Müjdeli haber duymuş olmalısınız. Yerli/milli e-ticaret şirketimiz “Hepsiburada” Kazakistan merkezli bir şirkete satıldı. Ondan önce de yine yerli/milli bir başka şirketimiz “Getir” Araplara tarafından satın alınmıştı.
İki yıl önce Türkiye’de internet üzerinden gerçekleşen elektronik ticaretin dengelerini bozacak “E-Ticaret Yasası” için uyarılarda bulunmuştuk. Yasanın bu haliyle çıkması durumunda rekabeti ortadan kaldıracağına, birilerinin haksız şekilde ve devlet eliyle büyümesine destek olacağına dikkat çektik. Ancak gördük ki, “E-Ticaret Yasası” çıkarılması için ilginç lobiler, baskı gurupları devrede. Üstelik düzenlenen yasa ile e-ticaret şirketlerinin medyaya reklam verme yasağı getirmesine rağmen bazı medya organları ve yazarlarının da bilinçsizce bu sürece destek olduklarına şahit olduk.
‘E-Ticaret Yasası’nı çıkarmak için yoğun çaba sarf eden dönemin Ticaret Bakanı ve bürokratları da yerli ve milli e-ticaret şirketlerini korumak üzere yeni yasayı hazırladıklarını iddia ediyorlardı. Böylece bu yasayla yabancı yatırımcıların büyümesi önlenecek, yerlilerin önü açılacaktı. İddiaları bu şekildeydi. Zaten ‘E-Ticaret Yasası’ yerli, yabancı tüm yatırımcıyı korumayacak, rekabetlerini desteklemeyecek ve yeni yatırımcılara da güven verecek şekilde düzenlenmemişti.
Maalesef “yerli/milli” söylemleriyle bazı şirketlerin korunup, büyütülmesi için yasa çıkarıldı. Bu köşede de bunu örnekleriyle anlatmaya çalışmıştık. Üzerinden çok zaman geçmeden de haklı çıktığımızı gösteren gelişmeler oldu. 2022’de yasa hazırlandı. 2023’te yürürlüğe girdi. Pek bir yıl sonra ne oldu?
Evet, bir yıl sonra yerli/milli e-ticaret şirketleri; “Hepsiburada” Kazakistan’a, “Getir” de Birleşik Arap Emirlikleri'ne satıldı. Hani bu yasa yerli/milli şirketleri koruyacaktı? Buna koruma mı denir, yoksa besleyip, büyütüp iyi fiyata yabancılara satılmasına destek yasası mı denir, siz karar verin. Gerçekten amaç yerli/milli şirketlerin desteklenmesi olsaydı, bu yasa ona göre düzenlenmiş olurdu. Yasayla haksız şekilde büyütülen şirketler uygun hale gelince, bir yıl sonra yabancılar satılmazdı.
E-Ticaret Yasası hakkında 2022’deki bir yazımda bugünlere de işaret eden şu vurguyu yapmıştım:
“7 Temmuz 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun bu haliyle 2023’te yürürlüğe girmesi halinde rekabeti ortadan kaldıracağı için başta tüketici olmak üzere iş hayatında yer alan herkes bu gelişmeden etkilenecek. Peki kim kazanacak? Ticaret Bakanlığı yetkilileri kazananları ve kaybedenleri herkesten iyi biliyordur. Rekabet Kurumu da piyasanın nasıl bozulacağını görüyordur. Ülke olarak, tüketici olarak, iş hayatında yer alanlar olarak hepimiz kaybeden tarafta kalacağız. Bu kadar net.”
Bu köşede çıkarılmak istenen ‘E-Ticaret Yasası’nın ne gibi sıkıntılara sebep olacağını çeşitli yazılarımda gündeme getirdiğimde ise ilk tepki Hepsiburada’dan gelmişti. Çünkü bu yasanın çıkmasını isteyen, bunun için lobi yapanların başında ‘Hepsiburada’ geliyordu. E-ticareti şirketi ‘hepsiburada.com'un çoğunluk hissesi Kazak Kaspi’nin olduğuna göre yani yerli/milli iddiası ortadan kalktığı için birilerinin de bize bir açıklaması gerekmez mi?
TURKCELL YERLİ / MİLLİ TEKNOLOJİYE NEDEN MESAFELİ?
Birçok şirket karbon sıfırı hedefini yakalamak ve enerji ihtiyacını temin için yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıyor. Türkiye Varlık Fonu (TVF) şirketlerinden Turkcell de 2026 sonunda 300 megavata ulaşacak güneş enerjisi santrali (GES) yatırımlarının ilki Uşak’ta üretime başlamış. Mesele başlamış olması değil, asıl mesele yerli/milli teknolojilere uzak duran Turkcell’in bu yatırımları yaparken ne kadar yabancılaştığıdır. Bu vesileyle yurtdışına ne kadar kaynak aktarmış olmasıdır.
Turkcell, GES yatırımlarıyla sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalara devam edecekmiş. Hedefleri ise 2026 sonunda enerji tüketimlerinin yüzde 65’ini kendi ürettikleri yenilebilir enerji kaynaklarından karşılamak ve 2050'de net sıfır şirket olmakmış. Bu yatırımları yabancı teknolojilerle yapan bir Turkcell’in bu ülke maddi kaynaklarının ne kadarını yurtdışına transfer edeceğinin iyi tahlil edilmesi gerekiyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yenilebilir yatırımları desteklerken, düzenlemeler yaparken başta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere diğer ilgili kurumlarında yerli/milli teknolojilerle bu yatırımların yapılmasını, yabancı şirketlerin bu vesileyle finans edilmemesi için adım atması lazım. Turkcell gibi yarı kamu şirketlerin kaynakları kullanmada bu kadar rahat olması iyiye alamet değil.
Mesela Turkcell, Türkiye’nin yerli elektrikli aracını üreten TOGG’un ortağı, ama kendilerini tahsis edilen TOGG’ları bile kullanmıyor. Ne yönetim kurulu başkanı ne genel müdürü ne genel müdür yardımcıları ne de direktörleri için tahsis edilen makam araçları TOGG değil. Bu konu medyada gündeme geldiğinde de bir açıklama dahi yapamamışlardı. Hatta o günlerde Çin’e geziye giden Turkcell yetkilileri, Huawei’nin elektrik aracının önünde poz bile vermiş, gelen tepkiler üzerine silmişlerdi. TOGG için vatandaşa sıraya girip alamazken, Turkcell ortağı olduğu için sıra beklemeden 400 adet civarında TOGG sahip olmasına rağmen kullanmamıştı. Bırakın kullanmayı önünde fotoğraf için poz veren bile olmamıştı.
Turkcell’in yerli/milli teknolojilere yaklaşımı Türkiye’nin ilk yerli baz istasyonu ULAK’a olan mesafeli duruşunda da ortaya çıkmıştı. ULAK 4,5G baz istasyonunu kullanım oranlarına bakıldığında ilginç bir durum ortaya çıkıyor. 3 GSM operatörü; Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone’un sahip oldukları baz istasyonu sayısı dikkate alındığında en az kullanan operatör Turkcell. En fazla baz istasyonun sahip, ama yerli/milli baz istasyonuna destek olmadı.
Hatta Turkcell, KKTC’deki 4,5G ihalesinde bile ULAK baz istasyonunun kullanılmaması için çaba gösterdi. İhale şartnamesinin bu şekilde düzenlenmesini sağladı ve Turkcell, KKTC’yi Huawei’nin 4,5G baz istasyonlarıyla
Netice itibariyle Turkcell, sezon yatırımı başta GES olmak üzere diğer alanlardaki işlerinde yerli/milli teknolojilere neden yer vermiyor? Bunu merak ediyorum.