FİLMLERE senaryo olabilecek olayı, yapay zeka üzerinde çalışan uluslararası şirketin yöneticisinden bizzat dinledim…
Bir süre önce bir büyük ülkenin güvenlik biriminin başkanı ekibiyle ziyaretlerine gelmiş…
Yanında da bir petabayta ulaşacak boyutta bellek depoları varmış…
Petebaytı duymamış olabilirsiniz, çünkü bugüne kadar daha çok kilobayt, gigabayt, son dönem de terabayt boyutundaki bellek kartlarına ulaşabiliyoruz...
Sözünü ettiği, terabaytın bir üstü; yani bin terabayta eş değer büyüklük demek…
Güvenlik biriminin başındaki kişi konuya doğrudan girmiş:
“Bu veriler IŞİD’in bilgisayar sistemlerinden ele geçirildi. Sizden isteğimiz bu verilerde yer alan kişilerin, uluslararası havaalanlarından giriş çıkışlarına ilişkin size getirdiğimiz verilerle yapay zeka ortamında karşılaştırmanız…”
Hedeflerinin ele geçen bellek kayıtlarında yer alan İŞİD kadrolarına anında ulaşmak ve hangi havaalanından kaç kez giriş çıkış yaptığını görmek olduğunu belirtmiş…
Gelen talebe hemen yanıt vermemişler; “içimizde inceleyelim size inceleyip incelemeyeceğimizi aktarırız” demişler…
IŞİD TARAMASININ SONUCU
Güvenlik yetkilisi ısrar etmiş, bu verilere bir an önce ulaşmaları gerektiğini belirtip eklemiş:
“Amacımız bu verilerden IŞİD'in hücrelerine ve militanlarına ulaşmak ve onları Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin önüne çıkarmak. Sadece bu kişilerin ilişkili oldukları kişileri ve gittikleri ülkelerin havaalanlarında kendilerini karşılayanların kimler olduğuna ilişkin verileri istiyoruz…”
Yanıtları değişmemiş, şirket üst yönetimi bir toplantı yapmaya karar vermiş...
Toplantıya, çok sayıda uluslararası ceza hukukçusu, uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimcisi ile sosyolog, iletişimci ve psikolog davet etmişler…
Böyle bir veriyi incelemelerinin şirket etiği açısından ne getirip götüreceğini sorgulamışlar.
Uluslararası hukuk karşısındaki durumunun yanı sıra, ülkelerin yaklaşımlarının nasıl olacağına bakmışlar…
YEMEKTEN, AYAKKABIYA HER TÜRLÜ TERCİHLERİ…
Vardıkları sonuç, IŞİD yöneticisi olduğu bilinen kişilerle sınırlı kalmak, havaalanlarındaki diğer kişilerin yüz tanımalarına izin vermemek kaydıyla incelenmesine karar vermişler…
Bu denli büyük bellek kayıtlarının yapay zeka incelemesi uzun sürmemiş…
Birkaç gün içinde tam taramalar tamamlanmış ve ilgili güvenlik biriminin yetkilisine, Uluslararası Ceza Mahkemesi ile ilişkilendirilmesi kaydıyla teslim edilmiş…
Bir başka yapay zeka yazılımcısı ile bu olayı konuşurken bilgi sahibi olduğunu söyledi.
Kendilerinden de bu kişilerin havaalanlarında veya kentlerde bulundukları sürede ne yiyip içtikleri, hangi mağazalara girip çıktıkları, nasıl giyindikleri, hangi tarz ayakkabı giymekten hoşlandıklarına kadar yığınla veri istemişler…
Eldeki kişilerin verileri, yapay zekaya yüklenmiş ve kısa sürede çıkarılmış…
Hatta taranan kişiler konuşurken, hangi kelimeleri daha çok kullandığına kadar ince detaylara da girilmiş…
Sonuçlar IŞİD’in uyuyan hücrelerine ulaşmayı da kolaylaştırmış ve bu kişiler ele geçirilip mahkeme karşısına çıkarılmış…
YAPAY ZEKA’YA TARANDIM…
Biraz şaşkın tavırla anlattıklarını dinlerken, benimle ilgili de bu sistemi çalıştırabileceğini belirtti.
Uygulamanın içine 20 yıl ötesinden başlayarak yazdığım köşe yazılarımdan örnekler aktardı.
Sosyal medya sunucuları üzerinden girdiğim sitelere, alışveriş için baktığım ürünlere, bulunduğum fotoğraf karelerine kadar ne varsa tarattı…
Akademide, panellerde, televizyon ve radyolardaki konuşmalarımı da içine kopyaladı...
Bunların ötesinde benimle ilgili başka alanlarda var olanları da bulmasını istedi…
Giriş düğmesine basıp sonucu alması yarım dakikayı bulmadı…
Önümüzdeki bir daktilo sayfasını dolduracak boyuttaki metinde yemekten, müziğe, giyimimden renklere uzanan yelpazede tüm tercihlerim önümde gerçekçi bir şekilde duruyordu…
Benimle konuşulurken seçilmesi gereken kelimelerden, müzik ve lezzet tercihlerime, hassas olduğum konulara uzanan birçok başlık öneriler olarak önümde duruyordu…
Bir tek yanlışı da yoktu…
EKRANDA BANA AİT OLAN ÜRKÜTÜCÜYDÜ
Ekranda, bana ait olan veriler karşısındaki çaresizliğimin verdiği ürküntü, bir an üşütme duygusuna yol açtı…
Daha ben ekranda duran verileri hazmedemezken şaşkınlığımın farkına varmış olacak ki ilerisini getirdi:
“Bizim sunuculardan çok daha büyük ve güçlü olanlar var. Üstelik onların elindeki veri bankası da bizimkinin onlarca kat üstünde… Biz sadece sosyal medyada var olanı tarıyoruz…”
Devletler, özel alanının kalmadığı, kişisel verilerin korunmasının yapay zeka ile çok daha zor olacağının uzun süredir farkındaydı…
Nitekim, geçen hafta Büyük Britanya’da yapılan bir toplantıda da 28 ülkenin önde gelen devlet adamları, bilim insanları ve yapay zeka geliştirici firma yetkilileri konuyu masaya yatırdı.
Bunun sonucunda yapay zekanın yarattığı veya yaratması olası güvenlik risklerinin ortadan kaldırılması için Yapay Zeka Güvenliği Enstitüsü’nün kurulması kararı alındı.
“AKILLI MAKİNA ÇAĞININ ŞAFAĞINDA”
Bu toplantıda konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Layen’in, “yapay zekanın ardından gelecek akıllı makinelere işaret ettiği” şu cümleleri önemliydi:
“Akıllı makine çağının şafağında, yapay zekanın devasa faydalarından ancak onun risklerine karşı da korkuluklarımız (çitlerimiz) varsa faydalanabiliriz. Yapay zeka kapasitesi ne kadar büyük olursa, sorumluluk da o kadar büyük olur…”
Nitekim iki gün önce de Avrupa Birliği, Komisyon Başkanı’nın sözleri paralelinde adım attı ve anlaşmazlıklarını ortadan kaldırarak Yapay Zeka Kanunu’na onay verdi…
Her ne kadar henüz teknik çalışması tamamlanmamış ve 2026’dan sonra devreye girmesi hedeflenmiş olsa da önemli kısıtlar getiriyor.
Özellikle de yukarıda anlattığı, bugün için ülkelerin herhangi birinde yasak olmayan veri toplama işleminin önüne geçiyor.
Sadece güvenlik birimlerine, o da terör veya benzeri tehlikeli durumlarla iltisaklı olması kaydıyla…
Yasa, teknolojinin potansiyel faydalarından yararlanmanın önüne geçmezken, bunu küresel bir ölçüte bağlıyor.
Çevrimiçi yanlış bilgilerin yayılması, ulusal güvenliğin tehlikeye atılması gibi alanlarda ciddi kısıtlar getiriyor.
Bununla kalmıyor, yapay zekanın çalışanın çalışma garantisine müdahalesinin de önüne geçiyor, işten çıkarmadan, telif haklarına kadar oluşabilecek risklere karşı kurallar getiriyor.
MİLYON DOLARLIK CEZALAR
Yasanın 38 saat süren, yapay zekanın polis, istihbarat birimleri tarafından kullanılması, otonom araçlar ve sağlık hizmetlerindeki riskli veri akışı gibi anlaşmazlıkların öne çıktığı görüşme sonucunda uzlaşılan yasa önemli kısıtlar da getiriyor…
Bunun başında da “yüz tanıma veri tabanı oluşturmak amacıyla internetten veya güvenlik kameralarından alınan görüntülerin kullanılmasına getirdiği yasak…” bulunuyor.
Bu görüntülerin ancak terörizm soruşturmaları ve ciddi güvenlik ihlalleri gibi durumlar karşısında güvenlik birimi tarafından kontrollü olarak, “gerçek zamanlı” kullanılmasına izin veriyor.
Yasanın çiğnenmesi durumunda da firmalara milyon dolarla ifade edecek boyutlara ulaşan, ihale ve firma büyüklüğüne bağlı olarak küresel gelirinin %7’sine kadar para cezası uygulanmasına hükmediyor.
AB’nin üzerinde uzlaştığı metin, bugüne kadar hükümet talimatları, emirleri veya genelgeleri ile getirilen yapay zeka kontrolünün ötesinde yasa olarak hayata geçecek ilk hukuki metin olması açısından da önem kazanıyor…
Akıllı hale gelmek için hızla yol alan yapay zekaya ilk çit çekilmiş bulunuyor…