Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

SOÇİ

Bundan tam 36 yıl önce Sovyetler Birliği Planlama Teşkilatı’nın başındaki kişiyi dinleme imkânı bulmuştum. Uzun konuş- masından aklımda kalan, geleceğe yönelik tüm iyimser mesajlarına karşın aslında ekonomik olarak sıkıntıda olduklarını farklı şekillerde dile getirmesiydi. Afganistan’da bela bir savaşa girmiş olan Sovyetler’in, Polonya’daki Dayanışma Sendikası hareketi nedeniyle o ülkeye de müdahale edeceklerinin konuşulduğu bir dönemdi. Planlamadan sorumlu kişi, ekonomik meselelerle meşgul olduklarını, komşu ülkelere müdahale gibi bir hedeflerinin olmadığını söylemişti. Henüz Ronald Reagan ABD Başkanı seçilmemiş, Soğuk Savaş’ın ikinci sertlik dönemi başlamamıştı. Sovyetlerin çöküşünü hızlandıracak etkenlerden petrol fiyatlarındaki düşüşün gerçekleşmesine de daha 6 yıl vardı.

Beni geriye götüren, Valday’daki “Geleceğin Dünyasını Şekillendirmek” temalı konferansta konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yakın çalışma arkadaşlarından birinin de Rusya’nın durumuyla ilgili benzer mesajlar vermesiydi. Son derece etkileyici bir sunum yapan bu siyasetçi, Rusya’nın ekonomide yapılması arzu edilenleri sıralarken, gaz ve petrole bağımlılığın giderilmesi gerekliliğini sık sık vurguladı. Bu gündemin, ülkesinin barışçı bir dış politika izlemesini zorunlu kıldığını, uluslararası kuruluşlarda daha etkin olmasını düşündüklerini ifade etti.

Rusya’nın yeni sanayi devrimini ıskalamaması gerektiğine dair bu vurgu; konukların kar- şısına Avusturya, Finlandiya, Güney Afrika’nın eski devlet başkanlarından oluşan bir panele katılarak çıkan Putin’in de temel mesajlarından biriydi. Tahmin edileceği gibi açılış konuşmaları yapıldıktan sonraki 2 saati aşkın sürede kimse panelin diğer katılımcılarına soru sormadı.

Putin, kendisine yöneltilen, kimisi hayli dişli sorulara sakince, etraflı şekilde ve sonuçta Rusya’yı hep haklı çıkaran ve ABD’yi kıyasıya eleştiren bir üslupla yanıt verdi. Hatta Londra merkezli bir stratejik araştırma kuruluşunu temsilen gelen ve orta menzilli füzelerle ilgili soru soran ABD’li katılımcıya casus olup olmadığını sorup “Hiç de kötü bir meslek değildir” diyerek şaka bile yaptı.

Rusya Devlet Başkanı, sözlerine “Saldırganlık benim stilim değildir, ancak dürüst konuşmak gerekir” diyerek başladı. Açılış konuşması, ABD’nin son 25 yıldaki siyasetlerinin acımasız bir eleştirisi niteliğindeydi. Rusya’nın, ABD Başkanlığı seçimlerine elektronik posta hesaplarına girerek müdahale ettiğini, seçimleri etkilemeye çalıştığını kesin bir dille reddetti. Asıl vermek istediği mesaj, Soğuk Savaş bittikten sonra gücü elinde tutan ABD’nin bu konumunu kötüye kullandığı ve uluslararası sistemin normlarını çiğnediğiydi.

Küreselleşmenin daha eşitlikçi bir şekilde gerçekleşmesini istemeyerek, kitlelerin çıkarlarına aykırı hareket eden seçkinlerin dünya ekonomisini ağır bir krize soktuklarını söyledi. Seçkinlerin açgözlülüğü orta sınıfların erimesine, gelir farklılıklarının artmasına neden olmuştu. Krizin asıl kaynağı buydu.

Rusya’nın gücünün o dönemde, gördüğü yanlışları engellemeye yetmediğini kabul etti. Bugünse gördüğü yanlışları gündeme getiriyordu. ABD, Avrupa’nın ortasında Belgrad’ı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı olmadan bombalarken, Libya’ya benzer şekilde müdahale ederken normları çiğniyordu. Suriye de aslında benzer bir olaydı. Rusya, o ülkenin meşru hükümetinin daveti üzerine, rejimi teröristlere karşı korumak üzere savaşıyordu. ABD’nin hesabının ne olduğu ise belli değildi. Putin açısından uluslararası sistemdeki en önemli değer egemenlikti.

Bu yeni dönemdeki Batı militarizmi Rusya’yı “Uygarlığa saldıran yeni barbarlar” olarak tanımlamaktan keyif alıyordu ancak ülkesinin kimseye saldırmak gibi bir amacı yoktu. Sonuçta Putin, Rusya’yı uluslararası sistemin normlarının bekçisi olarak takdim etti. Kendi döneminde Rus halkının yeniden bir toplum haline geldiğini, milli birliğini sağladığını, dünyada saygınlığını artırdığını savundu.

Putin, son soruyu cevaplandırırken, yeni ABD Başkanı’yla küresel düzeyde yeni bir başlangıç yapmak istedikleri mesajını verdi.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar