Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Bugün büyük zaferin yıldönümü münasebeti ile, Millî Mücadele’nin lideri ve başkumandanı Mustafa Kemal ile ilgili olan ama bilinmeyen, dolayısı ile şimdiye kadar incelenmeyen bir konuyu yazıyorum:

Mustafa Kemal’in meçhul nişanlısı Selma’yı...

Meçhul nişanlının mevcudiyetini İstanbul’da, Erenköyü’nde yaşayan Maide ismindeki yaşlı bir hanımın Atatürk’e 1935 Eylül’ünde gönderdiği ve şimdi Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde muhafaza edilen mektuptan öğrendim. Maide Hanım mektubunda Mustafa Kemal’in genç yaşta vefat eden nişanlısı Selma’nın dayısının karısı olduğunu, kocasının ardından oğlunun da dünyadan ayrıldığını, 15 yaşındaki torunu ile yapayalnız ve sefalet içerisinde kaldığını yazıyor ve Atatürk’ten “Selma’nın ruhunu da sevindirecek” bir yardım talep ediyor.

Maide Hanım, o senelerde gayet yaygın olan Güneş-Dil Teorisi modası ile kelimelerin ve resmî makamların isimleri ile memur unvanlarının da öztürkçeleştirildiği, meselâ Meclis’in “Kamutay”, Adalet, Millî Savunma ve Gümrük Bakanları’nın “Tüze”, “Sü” ve Tekit Bakanı”; Meclis İdare miri’nin “Kestör”, müsteşarın “yönetker”, valinin “ilbay”, memurun “işyar”, belediyenin de “uray” yapıldığı, “Cumhurbaşkanlığı”na da “Cumur Başkanlığı” denmesinin istendiği dönemde gönderdiği mektupta Atatürk’e “Türkiye Cumur Başkanı” diye hitap ediyor. Mektubu “Selma’nın dayısının refikası Maide” diye imzalıyor ve “Albay Halit köşkü, Erenköy (Sahrayıcedit)” adresini veriyor.

Gayet hazin bir üslûpla kaleme alınmış olan mektupta şöyle deniyor:

“BAHTIMIZ OLSAYDI, BAHTİYAR OLURDUK...”

“Büyük kurtarıcı Atatürk’e,

Türkiye Cumurbaşkanı,

Büyük memleket işleri içinde yüce huzurunuzu rahatsız ettiğimden dolayı affınızı dilerim. Çok sevgili nişanlınız Selma’nın dayısının refikası Maide’yim.

Bahtımız olsaydı sevgili kızımız sağ kalır ve biz de bugün büyük insanın yakını olmaktan bahtiyar olurduk.

Onu kaybettik, seni yine başımızda bulduk.

Sevgilin Selma’nın hatırasına sığınarak düşkün bir zamanımda yüce varlığınızdan ufacık bir yardım diliyorum.

Kocam gümrük memurlarından Hulusi Bey’i, oğlum Esat’ı birbirini müteakip üç sene evvel kaybettim. 15 yaşında Duygu isminde torunumla yersiz, kimsesiz, en korkunç bir sefalet hayatı içindeyim. Torunum orta mektebi bitirdi. Lisede okutmaya kocamdan kalan 15 lira maaşla okutmaya imkan yok.

Bütün Türk çocuklarının babası, Selma’nın şanlı nişanlısı büyük Atatürk’e sığınarak torunumun tahsilini ve benim de ihtiyar zamanımda sefaletten kurtarılmamı yüce varlığımızdan diliyorum. Uzatacağınız el bizi sefaletten koruyacak ve yalnız hatırası kalan kızımız Selma’nın da ruhunu sevindirecektir”.

TAM BİR BİYOGRAFİSİ HÂLÂ YAZILAMADI!

Mustafa Kemal ile onun Rumeli’deki askerî öğrencilik senelerinde nişanlanmış olması muhtemel görünen ama evlenemeden genç yaşında vefat eden Selma Hanım hakkında isminden başka birşey bilmiyorum; onunla ilgili olarak şimdilik bu mektup dışında başka bir bilgi veya belge mevcut değil... Mektubu alan Atatürk’ün, eski nişanlısının ailesine maddî yardım yapıp yapmadığından da haberdar değilim...

Bu bilinmezliğin sebebi ise, ciddî bir Atatürk biyografisinin maalesef hâlâ yazılmamış olması! Senelerden buyana tekrar edip duruyorum: Devletin kurucusu hakkında bir kesim mesnetsiz suçlamalara ve hattâ hakaretlere devam ettiği; diğer kesim de “Mavi gözlerin ilhamıııı”, “Devrimlerinin getirdiği çağdaşlaşma azmimiiii” yahut “İzindeyiiiiiz!” gibisinden kutsallaştırıcı şablonların dışına çıkamadığı müddetçe doyurucu bir Atatürk biyografisi ortaya konamayacak ve sadece Selma Hanım’ın değil, daha başka kişilerin de Mustafa Kemal’in hayatındaki rolleri öğrenilemeyecek...

Atatürk’ün nişanlısı Selma’nın yengesi Maide Hanım’ın Atatürk’e mektubu. Üzerinde tarih bulunmayan mektubun 1935 Eylül’ünde yazıldığı, arkasındaki evrak kaydından anlaşılıyor (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01016534-10 ve 11).
Atatürk’ün nişanlısı Selma’nın yengesi Maide Hanım’ın Atatürk’e mektubu. Üzerinde tarih bulunmayan mektubun 1935 Eylül’ünde yazıldığı, arkasındaki evrak kaydından anlaşılıyor (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01016534-10 ve 11).
Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar