Ülke olarak yeraltı zenginliklerini ekonomiye kazandırma konusunda ciddi anlamda sıkıntılar yaşıyoruz. Bazı çevreler madenlerin çıkarılmasından, yeraltı kaynaklarının işlenip ekonomiye kazandırılmasından rahatsız. Hatta mümkünse hiç maden çıkarılmasın yaklaşımı sergileniyor ve uç noktalarda değerlendirmeler yapılıyor. Diğer taraftan madencilik konusunda ülke olarak belli bir olgunluğa erişmemiz gerekirken meydana gelen kazalar da maalesef yeraltı zenginliklerimizin toprağın altında kalmasını savunanların ekmeğine yağ sürüyor. Tam bir ifrat ve tefrit durumu söz konusu. Örnek mi; Erzincan’ın İliç’teki Çöpler altın madeni…
Bir süre önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Kütahya’da bir grup gazeteciyle bir araya geldiğinde, madenciliğin daha güvenli şekilde yapılmasını temin edecek maden yasası çalışması yaptıklarına dair açıklaması dikkatimi çekti. Tancan, maden yasasında iş güvenliği ile alakalı olarak ne tür tedbirler alınması gerektiğine yoğunlaştıklarını kaydetmiş. Ayrıca çalışma yapılan sahaların daha sağlıklı ve sürdürülebilir hale getirmeyi hedeflediklerine de vurgu yapmış
İliç’teki son duruma da değinen Tancan, şirketin ruhsatının devam ettiğini, ancak madenin tekrar faaliyete geçebilmesinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerin çevresel bir riskin olmadığına karar vermeleri ile mümkün olacağını belirtiyor. İlgili şirketin (Anagold) faaliyetine devam edebilmesi için de yeniden bir “Çevresel Etki Değerlendirme” (ÇED) raporu ile yeniden alınacak izinler kapsamında mümkün olabileceğine dikkat çekiyor.
Çeşitli kurum, kuruluş ve üniversiteler de her açıdan araştırma-inceleme yapmışlar. Kaza sonrasında çeşitli raporlar hazırlandı, halen bazıları üzerinde de çalışmalar devam ediyor. Bunlardan birisi de Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Yusuf Kağan Kadıoğlu’na. Bu raporun sonuç bölümü şöyle:
İliç ilçesindeki Çöpler altın madeninde meydana gelen toprak kayması sonrası buradaki faaliyetler durdurulmuştu. Can kayıpları olduğu için de maden sahalarında iş güvenliği, kamu denetimleri ve özel sektörün çalışma prensipleri tartışılmıştı. Yaşanan olayla birlikte çevre mevzusu da gündeme geldiği için soruşturmalar, incelemeler ve araştırmalar yapıldı. Farklı farklı yaklaşımlar sergilendi. Fakat ülke olarak her hâlükârda yeraltı kaynaklarına ihtiyacımız var. Bulundukları yerde çıkarıp, işlemekten başka alternatif yok!
Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi en iyi teknoloji ve yöntemlerle, iş güvenliği ve çevre sorunları dikkate alınarak, verimli bir şekilde ekonomiye kazandırmak için azami çabayı göstermeliyiz. Yaşanmış ve yaşanması muhtemel hadiselerin önüne geçilmesi, madenlerdeki kaza oranlarının gelişmiş ülke seviyelerine çekilmesi amaç olmalıdır. Aksi takdirde, her kaza sonrası maden sahasındaki faaliyetlerin durdurulması makul bir gerekçe ile açıklanamaz.
İliç’te meydana gelen olay sonrasında sadece maden sahasındaki çalışmalar ve şirketin faaliyetleri durmadı. Hadise sonrası bölgenin ekosistemi de adeta çökmüş oldu. Bu sebeple duruma daha geniş pencereden bakılması gerekiyor. Mevzu sadece maden sahası ve işletmeci şirket değil. Bu tür hadiseler karşısında iyi reaksiyon alınarak ülkenin yeraltı zenginliklerinin ve etrafında oluşan ekosistemin de göz ardı edilmemesi icap ediyor. Zira yöre halkının sosyal ve ekonomik açıdan yaşamına dokunan, onları ciddi anlamda etkileyen gelişmeler de söz konusu.
Ayrıca Türkiye’nin başka bölgelerindeki maden sahalarına olan etkisi de ihmal edilmemelidir. Çöpler maden sahasında yaşam kayıplarına sebep olan ciddi bir hadise meydana geldiği için elbette incelenip, araştırılıp, soruşturulacak ve etraflıca değerlendirilmeye de tabi tutulacak. Ama bir yandan da hayat akıp gidiyor. Yeraltı zenginlikleri Türkiye açısından önemli ve dış ticaret açığına çok ciddi katkısı var. Gelişmiş ülkelerde, örneğin Kanada’da bu işin nasıl yapıldığına, oradaki kamu düzenlemelerine, özel sektör çalışma prensiplerine de odaklanılmak faydalı olacaktır.
Çeşitli nedenlerle bu tür kazaların yaşanması yeraltı zenginliklerinin ekonomiye kazandırılmasını, istihdamı ve madenlerin bulunduğu bölgenin ekosistemine katkısını engelliyor. Birileri için de bu kazalar fırsat oluyor. Şu an Erzincan İliç’te tam bu tür gelişmeler yaşanıyor. Maden sahası kapansın. Türkiye’de madencilik yapılmasın tavrı sergileniyor.
Enerji Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, düzenlenen yeni ‘Maden Yasası’ndaki en temel konuların, maden sahalarının rehabilitasyonu, iş güvenliği ve ruhsat alındıktan sonraki izin süreçlerinin tek bir noktadan yürütülmesiyle ilgili alt yapı çalışmaları olduğuna işaret ediyor. Maden sahalarında iş güvenliği ve çevre en önemli iki husus. Türkiye’nin sorunu da zaten bu iki konu. Üzerinde durulması gereken hususlar da belli olduğuna göre ülkemizi yeraltı zenginliklerinden mahrum edecek, ekosistemi bozacak yaklaşımlara dikkat edilmelidir.
İliç ilçesindeki Çöpler madeninin ekonomik olarak katkı sunduğu, ekosistem oluşturup, gelişmelerini ivmelediği geniş bir hinterlant var. Başta Erzincan olmak üzere, Sivas, Tunceli, Elâzığ ve Malatya gibi komşu iller Çöpler madeninde yaşanan hadise sonrası önce meraklı ve sessiz bekleyiş içine girdiler. Sonra burada faaliyetin durması sebebiyle rahatsızlıklarını bizler olmak üzere ulaşabildikleri her yere iletmeye başladılar. Çünkü maden de işlerin durması, bölgede de kurulu düzenin bozulması, yaşamın sekteye uğraması anlamına geliyor.
Maden sahasında meydana gelen kamu veya özel sektör kaynaklı hatalar başka bir şey, gerekli önlemlerle madeni hizmete sokmayarak halkı da cezalandırmak, bölgeyi sıkıntıya sevk etmek ise bambaşka bir durum.
Kazanın üzerinden epeyce zaman geçti ve bölgede maden sahasıyla oluşan ekosistemin 5 ildeki her bir parçası da zora girdi. Kazayla ilgili olarak çeşitli yönlerden raporlar hazırlandı. Bir daha altını çiziyorum: Bazılarına göre bölgede hiçbir şey yapılmaması gerekiyor. Hatta Türkiye genelinde madencilik yapılmasın yaklaşımı sergileniyor.
Ancak yapılan tespitler ışığında alınacak tedbirlerle, dünyanın neresinde maden varsa, işletmeciliğinde orda yapıldığı gerçeğinden hareketle ve yeraltı zenginlikleri de bir yere taşınamayacağına göre zaman kaybedilmeden sahanın faaliyete geçmesi lazım.
Madeni kapalı tutarak bölge insanını daha fazla sıkıntıya sokmanın nasıl bir izahı olabilir? Bu şekilde kimin cezalandırıldığına bir kez daha kafa yorulmasında fayda var.