Ki̇tâbü’l-Mesâhi̇f Nedir?
İbn Ebû Dâvûd’un (ö. 316/929) resmî mushafa ve bazı sahâbîlere ait özel mushaf nüshalarına dair eseri.
Hz. Osman mushaf nüshalarını çoğalttırıp belli başlı merkezlere gönderdikten sonra herkesin bu nüshaları esas almasını istemiş, nüshalara aykırı olan okuyuşları yasaklamış, bunların hattına uymayan mushafların yakılmasını emretmişti. Sahâbe arasında onun bu tasarrufu kabul görmüşse de ahrufü’s-seb‘a ruhsatı kapsamında başlangıçtan itibaren bazı sahâbîler tarafından tercih edilen farklı okuyuşlar daha sonraki nesillere şâz kıraatler olarak intikal etmiş, gerek Hz. Osman’ın nüshaları arasındaki farklar, gerekse ahrufü’s-seb‘a okuyuşlarına dair bazı rivayetler ilk asırlardan itibaren çeşitli adlar altında yazılan, özellikle Kitâbü’l-Meṣâḥif, İḫtilâfü’l-meṣâḥif gibi adlarla anılan eserlere konu olmuştur (bu eserlerden bazıları için bk. Kitâbü’l-Meṣâḥif, neşredenin girişi, s. 10; İbnü’n-Nedîm, s. 161, 174, 265). Ancak İbn Ebû Dâvûd’un bu kitabı dışında mushaflar konusunda yazılan eserlerden hiçbiri günümüze ulaşmamıştır.
Kitâbü’l-Meṣâḥif beş bölümden (cüz) meydana gelmekte olup birinci bölümde Zeyd b. Sâbit’in Hz. Peygamber’e vahiy kâtipliği yapması, Peygamber’in Kur’an’ın dışında kendisinden bir şey yazılmasını yasaklaması, ashabın yazıyı nereden ve kimlerden öğrendikleri, Hz. Ebû Bekir’in Kur’an’ı cem‘i, Hz. Ali ve Ömer’in Kur’an’ı cem‘ çalışmaları, Hz. Osman’ın mushaf nüshalarını çoğalttırması üzerinde meydana gelen ittifak, bu konuda Abdullah b. Mes‘ûd’un tutumu gibi konularla ilgili rivayetlere yer verilmiştir.
İkinci bölümde, Kur’an’ın cem‘i çalışmaları sürdürülürken bazı âyetlerin mushafa yazılması sırasında meydana gelen müzakereler, Kur’an’da lahin bulunup bulunmadığı, Hz. Osman’ın yazdırdığı mushafların sayısı ve bunların hangi merkezlere gönderildiği, Osman’ın “imam mushaf” diye anılan nüshasıyla Medineliler’in okuyuşu ve mushafları arasındaki farklar, imam nüshadan istinsah edilerek çeşitli merkezlere gönderilen mushaflar arasındaki farklar, Haccâc b. Yûsuf’un Osman’ın mushafı üzerinde yaptığı tasarruflar, Hz. Ömer, Ali, Übey b. Kâ‘b, Abdullah b. Mes‘ûd ve Abdullah b. Abbas’ın özel mushafları veya okuyuşlarındaki farklılıklara dair rivayetler bir araya getirilmiştir.
Üçüncü bölüme Abdullah b. Abbas’ın Kur’an’daki iki âyetle ilgili farklı kıraatine dair rivayetlerle başlanmış, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Amr b. Âs, Hz. Peygamber’in hanımları Âişe, Hafsa ve Ümmü Seleme, tâbiîn neslinden Ubeyd b. Umeyr, Atâ b. Ebû Rebâh, İkrime, Mücâhid b. Cebr, Saîd b. Cübeyr, Esved b. Yezîd, Alkame b. Kays, Muhammed b. Ebû Mûsâ, Hıttân b. Abdullah er-Rekāşî, Sâlih b. Keysân, Talha b. Musarrif ve Süleyman b. Mihrân el-A‘meş’in mushaf veya kıraatlerindeki farklara dair rivayetler nakledilmiştir. Bu cüzde ayrıca Resûl-i Ekrem’in bazı âyetleri nasıl okuduğuna, Hz. Osman’ın ve Medineliler’in mushaflarının bazı imlâ özelliklerine, Medine, Kûfe, Basra, Şam mushaflarının imlâ açısından birleştiği noktalarla ilgili örneklere, kurala aykırı olarak yazılan bazı kelimelere dair rivayetlere yer verilmiştir. Katâde b. Diâme’ye göre Kur’an’ın yediye bölünmesi ve bu bölümlerden her birinin nerede başlayıp bittiği belirtilmiş, Haccâc b. Yûsuf’un kurrâyı toplayıp Kur’an harflerinin sayısını, Kur’an’ın yarısının, üç, dört, yedi eşit bölümünden her birinin hangi harfte bitip başladığını hesaplattığına dair rivayet nakledilmiştir. Ayrıca Hilâl el-Verrâḳ ve Âsım el-Cahderî ile Yahyâ b. Âdem’e göre Kur’an’ın yarısı, dört, beş, altı, yedi, sekiz ve on eşit bölümünün nerede başlayıp bittiğini, toplam âyet ve harf sayısının ne kadar olduğunu bildiren rivayet zikredilmiştir.
Dördüncü bölüme, İsmâil b. Abdullah b. Kostantîn’in Kur’an’ın harf sayısı açısından yarısının, ayrıca üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz ve on eşit bölümlerinin hangi âyette bitip başladığını tesbit ettiği uzunca rivayetle başlanmış, ardından ücretle mushaf yazmanın câiz olup olmadığına, hıristiyanın da mushaf yazabileceğine dair rivayetlere yer verilmiştir. Cünüp olanın mushaf yazmasının, mushafın parçalı olarak veya cüzler halinde yazılmasının mekruh görüldüğünü, mushafa tâzim edilmesi gerektiğini, onun küçük malzemelere ve ayrıca ezberden yazılmasının, ta‘şîr ve benzeri işaretlerle sûre başlangıçlarını gösteren ifadelerin ilâve edilmesinin ve âyetlerin harekelenmesinin hoş görülmediğini bildiren çeşitli rivayetler zikredilmiştir. Daha sonra harekelemenin nasıl yapılacağına dair Ebû Hâtim es-Sicistânî’nin genişçe bir açıklaması nakledilmiş, bu açıklamada mushaf yazısının kurala uymayan imlâ örnekleri üzerinde de durulmuştur. Altın yaldızla mushaf yazmanın kerâheti, mushafların tezyin edilmesinin ve onlara güzel koku sürülmesinin mekruh olup olmadığı gibi konularla ilgili çeşitli rivayetleri ihtiva eden bölüm, mushafların alım satımının mekruh görüldüğüne dair rivayetlerle sona ermektedir.
Beşinci bölüm, mushaf alım satımının mekruh olup olmadığına dair rivayetlerle başlamakta, onun miras malı olarak aile dışındaki mirasçılara verilmemesi gerektiğini bildiren görüşlerle devam etmekte, daha sonra yine mushaf satımıyla ilgili görüşler nakledilmektedir. Bu bölümde yer alan diğer rivayetler ise mushafın rehin olarak verilmesi, kıble cihetine asılmasının ve ele geçirecekleri endişesiyle düşman yurduna götürülmesinin uygun görülmediği, abdestsiz olarak mushafa dokunmanın mekruh olup olmadığı, cemaatle namazda imamın mushafa bakarak kıraat etmesinde kerâhet bulunup bulunmadığı, mushaf yakmanın hükmü gibi konularla ilgilidir.
Kur’an tarihi ve ilk mushaflar hakkında yazılan en eski kaynaklardan biri olan Kitâbü’l-Meṣâḥif, aynı adı taşıyan eserler içinde günümüze ulaşan tek kitap olması yanında sonraki müelliflerin kaynakları arasında yer alması açısından önem arzetmektedir. Ebû Şâme el-Mürşidü’l-vecîz’de, Zehebî Siyeru aʿlâmi’n-nübelâʾda, Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr Feżâʾilü’l-Ḳurʾân’da, İbn Hacer el-Askalânî Fetḥu’l-bârî, Tehẕîbü’t-Tehẕîb ve Taġlîḳu’t-taʿlîḳ’te, Süyûtî el-İtḳān, ed-Dürrü’l-mens̱ûr ve el-Müzhir’de, Kastallânî Leṭâʾifü’l-işârât ve Şevkânî Neylü’l-evṭâr’da bu eserden yararlanan müelliflerden bazılarıdır.
Eser önce, birinci varakı eksik olan Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye nüshası (Hadis, nr. 407) esas alınarak Arthur Jeffery tarafından neşredilmiştir (bk. bibl.). Nâşir kitaba yazdığı Arapça mukaddimede Kur’an tarihiyle ilgili olarak tartışmaya açık iddialar ileri sürmüştür. İngilizce mukaddimede ise aynı iddiaları tekrarladıktan sonra genellikle şâz kıraatler olarak bilinen ve Abdullah b. Mes‘ûd, Übey b. Kâ‘b, Ali b. Ebû Tâlib, Ebû Mûsâ el-Eş‘arî, Abdullah b. Abbas gibi sahâbîlere isnad edilen okuyuşları, onların özel mushaflarında yazılı metinler olarak algılamak suretiyle, bunlardan her birinden gerek İbn Ebû Dâvûd’un bu eserinde gerekse diğer bazı eserlerde (neşredenin girişi, s. 17-18) rivayet edilen okuyuşlar için “Codex of İbn Mes’ud, Codex of Ubai b. Ka’b ...” (İbn Mes‘ûd’un nüshası, Übey b. Kâ‘b’ın nüshası ...) gibi başlıklar altında sûre sûre farklı okuyuşlarının listesini vermiş, ayrıca tâbiîn neslinden Katâde b. Diâme, Mücâhid b. Cebr, Talha b. Musarrif gibi isimlerin farklı okuyuşlarını aynı usulle zikretmiştir. Bu mukaddimelerden anlaşıldığına göre Arthur Jeffery, Hz. Osman’ın mushaf nüshaları üzerinde metin tenkidi kapısını zorlamayı amaçlamakta ve bugün elde bulunan Kur’an metninde değişiklikler meydana geldiği yolundaki görüşünü dile getirmeye çalışmaktadır.
Kitâbü’l-Meṣâḥif, daha sonra Muhibbüddin Abdüssübhân Vâiz tarafından yine Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye nüshası esas alınarak tahkik edilmiş, eksik olan birinci varakı Chester Beatty Kütüphanesi’ndeki nüshadan (nr. 3586) tamamlanarak iki cilt halinde yayımlanmıştır (bk. bibl.). Nâşir kitaba yazdığı mukaddimede Arthur Jeffery’nin görüşlerini ağır bir dille eleştirmiş (Kitâbü’l-Meṣâḥif, neşredenin girişi, I, 112-136), ayrıca Kitâbü’l-Meṣâḥif’te adları zikredilen 899 râvinin kısa biyografilerini alfabetik sıraya göre kitaba eklemiş, bunlardan künyesiyle anılanlara ve kadın râvilere bu bölümün sonunda yer vermiştir.
KAYNAK