Habertürk
Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Seda Zeynep Köse, Bolonez sosa adını veren, "Kızıl Şehir" Bologna'yı keşfetti, Venedik'in kanallarında gondol turu yaptı, karnaval coşkusunu sizler için yaşadı.

SEDA ZEYNEP KÖSE VENEDİK KARNAVALI'NDA

szk@haberturk.com

instagram/ tatildeyimdonucem

Habertürk & Tatilstil.com ile çıktığım İtalya turunun beşinci günü programımızda, Bologna ve Venedik var. Venedik'te bizi harika bir sürpriz bekliyor. “Venedik Karnavalı”. Açıkçası, karnaval gerçekten hepimiz için hoş bir sürpriz oldu. Ama, daha öncesinde, “Kızıl Şehir” lakablı Bologna'ya düşecek yolumuz.

İtalya'nın kızıl şehri "Bologna"


Bologna, kuzeyde, Emilia-Romagna bölgesinde yer alıyor. Orta Çağ mimarisinin önemli örnekleriyle dolu olan şehir, adını da aslında, kırmızı tuğlalardan yapılmış olan binalardan, İtalyanlar'ın ünlü pasta sosu “Bolonez” sosta adını şehirden almış. Dante, Erasmus ve Kopernik'in öğrencileri arasında yer aldığı ve Avrupa'nın en eski üniversitesi olan Bologna Üniversitesi'nin bulunduğu Bologna, İtalya'nın yaşam kalitesi konusunda, en üst sıralarda yer alan şehirleri arasında. Şehri, diğer İtalyan şehirlerinden ayıran en büyük özelliklerinden biri de, futbol fanatiği olan İtalya'nın, tek basketbol tutkunu olan şehri olması.

 Küçük Bologna turumuzun ardından, bizi bekleyen eğlenceli şölene doğru, yani Venedik'e, Venedik Karanavalı'na doğru yola çıkıyoruz. Venedik, İtalya'nın kuzeydoğusunda, kanallarla birbirinden ayrılmış, köprüler yoluyla birbirine bağlanan tam 118 ada üzerien kurulan, oldukça ilginç bir şehir. İçinde 400 köprü, 170 kanal bulunan şehir, adını, 10. yüzyılda şehirde yaşamış olan “Veneti” insanlarından alıyor. Hem doğal güzelliğiyle, hem büyüleyici mimarisi ile, hem de tarihi ve sanat eserleriyle ünlüdür. Bir çok sıfatı var şehrin. “Avrupa'nın en romantik şehri” bunlardan biri, ayrıca “maskelerin şehri”, “köprülerin şehri”, “kanalların şehri”, “Adriyatik'in kraliçesi” bunlardan sadece bir kaçı. Venedik'in tamamı, Unesco Dünya Mirası Listesi'ndedir.


Dünyada Venedik'le  ilgili  okuduğunuz hiçbir şey, şehirdeki muhteşem ve etkileyici gerçeğe eş değer değildir.'' -Charles Dickens

Venedik, 13. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasında, sanat ve ticaretin önemli merkezlerinden biri iken, Rönesans döneminde de, pek çok sanatsal harekete sahne olmuş. Ünlü müzik adamı Vivaldi'nin doğduğu şehir olma özelliği taşıyan Venedik, her yıl 40 gün süren, Venedik Karnavalı'na da ev sahipliği yapıyor. Şansımıza bizde karnaval zamanına denk geliyoruz.

Tatilstil.com'u ziyaret etmek için tıklayınız

Venedik'e vardıktan sonra, vaporettoya (su otobüsü) binmeden ilk işimiz, maske almak oluyor. Çünkü tarihi adada herşey çok daha pahalı. Şubat ayı olmasına rağmen, yine güneşli bir hava var. Teknelerle San Marco'ya gitmek üzere, keyifli bir deniz yolculuğu yapıyoruz. Vardığımızdaki manzara beni dehşete düşürüyor. O kadar kalabalık ki; aslında haklı bir kalabalık bu. Çünkü, şehrin en kalabalık olduğu ay Şubat, bunun nedeni ise elbette karnaval. 1979 yılından bu yana, her yıl kutlanan karnavalın simgesi olan maskelerle ilgili bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum sırası gelmişken. Aslında, karnavalın ilk kutlandığı zamanlarda, bu maskeler, sosyal sınıf ayrımı olmasın diye kullanılıyormuş.

İlerlemek hayli zor olsa da sonunda, San Marco Meydanı'na ulaşıyoruz. Köprülerin üzerinde değil ilerlemek, ayakta kalmak bile zor. San Marco Meydanı cıvıl cıvıl, rengarenk. Birbirinden göz alıcı ve ilginç kostümleri ile meydanı dolduran insanlar, karnaval coşkusu gerçekten çok keyifli. San Marco Meydanı'ndan geçerek, bir Venedik ritüelini yerine getirmek üzere, gondollara doğru ilerliyoruz. Gondol sırası çok kalabalıktı, vakitte daralınca, kendi yöntemlerimizle hallediyor, nihayetinde amacımıza nail oluyoruz. Gondol turu yaklaşık 30 dakika sürüyor. Büyük kanalda dahil olmak üzere, kanalları geziyoruz.

Gün batımını yakaladığımız Venedik'te nefis kareler yakalıyoruz. Yan yana sıralanmış kafelerden birinde kahve keyfi yapıyor, gezimize devam ediyoruz. Venedik pahalı bir şehir, yeme – içme hususunda abartmamanızı öneririm. Yoksa hiç beklemediğiniz hesaplarla karşılaşabilirsiniz. Venedik'te görmeden dönmeyeceğiniz yerler arasında; gotik tarzda bir mimarisi olan Dükler Sarayı, San Polo ve San Marco'yu birbirine bağlayan, “Ponte di Rialto” diye de bilinen Rialto Köprüsü, Ahlar Köprüsü ve “altın ev” anlamına gelen Ca' d'Oro ve Frari Santa Maria Gloriosa Bazilikası yer alıyor.

Venedik'te geçen nefis bir gün sonrasında, otelimize gitmek üzere tekrar teknelere biniyoruz. Vendik, gece de çok güzel görünüyor. Bizi bekleyen otobüsümüz ile otelimize geçiyoruz.

Verona ve Milano'da görüşmek üzere.

Tatilstil.com'u ziyaret etmek için tıklayınız