Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Kürt kökenli ve kendi halinde yaşayan 22 yaşında bir genç kızdı Mahsa Amini.

Ailesi ile birlikte yaşadığı Saqez şehrinden akrabalarını ziyaret için Tahran’a gelmişti.

Erkek kardeşi ile birlikte şehirde gezerken saçı açık olduğu gerekçesi ile ahlak polisi tarafından karakolda ifadesi alınacağı söylenerek sokakta gözaltına alındı ama bir daha çıkamadı o gözaltından.

Çünkü Mahsa karakolda darp edilmişti ve beyni ağır hasar gördüğü için de götürüldüğü hastanede kurtarılamamıştı.

İşte o gün bu gündür İran kaynıyor.

Özgürlük ve bağımsızlık sloganları eşliğinde kadınlar saçlarını kesiyor, başlarındaki örtüleri yakıyor ve tüm dünyaya baskıcı rejimi artık istemediğini haykırıyor.

Çok sayıda insanın öldüğü gösterilerde şiddet karşılıklı artarak devam ediyor.

Daha ne kadar devam eder?

Ya da eder mi?

Ve sonu nereye varır bu işin elbette tahmin etmek mümkün değil.

Rejim şiddeti artırıp son verdirtebilir de...

Çünkü İran ilk kez yaşamıyor bu gerginliği.

Daha önceleri de protestolar, halk hareketleri oldu.

Ancak bu defa yaşanan gerginlik bambaşka.

Had safhada.

Çünkü bir kadının ahlak polisi tarafından öldürülmesi İran tarihi açısından bir ilk!

Evet. Ahmedinejad'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde 2005 yılında kurulan “Gaşte Erşad” yani ahlak polisinin amacı başta kadının giyimi olmak üzere halkın rejim tarafından belirlenmiş olan ahlak kurallarına uyup uymadığını denetlemekti.

Ve bu denetlemelerde de sık sık sorunlar yaşanıyordu.

Sokakta sürekli devriye gezen ahlak polislerinin uyguladığı sistematik baskı kadınları canından bezdirmişti ama hiç bu kadar ileri gidilmemişti.

Yani, 1979 yılından bu yana iktidar olan İslam rejiminde bir genç kadın sırf başı açık, saçı görünüyor diye ilk kez radara girmişti ve de polisin dayatmacı, baskıcı hal ve tavırlarına direniş gösterip, itiraz ettiği için de işkence yapılarak katledilmişti.

O nedenle büyük hiddet var İran sokaklarında.

Ülkeyi çok iyi tanıyan, bilen uzmanların tamamının en çok dikkat çektiği husus da bu zaten.

"İran halkı 43 yıllık İslami rejim sürecinde suskun kalmayarak pek çok kitlesel protestonun altına imza atmıştır ama ilk kez her kesimden insanın destek verdiği, katılım sağladığı bir hareketle karşı karşıyayız" diyorlar.

Sokaklarda korkusuzca seslerini duyurmaya çalışan ve polise karşı cesurca mücadele veren kadınların görüntüleri dünya kamuoyunda hem şaşkınlık yaratıyor...

Hem de büyük heyecan.

Dün protestoculardan 23 yaşındaki Hadis Najafi'nin ölümü ile gerginlik tekrar yükselişe geçti.

Polis şiddeti artırma konusunda kararlı görünüyor ama buna mukabil halk da aynı kararlılıkla hareketi büyütmeye devam ediyor.

İran kökenli gazeteci-yazar Savaş Porgham bunun sebebini şöyle yorumluyor; “Genelde toplumun yoksul çeperlerinden yükselen protestolar orta sınıf ve üzerinde yeterince karşılık bulmazdı. Şu an karşılık bulmasının sebebi sadece zorunlu başörtüsü üzerinden ortak demokratik talepler değil; İran’ın içinde bulunduğu ekonomik darboğaz ve yönetim zafiyetleri ülkenin devletle ekonomik ve siyasi menfaat bağı bulunmayan üst ve orta sınıfını da yoksullaştırdı ve ekonomik temelli büyük bir rahatsızlık söz konusu. Bu durum da toplumsal protestoların artık her kesimden insanın patlamasına sebep oluyor!”

Yani İran’da şu anda yaşananların tek sebebi ahlak polisinin saçları görünüyor diye Mahsa Amini’yi katletmesi değil.

Mahsa bir kıvılcım oldu.

Bir bahane…

Çünkü ülkede sadece yaşam tarzlarıyla, özgürlüklerle ilgili sıkıntı yok.

Ekonomide de işler çok kötü durumda.

Şu anda herkes sokakta!

Gelir eşitsizliğine, pahalılığa, işsizliğe, kayırmacılığa, nepotizme, yolsuzluklara isyan eden de…

Adalet ve insan hakları konusunda talepleri olanlar da…

Sözün özü değerli okurum...

Mahsa Amini’nin öldürülmesi yıllardır birikmiş olan bir öfkeyi taşırdı ve 43 yıldır iktidarda olan baskıcı, otoriter İslam Rejimi’ne karşı çok radikal bir başkaldırıyı beraberinde getirdi.

Bakalım sonu nereye varacak?

İran Halkı, Mahsa’nın saçları üzerinden başlayan bu hareketi devam ettirip ülkelerini demokratik, laik bir rejime döndürmeyi mi başaracak?

Yoksa sonunda mevcut iktidarın hegemonyasına boyun eğip aynı rejimle yaşamaya mecbur mu kalacak?

Bekleyip, göreceğiz...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar