THY ve Pegasus engelli dostu değil mi?
Sivil havacılık sektörüyle ilgili yeniliklere de ilginç gelişmelere de önce Kuzey Amerika’da şahit oluyoruz. Zaten uzun süre dünya sivil havacılık trafiğinin yüzde 40-45 seviyesinde burada, Kuzey Amerika’da gerçekleşmiş olması da çok şey anlatıyor. Geçen hafta ABD’nin en büyük havayollarından American Airlines, engelli yolculara kötü muamele etmesi sebebiyle tam 50 milyon dolar para cezasına çarptırıldı. Kötü muamelenin nasıl tespit edildiği ve cezalandırma sistemi merakımı uyandırdı.
ABD düzenleyici makamlarına, havayolunun engellilere kötü muamele ettiği uzun süre önce şikâyet edilmeye başlanmış. Ulaştırma Bakanlığı da American Airlines'ın 2019'dan 2023'e kadar tekerlekli sandalye kullanıcılarına zaman zaman yaralanmalara yol açan “güvensiz ve onur kırıcı” yardım sağladığını, çoğu defa da ihtiyaç halinde tekerlekli sandalye yardımı sağlamadığını tespit etmiş. Ayrıca havayolunun binlerce yolcunun da tekerlekli sandalyelerine zarar verdiğini kayıtlara geçirmiş. Böylece ABD tarihinde, engelli yolcu haklarının ihlal edilmesi sebebiyle bir havayoluna verilen en büyük ceza kesilmiş; 50 milyon ABD Doları...
ABD Ulaştırma Bakanlığı’nın rekor ceza kesmesinden önce American Airlines, tekerlekli sandalye erişilebilirliğine yatırımını artırdığını açıklamış. Bakanlık yetkilileri, şirketin cezanın 25 milyon dolarını ödemesi gerektiğini, kalan 25 milyon doların da havayolunun tekerlekli sandalye erişilebilirliği altyapısına yaptığı yatırımlarına aktarılacağını bildirmiş.
Peki, Türkiye’de engelliler havayolu seyahatinde neler yaşıyor? Şikayetlerine kim kulak veriyor? Şu ana kadar Ulaştırma Bakanlığı bu hususta herhangi bir şirketi uyardı mı, ceza kesti mi?
Ülkemizde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) yaklaşık 25 havacılık şirketine, “Engelsiz Havaalanı Kuruluşu” belgesi vermiş. İçlerinde sadece bir tane havayolu var. O şirkette THY, Pegasus, AJEt ve SunExpress değil, Corendon Havayolları. Garip değil mi? Böyle bir belgeyi en önemli şirketler almamış. Veya bakanlık almalarını sağlayamamış! Bu durumda Kasım 2015 tarihinde “Engelli veya Hareket Kabiliyeti Kısıtlı Hava Yolu Yolcuları Talimatı (SHT-ENGELSİZ)” yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasının nasıl bir amacı olabilir. Kontroller, denetimler nasıl yapılıyor? Engelli yolcular haklarını nasıl arıyor?
Ayrıca bazı trafiği düşük havalimanlarına mesela Erzincan’a böyle bir belge verilmiş. Elbette böyle bir belge verebilmek için de etkili/yetkili siyasilerin gözüne girme adına bazı yatırımlar da yapılmıştır. Ancak daha fazla trafiği olan Erzurum Havalimanı için benzer bir yaklaşım neden sergilenmemiş? Yoğun trafik olan bir meydanda daha fazla engelli yolcu olacaktır. Merak ediyorum; Bu iş ne kadar düzgün yapılıyor?
Netice itibariyle SHGM’ninSHT-ENGELSİZ talimatında da Ulaştırma Bakanlığı’nın “Engelsiz Havaalanı Kuruluşu” listesinde de bence gariplikler var. Türkiye’deki başka havalimanları ve şirketler incelendiğinde bu hususta da biraz ihmal, biraz tuhaflıklar söz konusu olduğu söylenebilir.
Dünya sivil havacılığı yaklaşık 60 yıldır köklü bir değişiklik yaşamıyor. Uçakların gövde yapıları, aerodinamikleri ve hızları değişmiş değil. Evet, uçaklar hızlanmadığı gibi ses hızının iki kat üzerine çıkan Concorde da hizmetten çekildi. Netice itibariyle ticari uçakların temel tasarımı son 60 yılda pek değişmediği. Halen daha 50’li yıllarda tanıştığımız jet motorlarıyla jet çağını yaşıyoruz. 1950’lerin sonlarında inşa edilen ve bugün hala kullanılan “tüp ve kanat” formundaki uçaklarla seyahat ediyoruz. Yıllar önce sivil havacılık sektörünü tüp-kanat şeklindeki uçaklarla tanıştıran Boeing 707 ve Douglas DC-8 ile aynı yapıdaki hava araçlarıyla uçuyoruz.
Geçen hafta “Bu Horizon uçak dengeleri değiştirecek” başlığı altında 2030’lara damga vurma ihtimali çok yüksek karma kanat bir uçak modeline ve onun arkasındaki şirkete ile destekleyen büyük guruplara dikkat çektim. Havacılık endüstrisini çok iyi bilen, günümüzün en başarılı büyük şirketlerinin böyle bir projenin arkasında olması hedefe ulaşılacağını göstermesi açısından önemli.
“Karma Kanat Uçak” denince ABD’den iki şirket akla geliyor: Birisi geçen hafta yazdığım üzere 2016’da kurulan San Diego merkezli Natilus’un Horizon ismini verdiği uçağı. Diğeri de 2021 California’da kurulan JetZero’nun aşağı yukarı aynı tasarımda olan karma kanat uçak modeli. JetZero girişimine de ABD Hava Kuvvetleri, NASA ve küçük bir özel yatırımcı gurubu destek veriyor.
Ancak JetZero’da eski havacılık profesyonelleri söz sahibiyken, Natilus’da ise havacılık ve uzay endüstrisinin büyük şirketleri işin arkasında. JetZero biraz daha ulaşılması zor, hazır olmayan yakıt ve diğer teknolojiler üzerine çalışıp başarması gereken konuları gündemine almışken, Natilus yetkilileri direkt sonuca odaklanmışlar. Sürdürülebilirlik anlayışıyla hem yeni nesil yakıtları hem de geleneksel yakıtla daha verimli uçmayı planlıyorlar. Yaklaşık yüzde 30 yakıtta, yüzde 50 işletme giderlerinde tasarruf yapacaklarını açıklamış durumdalar. Dolayısıyla “Karma Kanat Uçak Horizon” 2030’da uçma hedefine daha yakın görünüyor.
JetZero, yönetimi kendilerini şöyle tanıtıyor:
JetZero, orijinal Karma Kanat Gövdeyi (Belended Wing Body- BWB) icat eden havacılık öncüleri tarafından kuruldu. JetZero ekibi, kuruluşundan bu yana sektördeki havacılık mühendislerini ve sektör lideri üreticiler ile havayollarından danışmanları da içerecek şekilde büyüdü. Kurucumuz, mühendislik aydını Mark Page, McDonnell-Douglas’taki ekip üyeleri Bob Liebeck ve Blaine Rawdon ile birlikte ultra verimli gövde tasarımımıza öncülük etti. CEO ve Kurucu Ortak Tom O'Leary, sıfır emisyonlu BETA ve Tesla'da önemli rol oynadı.
JetZero’nun danışmaları da eski havacılık profesyonelleri.
Barry Eccleston - Eski CEO, AIRBUS ABD
Brian Barents - Learjet'in eski CEO'su
Bryan Yosun - Eski başkan, Gulfstream
Nina Jonsson - Eski Filo Stratejisi Başkanı, AirFrance KLM
Pres Henne - Eski Kıdemli Başkan Yardımcısı, Gulfstream
Mary Ellen Jones - Eski Satış Başkan Yardımcısı, Pratt & Whitney
İki şirket arasında ilginç bir “Karma Kanat” yarışı olacak gibi görünüyor. JetZero ekibi, ‘Karma Kanat Gövde’yi icat ettiğine dikkat çekiyor, ama Natilus da bu amaçla erken yola çıkmış, şirketleşmiş ve önemli guruplarla çalışıyor.
Havacılık sektöründe yeni dönemin kapısını bakalım hangisi aralayacak? Benim adayım Natilus. Bu sebeple geçen hafta onların Horizon uçaklarını yazdım. Çünkü Natilus’un ayakları daha fazla yere basıyor ve arkasında; General Atomics, Northrop Grumman, Skunworks, SpaceX ve Piper Aircraft gibi uzay ve havacılık devleri var. Bakalım büyük şirketlerin hedefleri mi, profesyonellerin hayalleri mi galip gelecek? Zaman kısa, sabredip göreceğiz.
Uçakla seyahatler yılda 5 milyar yolcu seviyesine ulaşmış durumda. Pandemi benzeri bir hadise yaşanmazsa 4-5 yıl gibi kısa bir sürede 7 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu hızlı gelişimi iyi yönetmek, avantajlarından faydalanmak isteyen havacılık endüstrisi ve bileşenleri de elbette çeşitli hazırlıklar yapıyorlar. Bu sebeple yolcular, havayolları ve havalimanları ile ilgili birçok anket hazırlanıyor.
Havacılık endüstrisine yönelik yapılan anketlerin en önemlisinin ise Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA), her yıl 200 ülkeden 10 binin üzerinde kişiyle yaptığı “Küresel Yolcu Anketi” olduğunu söyleyebiliriz. Anket sonuçlarına göre yolcular havalimanlarında esneklik, şeffaflık, hız ve rahatlık istiyorlar. Daha sorunsuz bir seyahat için havalimanına ulaşmadan önce biyometrik kimlik doğrulama sistemini kullanarak seyahat süreçlerini önceden tamamlamayı arzu ediyorlar. Neticede ankete yansıdığı üzere öncelikli konu; seyahatteki süreçlerin ve teknoloji kullanımının sürekli geliştirilmesi.
Yolcuların öncelikli talepleri şöyle:
-Seyahatten önce online vize işlemi,
-Kuyruksuz güvenlik geçişleri,
-Bagajların hızlı teslimatı ve bagaj takip,
-Uçağa, otobüs kullanmadan, körükten binmek ve el bagajı taşıma kolaylığı,
-Transit uçuşlarda kontrollerin esnetilmesi ve havalimanında bagaj bırakma imkanı sağlanması.
Rezervasyon alışkanlıkları değişiyor
Ankette katılan yolcuların yüzde 68’i seyahat öncesinde hız ve kolaylığı, yakın havalimanlarını tercih ederek uyguluyormuş. Hız ve kolaylığı yolcuların yüzde 33 seyahat zamanını en aza indirmek, yüzde 25’i ise en uygun bilet fiyatını bulmak için istiyormuş.
Ankette yolcuların yüzde 71’inin rezervasyonlarını mobil uygulama üzerinden yaptığı ortaya çıkmış. Bunlardan yüzde 53’ünün havayolunun web sitesi veya uygulaması üzerinden yaparken, yüzde 16’lık bir kısım ise rezervasyonunu insan etkileşimiyle gerçekleştiriyormuş.
Yolculardan yüzde 32’si seyahat öncesi tüm seyahat bilgilerinin tek bir yerde toplanmasını istiyor. Ödeme işlemlerinde ise yolcuların 79’u kredi kartı ve banka kartı tercih ederken, yüzde 20’si dijital cüzdan, yüzde 7’lik bir kısım anında ödeme çözümlerini kullanıyor.
Uçağa binişler sorun olmasın
Yolculardan yüzde 70’i sadece el bagajıyla seyahat ettiklerinde biniş kapısına 30 dakika veya daha kısa sürede varmak istiyor. Yüzde 74’lük bir kısım kayıtlı bagajla seyahat ettiklerini söyleyerek bu sürenin 45 dakikanın altında olması gerektiğini belirtmiş.
Ankete katılanlardan yüzde 85'i havalimanındaki süreçlerin hızlanması için pasaport, vize gibi verilerini kalkıştan önce yetkililerle paylaşmaya istekli olduklarını belirtmiş. Yüzde 89'u da güvenlik taramasını hızlandırmak için güvenilir bir seyahat programıyla ilgilendiğini, kendini ona göre hazırladığını ifade etmiş.
Yolcuların yüzde 45’i havalimanına varmadan pasaport (göçmenlik) işlemlerinin tamamlanması gerektiğini düşünürken, yüzde 36’lık bir kitle de biniş işlemleri (check-in) konusunda aynı düşünceye sahip olduğunu açıklamış. Ayrıca, yolcuların yüzde 70'i önceden yapılabilmesi halinde bagajların teslimini yani check-in işlemini yaptırma olasılıklarının daha yüksek olduğunu söylemiş.
Biyometrik geçiş ağırlık kazanıyor
Seyahat edenlerin yüzde 46'sı havalimanı süreçlerini biyometrik tanımlama kullanarak deneyimlemiş. En yüksek kullanım giriş ve çıkışlarda, pasaport yani göçmenlik kontrol noktalarında yüzde 43 oranında görülmüş. Kullanıcıların yüzde 84'ü bu teknolojiden memnun kalmış. Yolcuların yüzde 75'i geleneksel pasaportlar ve biniş kartları yerine biyometrik kullanmayı tercih etmiş.
Yolcuların yüzde 50'si veri koruması konusunda endişeli olduğunu söylerken, yüzde 39’u verilerinin güvenliğinden emin olmaları durumunda biyometrik çözümlere daha açık olacaklarını söylemiş.
Gençler dijital uçuyor
25 yaş altı yolcular seyahatlerini iyileştirmek için teknolojiyi kullanmada çok daha proaktif davranıyorlar, ancak güvenlik konusunda güvence istiyorlar. Genç yolcuların yüzde 51'i ödeme için dijital cüzdanları kullandığını belirtmiş. Bu oran küresel ortalama olan yüzde 20'nin çok üzerinde...
Gençlerin yüzde 90'ı rezervasyon, ödeme, havalimanı navigasyonu, dijital cüzdan, pasaport ve sadakat kartlarına sahip bir akıllı telefon kullanmaya ilgi göstermiş ve bu oran yüzde 77 olan küresel ortalamayı geçmiş. Öte yandan 56-75 yaş aralığındaki kişilerin yüzde 43'ü geleneksel pasaport ve biniş kartları yerine biyometrik verileri tercih etmiş.
- İstanbul iki güzel eser kazanmak üzere…21 saat önce
- Çelik Kubbe'den TUSAŞ'ın GÖKBEY'ine…3 gün önce
- Bu Horizon uçak dengeleri değiştirecek!6 gün önce
- Enerji dönüşümü için yeni model!1 hafta önce
- TUSAŞ tehditler için uyarılmış!1 hafta önce
- SAHA'dan gözlemler6 gün önce
- Turkcell yerli/milli teknolojiye neden mesafeli?1 hafta önce
- Yerli ve milli e-ticaret satışları!1 hafta önce
- İstanbul Havalimanı neden holdingleşiyor?2 hafta önce
- Ne kadar aluminyum o kadar gelişmişlik!2 hafta önce