Zelenskiy'nin açmazı: ABD'nin planı Ukrayna için bir 'kontrollü geri çekilme'
Rusya-Ukrayna Savaşı'nda dördüncü yıla girilirken, barış masasındaki tartışmalar cephedeki çatışmalardan daha sert bir hâl almaya başladı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin açıklamaları, ABD öncülüğünde şekillenen yeni "barış planının" Kiev açısından bir ateşkesten çok kontrollü bir geri çekilme ve siyasi yeniden yapılanma anlamına geldiğini ortaya koyuyor. Washington'un talep ettiği tavizler, Ukrayna'nın savaş boyunca savunduğu "toprak bütünlüğü" söylemini fiilen askıya alacak nitelikte.
Zelenskiy’ye göre ABD’nin ısrarla gündeme getirdiği iki ana başlık var: Ukrayna ordusunun Donbass’tan çekilmesi ve Rusya’nın işgali altındaki Zaporijjia Nükleer Santrali’nin geleceği. Ancak bu başlıklar, yalnızca teknik müzakere kalemleri değil; Ukrayna’nın egemenliği, savaşın siyasi sonucu ve Zelenskiy’nin iktidar geleceğiyle doğrudan bağlantılı stratejik eşikler olarak görülüyor.
ABD’nin masaya koyduğu plana göre, Ukrayna ordusu Donetsk bölgesinde hâlâ kontrol ettiği alanlardan çekilecek. Bu bölge, “serbest ekonomik alan” ya da “askerden arındırılmış tampon bölge” statüsüne alınacak. Kağıt üzerinde bu formül, çatışmaları dondurmayı hedefliyor; ancak Kiev’deki askeri ve diplomatik çevreler, bunun Rusya’nın fiilî kazanımlarını tescilleyen bir ara formül olduğuna dikkat çekiyor.
Donetsk’in yüzde 80’inden fazlası ve Luhansk’ın neredeyse tamamı hâlihazırda Rus kontrolünde. Kremlin, bu bölgeleri 2022’den bu yana ilhak ettiğini ilan etmiş durumda. ABD planı ise bu ilhakı resmen tanımıyor; ancak Ukrayna’nın askeri varlığını sıfırlayarak Moskova’ya zaman ve alan kazandırıyor. Buna karşılık Rus ordusunun Sumi, Harkiv ve Dnipropetrovsk’tan çekileceği öngörülüyor. Fakat plan, Herson ve Zaporijjia’da Rus varlığının sürmesine açık kapı bırakıyor.
Bu tablo, Kiev açısından “toprak kaybı” kavramının diplomatik bir dille yeniden paketlenmesi anlamına geliyor.
Zaporijjia Nükleer Santrali: Enerji mi, jeopolitik kaldıraç mı?
Masadaki ikinci kritik başlık olan Zaporijjia Nükleer Santrali, yalnızca Ukrayna’nın değil Avrupa’nın enerji güvenliği açısından da stratejik bir öneme sahip. Santral, savaşın başından bu yana Rus güçlerinin kontrolünde. Washington’un bu konuda önerdiği formül net değil; ancak Zelenskiy’nin açıklamaları, santralin uluslararası bir mekanizma ya da özel bir statüyle Rusya-Ukrayna denkleminden çıkarılması yönünde baskı olduğunu gösteriyor.
Kiev cephesi, santralin Rus kontrolünde kalmasının hem enerji hem de güvenlik açısından kalıcı bir risk olduğunu savunuyor. Buna karşın ABD, çatışma alanlarını daraltma ve Rusya’yı masada tutma adına bu dosyada “esnek” bir çözüm arayışında.
Güvenlik garantileri: Kağıt üzerinde kalan taahhütler
Zelenskiy, ABD ile güvenlik garantileri konusunda “yapıcı ve derin” görüşmeler yaptığını söylese de, bu garantilerin NATO üyeliği ya da bağlayıcı savunma anlaşmaları içermediği biliniyor.
Washington’un yaklaşımı, Ukrayna’ya askeri ve siyasi destek sözü vermekle birlikte, Rusya’yı doğrudan karşısına alacak kalıcı bir güvenlik mimarisinden kaçınmak yönünde.
Bu durum, Kiev’de “barış karşılığında belirsizlik” eleştirilerini güçlendiriyor.
Zelenskiy için zaman daralıyor
Toprak düzenlemelerinin halkoyuna sunulması önerisi, müzakere masasının en hassas siyasi başlığı. Zelenskiy, güvenlik şartlarının sağlanması hâlinde seçim ya da referanduma açık olduğunu söylüyor. Ancak savaş yorgunu toplum, yolsuzluk iddialarıyla sarsılan yönetim ve cephedeki geri çekilmeler, Zelenskiy’nin siyasi manevra alanını daraltıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın “sabırsız” tutumu ve “en kısa sürede anlaşma” vurgusu, Kiev üzerindeki baskıyı daha da artırıyor. Washington, bu süreci yalnızca Ukrayna için değil, ABD’nin küresel önceliklerini yeniden düzenleme aracı olarak da görüyor.
Diplomatik temaslar sürerken cephede tablo değişmiyor. Rusya’nın Siversk’i ele geçirdiği iddiası Ukrayna tarafından yalanlansa da, Moskova’nın Donetsk hattındaki baskısı sürüyor. Kiev’deki bombalı saldırılar, iç güvenlik risklerinin de arttığını gösteriyor.
Avrupa başkentleri ise süreci temkinle izliyor. AB’nin dondurulmuş Rus varlıklarını Ukrayna lehine kullanma kararı, Kiev için moral verici bir adım olarak görülse de, savaşın kaderini belirleyecek asıl kararların Washington-Moskova hattında şekillendiği gerçeğini değiştirmiyor.
Ortaya çıkan tablo, Ukrayna için klasik bir barıştan çok siyasi, askeri ve ekonomik bedellerle örülü bir geçiş sürecine işaret ediyor. Donbass’tan çekilme, Zaporijjia belirsizliği ve güvenlik garantilerindeki muğlaklık, Kiev’in “kazanan taraf” olarak masadan kalkmasını zorlaştırıyor.
Zelenskiy için barış masası, artık yalnızca Rusya ile değil; ABD’nin stratejik sabrı, Avrupa’nın çekingenliği ve kendi kamuoyunun beklentileriyle yapılan çok cepheli bir müzakereye dönüşmüş durumda