli, ama bundan fazlası var.

        Şurada sanırım mutabık olabiliriz. Seçmen 2023 seçimlerinde söylemediği ve söyleyemediği bazı şeyleri 2024’de tercihini değiştirerek ya da sandığa gitmeyerek ortaya koydu. Bunun ne kadar kalıcı ya da geçici tercihlere işaret ettiğini öngörmek de sanıldığından çok daha karmaşık denklemleri anlamaya gerektiriyor.

        BEKA ENDİŞESİ

        14-28 Mayıs seçimlerinde ülkenin yönetimini hem cumhurbaşkanlığında, hem de parlamentodaki çoğunlukta yeniden iktidara veren seçmenin, 10 ay sonra ne söylediğini anlamak siyasetin tüm aktörleri için çok önemli bir sınav.

        Genel seçimlerde artık iyice çığrından çıkan tartışmaları hatırlayalım. “Millet köprü mü yiyecek” noktasına gelen tavırların, “beka ve güvenlik” başlığına karşı duyarsızlığın sonuçları oldu elbette. Türkiye’nin yakıcı sorunlarına dair tabloya rağmen hem de.

        Bu ülkede geniş kesimler, 2013’lerden sonra yaşanan olaylar ve özellikle 2016 Temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından ciddi bir beka endişesi yaşadı. Bunları anlamadan ya da farklı düşünse bile anlama zahmetine katlanmadan siyaset yapabilmenin mümkün olmadığını gördük devamında. 2018 ve 2023 seçimlerinde seçmen yeni sistemi onaylarken, pek de hafife alınamayacak düzeyde ekonomik sorunlar başgöstermişti. Pandeminin ortaya çıkardığı olumsuzlukları da buna eklemek gerekiyor.

        Buna rağmen seçmen tercihini Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ve Cumhur İttifakı’ndan yana kullandı.

        Ancak bir nokta özellikle iktidar tarafından yeterince irdelenmedi. Seçmen önce 2019 seçimlerinde, ardından çok daha sert ve keskin politik tavırlarla 2024 yerelinde önemli tepkiler ortaya koydu.

        SANDIĞA GİTMEYEN SEÇMEN

        2024’ün elbette rakamlar üzerinden bakıldığında önemli tablolarından birisi, daha önce AK Parti’ye oy veren seçmenin hatırı sayılır bir bölümünün sandığa gitmemesiydi. Ancak burada iki önemli nokta var. Birincisi “daha önce AK Parti’ye oy veren” kısmı. İkincisi “sandığa gitmeyen” ifadesi. Dolayısıyla sandığa gitmeyen seçmeni doğal olarak sahiplenen ve onu hala kendi seçmeni gibi anlamak isteyen bir yaklaşımın doğru yere ulaşması mümkün görünmüyor.

        Gerçek şudur. Daha önce size oy veren seçmen, bu kez size oy vermemiştir. Dolayısıyla onun bir sonraki seçimde sizin doğal seçmeniniz olduğunu ve geri döneceğini düşünmeden önce; neden tekrar sizi tercih etmediğini anlamakla yükümlüsünüz. İlki mazeret üretmektir. İkincisi kaybettiğini kazanma çabası.

        TERCİH DEĞİŞTİREN SEÇMEN

        Sandığa gidip farklı yönde oy kullanan seçmen başlığı ise bundan çok daha öte bir anlama çabası istiyor. Buna tepki deyip geçebilirsiniz. Yerel ve genel farkı deyip kendinizi ikna edebilirsiniz. Hatta her birinde kısmen haklı da olabilirsiniz. Ancak buradaki gerçek de çok yalın ve gözünüzün önünde durmaktadır. Partinize aidiyeti olan, zor şartlarda bile sizi tercih eden seçmen, bu kez bir başka partiye mührünü basmıştır. Bu neresinden bakarsanız bakın bir “kopuş”tur. Bundan sonra size döneceğine dair bir garantiden söz edemezsiniz.

        Yapmanız gereken o bağları onarmak ya da yeni bir anlam dünyasında onları kazanmaktır.

        NİYET VE KARARLILIK

        Öte yandan şu da ayrı bir sorun alanıdır. Sorunları tespit etmeniz, hatta onları nasıl çözeceğinize dair fikirlerinizin olması da tek başına yeniden kazanmanın yolunu açmayabilir. Dün neden bunları gündeminize alıp çözemediğinizin cevabını vermek durumundasınız. Bu noktada size engel olan zihin dünyasından ve bunu besleyen aktörlerden sıyrılmak zorundasınız. En çok da saydıklarımızı yapmaya gerçekten niyetinizin olması ve bu yönde kararlı, etkin ve iletişimi güçlü adımlar atmanız gerekli.