Türk Romanı'nın yüz akı, Kemal Tahir yüz yaşında
Öldüğü gün o yıllarda yayınlanan Yeni Ortam Gazetesi ölüm haberini “Tipi Dindi” başlığıyla vermişti. Gerçektende Kemal Tahir Türk edebiyatında romanlarıyla yarattığı soluk kadar, getirdiği tartışmalarla da bir fırtına estirmişti. Düşünce adamımız Cemil Meriç’in Kemal Tahir için söylediği söz açıktı: “Türk Romanı’nın Yüz Akı”.
Ünlü romancımız Kemal Tahir’in doğumunun yüzüncü yılı. İstanbul’da Yüzbaşı Tahir Bey’in oğlu olarak dünya gelen Kemal Tahir babasını erken yaşta kaybettikten sonra üç kardeşiyle birlikte zor bir çocukluk önemi geçirir. Amcasının desteğiyle Galatasaray Lisesi’nde sürdürdüğü eğitimini, onu kaybettikten sonra tamamlayamadan ayrılır. Eğitimini neden tamamlamadığına dair bildiğim net bir bilgi yoktur. Okulu bıraktıktan sonra kömür işletmelerinde idarede muhasebe ve benzeri işlerde kısa bir süre çalıştıktan sonra Zonguldak’tan İstanbul’a dönüp gazete ve matbaalarda çalışmaya başlamıştır. Böylece basın dünyasıyla tanışmış olur.
YENİ BİR UFUK, YENİ BİR SOLUK
Kemal Tahir’in Türk edebiyatındaki yeri, doğumun yüzüncü yılında bile hala hararetle tartışılıyor. Sağlığında onun romanlarına karşı kıskançlıkla hasetle arkasından laf edenler ölümünden sonra da bu sinsi tavırlarını sürdürmekten geri durmadılar. O’nun düşünce hayatımızdaki yerini tartışırken üç hususu dikkate almalıyız. Bunlardan birincisi romancı Kemal Tahir’in Türk edebiyatında neyi temsil ettiğiyle ilgilidir. İkincisi esas itibariyle romanlarında savunduğu düşünceler, tarih ve toplum üzerine geliştirdiği tezler, röportaj ve konuşmalarında ortaya attığı fikirlerle başlattığı tartışmalar, üçüncüsü ise dönemin sol akımları içerisinde ya da bunların karşısında ortaya koyduğu görüşlerle ilgilidir. Bir başka yazıda onun Devlet Ana’yla başlayan Yol Ayrımına kadar devam eden romanlarının Türk Edebiyatı ve fikir hayatı için arz ettiği önemi ele almayı düşünüyorum.
Bilindiği gibi Kemal Tahir gençliğinin önemli yıllarını faşizan tek parti yönetiminin baskıcı rejiminin, hukuksuz uygulamalarına kurban vermiştir. Avrupa’da yükselen faşizme yönelik bir dış politika manevrası olarak içerde başlatılan ‘komünist tevkifat’ çerçevesinde yapılan operasyonlarda deniz Astsubayı kardeşi Nuri Bey’in okumak için görev yerine götürdüğü ve yasaklı olmayıp piyasada satılan Sabahattin Ali’nin bir hikâye kitabı ve romanını bulundurmaktan dolayı Kemal Tahir on beş yıla mahkûm edilir. Aldığı cezasının büyük bir bölümünü Çankırı Çorum ve Malatya Cezaevlerinde yatarak 1950 Menderes affıyla on iki yıl yattıktan sonra çıkar.
PUTLAR KIRILIYOR
Hapishane yılları onun için yeni bir çalışma düzeni demektir. İlk romanını Çankırı Cezaevinde yazar ve yayınlar. Arkasından ikinci romanı yine burada ortaya çıkar. Kemal Tahir için cezaevi, hayatı o güne kadar İstanbul’da geçmiş bir İstanbul delikanlısının Anadolu’yu Türk insanını tanıma fırsatına dönüşür. Çankırı’da çok önemli bir olay daha yaşar; tanıştığı cezaevi müdürüyle aralarında başlayan dostluğa kısa zamanda başkaları da katılır. Bunlar arasında O’nun için kütüphane müdürünün ayrı bir önemi vardır. Kendisinin de ifade ettiği gibi Çankırı ve Çorum kütüphaneleri onun gözlem gücüne yeni bir kaynak daha katar. Bu kütüphanelerinin zengin el yazmaları ve kaynakları O’nun tarih ve toplum anlayışının şekillenmesi için büyük bir imkândır.
İlk romanları Sağır Dere ve Körduman’da Anadolu insanının köydeki toplumsal gerçeğini, sıkıştırılmış insanlar üzerinde ki gözlemlerine dayanarak yazarken, bu defa elde ettiği kütüphane imkânını kullanarak yeni tarih ve toplum tezlerini geliştirecektir.
O’nun romanları sadece bir dönemde yaşamış kahramanları anlatmamaktadır. Her romanı çok ayrıntısıyla işlenmiş bir toplum ve tarih tezini ifade eder. O’nun tezleri resmi ideolojinin “yürür gezer yalanlarını” ifşa ettiği kadar dönemin TKP çevrelerinin resmi sosyalizmlerinin de ne kadar gerçeklikten uzak olduğunu ortaya döker. Dolayısıyla Kemal Tahir bir put kırıcıdır, kimseye yaranamaz, adam gibi yaşar.
vbilgin@haberturk.com
- Milliyetçi bir aydın: Durmuş Hocaoğlu13 yıl önce
- Günün kahramanı: Türk Püriteizmi13 yıl önce
- Değişen Din mi, Toplum mu?13 yıl önce
- Değişen Dindarlık13 yıl önce
- Çin Açılımı13 yıl önce
- Türkiye 'İşin' İçinden Nasıl Çıktı?13 yıl önce
- CHP Nereye Gidebilir?13 yıl önce
- Birey Olarak Kadın13 yıl önce
- Akbaba'nın Son Günü13 yıl önce
- MAHALLEYE BASKI MI, MAHALLE BASKISI MI?13 yıl önce