Her şey borsa-dolar-faiz değil, açın gözünüzü; Türkiye et ithal eden bir konuma düştü!
İMKB 60 bin hatta 70 bin olabilir, dolar da giren sıcak parayla düşebilir, ülke hakkında methiyeler düzülebilir ama bütün bunlar "nereden geldiği belli olmayan" etleri yediğimiz, işsizlerimiz "iş diye inlerken" hayvancılık yapamadığımız gerçeğini değiştirmez!
Değerli dostlar, bu pazar sabahı bırakın rakamları, bir dakika bana zaman ayırın ve şu acı gerçeğimizi sorgulayın: Türkiye artık et ithal eden bir ülke... Hem de ne olduğunu bilmediği "kesilmiş etleri de" ithal eden bir ülke...
Peki bu kadar mı? Aldık-yedik sorun bitti mi? HAYIR! Sorun sadece alıp getirmek de değil; sınırlarımız içinde "korkunç fiyatlar" var ve biz buna katlanmak zorundayız. Ya ucuz "ne olduğu belirsizi" ye ya da hayvancılık politikan olmadığı için sana dayatılan fiyattan "diğerine göre daha çok bildiğini" tüket! SEÇ BEĞEN AL!
Değerli dostlarım, biz bu duruma nasıl düştük? Yanlış politikalar sonucu "yediğimiz etin" fiyatlama dinamikleri 4-5 ailenin eline geçti. Bütün bunlar olurken Türkiye'nin "politikasını planlamak zorunda ve makamında" olanlar ne yapıyorlardı? Tarım bakanları ne iş yaparlar? Neye bakarlar?
Her şeyden önce bürokrasinin "gerçeklerinin" Erdoğan'dan saklandığından eminim!
Türkiye'de birkaç aile "hayvancılıkta tekel oluşturdular" ve yediğimiz etin fiyatıyla devletle dalga geçer gibi oynuyorlar. Onlardan kaçanlar da dışarıdan gelen kesilmiş "eti" yiyorlar. Peki hükümet ne yapıyor? İthal ederim "illüzyonu" dışında makro bir planlama veya genele yayılmış bir adım atmıyor!
Sonuç: Türkiye ya 20-30 Euro ödeyerek et yiyor ya da daha ucuz olsun diye "ne olduğu" bilinmeyenleri mideye indiriyor! SEÇ BEĞEN AL!
Son söz: Türkiye son dönemde uygulanan yanlış "tarım ve köyişleri politikaları" sonucu etini, sütünü, tahılını ithal eder bir konuma geldi. Gıda kartelleri ve "hayvancılıkta fiyat mekanizmalarıyla oynayan adamlar" ile mücadele edilemezse "hem ithal etmeye hem de çok pahalı yemeye" devam edeceğiz.
Önemli not: Daha önce aynı soruyu sordum, bir daha sorayım: "Edirne'den çıkınca 3-5 Euro olan et neden Edirne'den içeride 20-30 Euro?"
Piyasalar artık'2011 seçim sonuçlarını' satın alacak
YABANCILAR ne alacak? Neden alacak? Veya neyi-neden satacaklar?
Siz kendinizi Türkiye dışından birinin yerine koyun ve bu soruya cevap arayın... Yapmak istemiyorsanız, buyurun birlikte yapalım...
Maddeler halinde simülasyonlar yapalım ve sorgulayalım...
Türkiye'de pozisyonunuz var, en geç 1 yıl içinde de seçim var, ne yaparsınız?
Düşünelim... Bana göre "siyasi sonuç" satın alınacaksa, sorgulama "iki seçenek" üzerinde yoğunlaşmalı...
1 - AKP tek başına iktidar: Var olan fiyat düzeyleri açısından sorun teşkil etmez! Bir kesime göre "tedirginlik artar", karşıt görüşe göre de "Türkiye yoluna devam edeceği için daha fazla yatırım yapılabilir"! Bu seçeneğin piyasa açısından "Anayasa değiştirme" ve "yeni Cumhurbaşkanı seçme yeterliliği" gibi detayları var. Kaç milletvekili alacağı piyasalar ve senaryolar açısından çok önemli... Erdoğan'ın "seçilmiş Cumhurbaşkanı olacağı" gibi "soru işaretleri" de eklenince, "bütünün sorgulanması" gereken bir sonuç...
2- CHP-MHP koalisyonu: Yabancı yatırımcılar ve onlara "yön veren" yerli stratejistlere göre; AKP'ye alternatif olma yolunda en güçlü ihtimal CHP-MHP koalisyonu. Bu ihtimal "piyasalar" açısından "olumsuz" yorumlansa bile "küresel likidite" şartlarının değişmediği bir yapı içine "var olan yapıyı" zorlamayabilir. Burada en önemli nokta; Türkiye'nin 2007'den sonra başlattığı ve "ana para akımını" sağlayan "emperyal olma" dinamiğinin kesintiye uğrayıp uğramayacağı...
3- AK Parti-MHP koalisyonu: Kimsenin "öngörmediği" ama bana göre "CHP-MHP" kadar "olabilir" bir seçenek. Tek başına bir iktidar çıkmadığı durumda "AK Parti ve MHP tabanları" kendilerini daha "yakın" hissedebilirler.
4- AK Parti-CHP koalisyonu: Devlet Bahçeli "olabilir" dese bile bana göre en olmayacak seçenek. Bence üstünde konuşup fiyatlama dinamiklerine nasıl yansır noktasından kafa yormaya değmez!
5- Demokrat Parti-AK Parti koalisyonu: Çok zayıf bir ihtimal olmakla birlikte son günlerde "konuşulur" oldu. İşin başına kimin geçeceğine bağlı olmakla birlikte Demokrat Parti'nin, AK Parti tarafından "tercih edileceğine" vurgu yapılıyor. Zayıf, hatta çok zayıf ama asla "olmaz" değil.
6- CHP-MHP-Demokrat Parti koalisyonu: Bu "imkânsız" bir seçenek. Var olan siyasi yapıya göre "Demokrat Parti barajı aşarsa", CHP ve MHP'yi olumsuz etkileyeceği için böyle bir koalisyon yapacak sonuç çıkamaz.
7- BDP'nin grup kurduğu denklemler: CHP-BDP seçim "işbirliğinden" söz ediliyor. Birlikte seçime girerlerse veya BDP tek başına barajı aşarsa, piyasaların hiç sorgulamadığı "seçenekler" ortaya çıkabilir.
Sonuç: Piyasalar yukarıdaki seçenekleri sorgulamaya ve çıkacak muhtemel sonuca göre "fiyatlamaya" yarından itibaren başlayacak. Türkiye artık seçim yoluna girdi, piyasa dinamikleri bundan ayrı kalamaz.