Küresel sistemin 'ilahlarından' kurtulmalı ve kendi referanslarımızı tanımlayarak 'emperyal' olmalıyız!
BİR dostum sordu:
“Amerika’ya neden bir şey olmuyor biliyor musun?” Cevabımı beklemeden atladı: “Dünya finans sisteminin ‘kıblesi’ olan DOW Endeksi Amerika’da da ondan.” Bu aslında sadece söylediklerinin bir bölümüydü. Devam etti, daha birçok “referans” verdi! Haklıydı; öyle bir sistem kurmuşlar ve hepimizi “onlara biat eder” hale getirmişlerdi. Düşündüm, yaptığımız yayınları gözden geçirdim, kendimizi günlük hayat içinde kaptırınca algılayamıyoruz ama “baktığımız” hep ORASI!
Çıkarım 1: İçinde yaşadığınız sistemin “referanslarını” başkaları kurmuş ve siz onlara “ait olmadan uyar ve bakar”
hale gelmişseniz, sizin “ilahlarınız” onların elinden çıktıysa, siz asla kendiniz olamaz, kendinizi bulamazsınız!
Çıkarım 2: Avrupa çökerken, Amerika’nın her zaman yerinde durmasının arkasında da bu “gerçek” yatıyor! Dünya onların “yarattığı sistem” içinde devinirken, sonradan eklemlenenlerin “dalgasal çöküşlerden” kurtulmaları mümkün değil!
Değerli dostlar, bu tespitler sonrası yeni bir soru soralım: “Referanslar” yeni dünya dinamiklerine ait, sistemi onlar kurdu, Avrupa “onlara” bizden daha yakın ama Avrupa çökerken, Türkiye ayrışıyor, NEDEN?
Birkaç ana sebebi var, birlikte sıralamaya çalışalım:
1- Dünya genelinde yatırımlar konsolide ediliyor... Var olan yapılar içindeki “klasik enstrümanların yerini, oluşacak yeni düzen içindekiler alıyor”! Türkiye “yeni düzen” içinde “yeni kuruculardan” olma yolunda ilerliyor.
2- Türkiye bölgedeki “kültürel, dinsel, etnik” unsurları kendi “bünyesinde konsolide” ediyor ve bu “dinamik yapı” piyasalarla doğrudan alakası olmasa bile dünya genelinden “ayrışmayı” körüklüyor...
3- Yukarıda Türkiye için “olumlu” olanları yazdık, şimdi Avrupa için “olumsuz” olanlara bakalım... Avrupa Birliği de
“etnik, dinsel, kültürel” konsolidasyon gibi görünse de “dışarıdan bakanlar” için “zorlama olduğu” çok açık ve özellikle “gelişim” inandırıcı değil... Daha açık ifadesiyle; Almanya ve Fransa diğerlerini “sömürmek” için bu yolda
giderlerken, sömürülenlerde de “uyanış” başlamış durumda...
4- Avrupa’da “kültürel” bir konsolidasyon “din tabanında dahi” mümkün olmadığı gibi Avrupa asla “entelektüel” bir ortak taban da tanımlayamaz! Soralım; Bulgaristan, İsveç, Kıbrıs Rum Kesimi ve birçok ülke “hangi ortak entelektüel” kurguda birleşebilirler? Asla birleşemezler! Bir Fransız’ın veya bir İngiliz’in “Romanya ve Bulgaristan’da hatta Yunanistan’da bulabileceği” bir şey yoktur. Aynı şekilde onlar da “oralarda” olamazlar. Ortodoks ve Katoliklerin ayrışması da ayrı bir detay.
5- Avrupa kıtasında yaşayan halklar, geçmişte olmadılar, bundan sonra da “union” yani “birlik” olamazlar! Hitler’in “işgal zoruyla birlikte olma” denemeleri “ayrışma yolunda kalıcı” tohumlar attı. Bugün aynı işgalin “ekonomik olarak”
yaşandığını ve Hitler’in işgal ettiği ülkelerdeki “bankacılık sisteminin” tamamının Almanya tarafından “birlik adı altında” ele geçirildiğini görüyoruz.
6- “Merkez Bankası ve ordusu olmayan bir birlik olamaz!” Avrupa’da bırakın Merkez Bankası’nda “tek tez” olmasını, Fransa başta olmak üzere “Euro’nun terk edilmesi” gündemde.
7- Avrupa için son tespit: “Merkez Bankası, ordusu ve en önemlisi entelektüel kurgusu olmayan” bir “BİRLİK” tesis edilemez!
Değerli dostlar, dünya genelindeki sistemi 1945- 1989, 1989-2001 ve 2001- sonrası olarak analiz etmek ve sorgulamak gerekli! Bu dönemler içinde 1945- 2001, hatta 1945-2007 arasında Türkiye’nin “küresel sistem” tarafından sömürüldüğünü, hatta kanının çekildiğini söyleyebiliriz. Türkiye, 2007 sonrası “yukarıdaki tespitlere uymaya”, daha açık ifadesiyle “uyanmayakendini bulmaya” başladı. Bugün, küresel sistemin “referanslarından” koparak yol almaya başlayan bir Türkiye var. DOW düşerken yükselen İMKB, dünya genelinden özellikle Amerika’dan ayrışan piyasalarımız bunun en doğru göstergesi!
Sonuç: Türkiye, “küresel tuzaklardan” daha açık ifadesiyle “onların ilahlarından” kendini kurtarmaya başladı!
Yolumuz açık olsun, olacak da, tek yapmamız gereken, nasıl bir yola çıktığımızı anlamak ve anlamlandırmak...
Son söz: Türkiye’nin kendi arabasını, uçağını, yazılımını, silahını üretmesi, çıktığımız “emperyal olana tabi olmama-emperyal olanı yaratma” yolunda çok önemli. Başbakan Erdoğan’ın attığı her adım bu yolda bilinçli ve planlı. Bunları anlamalı ve kamuoyu olarak anlamlandırmalıyız! Bu ülke bizim!