Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sanki sürpriz…

        Sanki farklı bir şey diyecekti…

        Garip bir şaşkınlık halleri; “Nasıl yani?” diyerek sorgulamalar.

        Oysa ki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün Ankara temsilcisi gazetecilerle yaptığı toplantıda söylediklerinde sorgulanacak hiçbir şey yok!

        “Belediye başkanlarımız görevlerinin başındalar!” diyerek daha evvel defalarca söylemiş olduğu şeyi tekrar etti ve hatta bir daha bu konunun açılmaması için de has ortağı Akşener’e de; “Bir parti, başka bir partinin iç işlerine karışmamalı. Her partinin kendi kuralları vardır. Her partinin kendi bağımsız iradesi, kurulları vardır. Her parti kendi içinde değerlendirmesini yapmalıdır. İşin doğrusu bu!” ifadeleri ile çok sert bir göndermede bulundu.

        Peki ne olur bundan sonra?

        Meral Akşener’in nasıl bir karşılık vereceği çok önemli elbette ama biliniz ki bu önem sadece ve sadece Millet İttifakı’nın ya da başka bir deyişle 6’lı masanın devamıyla, geleceğiyle ilintili bir durum.

        Yani İYİ Parti liderinin karşılığı ne olursa olsun, Kılıçdaroğlu’nun mevcut kararından geri adım atması söz konusu bile değil.

        İddialı bir söylem evet ama iddia ediyorum! Meral Hanım; “O halde ben de masadan kalkıyorum” dese bile Kemal Bey geri adım atmayacak.

        Fakat bir dipnot…

        Akşener eğer tavrında ısrar ederse şunu da önerebilir Kemal Kılıçdaroğlu…

        Ki, bu his ya da bir yorum değil…

        CHP genel merkezine yakın kaynaklardan aldığım net bir bilgi…

        “Çok arzu ediyorsanız Ekrem Bey’i siz aday gösterebilirsiniz İYİ Parti olarak ama biz CHP olarak düşünmüyoruz!”

        Ondan sonra gidişat nasıl olur tahmin etmem zor ama yeri geldi bir noktanın altını çizeyim sevgili okurlarım.

        Geçen hafta siyasette yaşanılanlara dair herkes bir şeyler yazdı, söyledi ve binbir çeşit analizler havada uçuştu.

        İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nin İmamoğlu’nun yargılandığı dava ile ilgili verdiği karar başta AK Partililer olmak üzere hemen her kesimin kafasını karıştırdı.

        Bir kısım -ki bunların tamamı AK Partili idi- kararın Erdoğan’ın bilgisi dahilinde olmadığını savunurken bir kısım ise bu kararı yargıya verdirterek kendi ayağına ve hatta kalbine kurşun sıktığını iddia etti.

        Ben de ilk gün yorumlamıştım durumu.

        Erdoğan’ın, 1998 yılında, benzer bir yasak aldıktan sonra Saraçhane’den başlayan siyasi kariyerinin birebir aynısı olabilecek bir hikayeye önayak olmasını çok garip bulmuştum.

        Ama asla ve asla söz konusu kararın Erdoğan’ın bilgisi olmadan alındığı yönünde de bir şüpheye düşmemiştim.

        Bu şüpheye kim düştü ise kusura bakmasınlar ne siyaset okuması yapabiliyorlar ne de 20 yıldır ülkede tek başına iktidar olan Erdoğan’ı tanıyorlar.

        Ancak neden, nasıl olduğuna ilk anda benim de anlam veremediğim o kararın amacını gördüm artık.

        Amaç; "Asla dağılmaz, dağılamaz!" denilen 6'lı masayı karıştırmakmış!

        Hasıl oldu mu peki?

        Önümüzdeki tabloya bakınca evet dememek aşırı safoşluk olur.

        Sizi bilmem ama ben o değilim.

        Bu arada hep diyorum da…

        Bir daha diyeyim;

        Erdoğan gerçekten büyük bir siyasi deha!

        Kabul edilsin ya da edilmesin müthiş bir siyaset mühendisliği kabiliyetine sahip…

        Bazı kurmaylarının dahi söz konusu karar ve yaşanan süreç ile ilgili mantık kargaşası yaşadığı bir oyunla bu kabiliyetini bir kez daha gösterdi.

        En kritik zamanda masaya öyle bir tatlı ikram etti ki...

        Tadına doyulmaz o tatlıyı yemekte aşırıya kaçanlar şeker komasına girip hastanelik oldu.

        Yemeyenler ise evladiyelik!

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar