Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KADİR Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Ahmet K. Han, dün attığı bir tweet’te Habertürk Gazetesi yazarı Fatih Altaylı’dan ilham aldığını belirterek “Ne zaman adam oluruz?” diye sormuş. Verdiği cevapta da “Tarihin fotoğraf değil, film olduğunu anladığımızda” yazmış. Dr. Han herhalde cuma günü ABD Başkanı Trump’ın telefonu sonrası yağan coşku dolu yorumlara atıfta bulunuyordu.

        Cumhurbaşkanlığı’ndan kamuoyuna sunulan konuşma fotoğrafında Osmanlı ordusunun tüm erleri şehit düşen 57. Alay’ının sancağının da yer aldığı bu temas, gerçekten çok heyecan yarattı. Rusya, İran ve Türkiye devlet başkanlarının Soçi’de Suriye’deki savaşı bitirecek ve siyasal çözümün yolunu açacak buluşmalarının ardından bu temasın gerçekleşmesi elbette hafife alınacak bir gelişme değildi. Ne var ki henüz ortada yeterince detay, arka plan bilgisi bulunmadan yapılan değerlendirmelerin, konuşmanın ve içeriğin kaldırabileceğinin çok ötesinde anlam yüklemiş olması ihtimali de var.

        Telefon konuşmasının Soçi’deki zirveden sonra yapılması elbette üzerinde durulması gereken bir durumdur. Konuşmanın ardından yapılan açıklamalarda çok az detay bulunduğu için Soçi mutabakatının iki müttefik lider arasında konuşulup konuşulmadığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı’nı bu konuda bilgilendirip bilgilendirmediğini henüz bilmiyoruz. Böyle bir teatinin yapılmış olması aslında beklenecek bir durumdur.

        CAN ALICI NOKTA

        Türkiye açısından belli ki konuşmanın en can alıcı unsuru Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu tarafından yapılan açıklamada belirtiliyor. Buna göre: “Sayın Trump net bir şekilde talimat verdi ve bundan sonra YPG’ye silah verilmeyeceğini, esasen bu saçmalığa daha önce son verilmesi gerektiğini söylemiştir.” Buradan yola çıkarak ABD’nin PYD ile işbirliğine de son vereceği sonucuna varmak doğru olmaz. Nitekim Amerikan tarafının açıkladığı konuşma özetinde daha nüanslı bir dil kullanılmış.

        Amerikan tarafı, Başkan Trump’ın iki ülke arasındaki, özellikle terörizmin her türlüsüyle mücadele ve bölgesel istikrarın sağlanmasına yönelik ‘stratejik ortaklığı’ teyit ettiğini vurguluyor. İki ülke arasında tam da kimin terörist olduğu hakkında büyük bir anlaşmazlık sürerken bu vurgu kendi başına ilginç.

        Açıklamanın asıl vurucu bölümü, haber sayfalarında da okuyacağınız gibi, isim vermeden PYD’nin silahlandırılmasına ilişkin cümle. Buna göre: “Geçmiş siyasetimizle tutarlı olacak şekilde, Başkan Trump Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Suriye’de sahadaki ortaklarımıza yapılan askeri yardımda Rakka’daki muharebenin bitmesi ve IŞİD’in dönmemesini sağlayacak bir istikrar ortamının sağlanmasına doğru ilerleme sağlanırken, yapılacak düzenleme hakkında bilgi verdi.” Basit Türkçe ile söylersek, ABD “Biz PYD’ye IŞİD’i yenmesi için silah verdik. Sonuç alındığına göre artık silah göndermeyeceğiz” demiş oluyor.

        Kimi Amerikan medya kaynaklarına göre Trump yönetimindeki ilgili bakanlıkların bu açıklanan politikadan haberi yok. Askeri kaynaklar kendilerine bir talimat gelmediğini söylemişler ancak zaten yeni bir silah sevkıyatının programda olmadığının da altını çizmişler. Bu arada eğer silah gönderilmeye devam edilecekse bunun doğrudan PYD’ye değil çatı örgüt Suriye Demokratik Güçleri’ne gidebileceğini de vurgulamışlar.

        Eldeki bilgilerle şu değerlendirmeyi yapabiliriz. Amerikan Başkanı, Soçi toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuşma gereği duymuştur. Olup bitenler hakkında bilgi almıştır. Karşılığında Türkiye’yi çok rahatsız eden bir konuda, silah tedarikinde, bir siyaset değişikliğine gidildiğini söylemiştir. Ancak PYD ile siyasi ilişkinin ya da bu örgütle temasın kesileceğini söylemiş değildir. Dahası ABD’nin Suriye’den daha bir müddet çıkmayacağı da daha geçen hafta ABD Savunma Bakanı tarafından açıklanmıştı. Türkiye açısından bu sorun yalnızca ABD ile değil Rusya ile de varlığını sürdürecektir. Zira Rusya’nın anayasa taslağında Kürtlerin özerk bir yönetime sahip olması maddesi vardı.

        Sonuçta Trump, muhtemelen inisiyatif kullanarak, Türkiye ile ülkesi arasındaki önemli bir gerginlik kaynağını kurutmak, ilişkilerdeki tansiyonu düşürmek için önemli sayılacak bir adım atmış sayılır. Henüz “stratejik ortakların” aynı çizgiye geldiklerini söylemek mümkün değildir. Bu aşamada hiç değilse makul bir diyalog içinde olmaları yeterli bir sonuç sayılmalıdır.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar