Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ezelden beri Adriyatik Denizi’ni görmeyi çok istemişimdir.

        Hele de “Dalmaçya Kıyı” tipinin en belirgin şekilde görüldüğü iddia edilen Montenegro’nun (Karadağ) sahillerini…

        Kısmet oldu ve nihayet 625 bin nüfuslu bir şehir büyüklüğündeki bu ülkeye gelmek nasip oldu.

        (Gelmek diyorum çünkü bu yazıyı şu an orada kaleme alıyorum.)

        Dünyanın en küçük ülkeleri arasında gösteriliyor.

        Ancak bakmayın siz öyle yüzölçümünün küçüklüğüne zira başta Avrupalılar olmak üzere dış dünyanın epeyce dikkatini çekiyor.

        Çünkü Allah vergisi çok özel bir doğal güzelliğe sahip.

        Tıpkı Türkiye gibi…

        Minicik bir kara ama üzerine öyle güzel göller, şelaleler, körfezler, dağlar, ormanlar kondurmuş ki Yaradan…

        Her görene, “Coğrafya gerçekten de bir kader” sözünü hatırlatıyor.

        Bir de tabii tarihi dokusu…

        2500 yıllık bir geçmiş ve onlarca kültüre, millete yapılmış ev sahipliği ve onlardan geriye kalanların olduğu gibi korunabildiği müthiş bir miras.

        PAHALI TURİZM!

        Ve işte bu minik ülke bu güzellikleri, avantajları sayesinde de paraya para demiyor.

        Allah lütufkar davranmasaymış halleri nice olurmuş bilmiyorum ama Montenegro’nun gelir kaynağının yüzde 70’i sadece turizm.

        Yüzde 30 ise bira ve şarap üretiminden.

        Bir de az sayıda çelik, alüminyum üretimi.

        Ve bu minik ülke yılda ortalama 2 milyona yakın turist ağırlıyor.

        Yani nüfusunun neredeyse 2 katı.

        Mesela şu an iğne atsanız yere düşmüyor sahil beldelerinde.

        Sokaklar, dükkanlar, lokantalar vesaire insan dolup taşıyor.

        Bu yüzden de Karadağlı inanılmaz mutlu.

        Bir de pahalı satıyor malını.

        Ucuz değil yani.

        Ama turiste…

        Yerli halk farz-ı muhal 30 cc’lik suyu marketten 50 cente alıyor.

        Aynı su turiste ise 2 Euro’ya satılıyor.

        KUMAR BÜYÜK KAZANÇ KAPISI

        İzmir kadar bir büyüklüğe sahip bu ülkeye ilginin tek sebebi doğal ve tarihi güzellikler değil.

        Bir sebep de kumar!

        Karadağ (Montenegro) 24 saat kumar oynatılan otellerle hizmet veriyor dünya turizmine.

        Bu yıl savaş nedeniyle eksilmiş gelişleri ama kumar meraklısı paralı Rus ve Ukraynalılar için çok değerli bir adres Karadağ.

        Türkiye’den de gelen ziyaretçi sayısı da hiç fena değil.

        Geçen yıl 50 bin civarında vatandaşımız Karadağ’da ağırlanmış.

        Demiyorum tabii hepsi kumar oynamak için gelmiş ülkeye ama iddiaya göre Kıbrıs’a arkasını dönen birçok kumar severimizin yeni gözde ülkesi Montenegro…

        Çok tercih ediliyor çünkü Karadağ da tıpkı Kıbrıs gibi vize gerektirmiyor.

        Uçak yolculuğu ise hepi topu 1 saat 10 dakika!

        Küçücük ülkede iki uluslararası havalimanı var.

        Biri başkent Podgorita’da, diğeri Tivat’ta

        Aralarındaki mesafe sadece 30 dakika ama buna rağmen iki havalimanı da aşırı kalabalık.

        Türk Hava Yolları iki alana da uçak kaldırıyor.

        Sabah ve akşam ayrı ayrı.

        Ve çok enteresan full gidiyor tüm uçaklar.

        3 MİLYAR DOLARLIK DEV YATIRIM

        Başta Budva olmak üzere sahile kıyısı olan şehirlerde hafta içi ve sonları 24 saat açık kumarhaneler dolup taşıyor ve tabii Karadağ ekonomisini yönetenler de çılgınlar gibi dans ediyor.

        Çünkü kumar çok yüksek bir oranla vergilendiriliyor.

        Ve iddia ediyorum.

        Çok değil.

        Belki bir 5 yıl sonra filan Karadağ dünyanın en zengin kumarbazlarının tercihi olan Monte Carlo’yu sollayacak.

        Çünkü ülkeyi yönetenler, ülkenin en kısa yoldan kalkınmasının, zenginleşebilmesinin yolunun bu olduğunu keşfetmiş.

        Cruise gemilerinin demirlediği Kotor Körfezi’nde şu anda dünya kumar severlerini mest edecek 3 milyar Euro tutarında dev bir yatırım yapılıyor.

        İddialarına göre bu yatırım Akdeniz’in en büyüğü olacakmış.

        Hedefleri zengin tekne sahiplerini de çekmek Montenegro’ya…

        Şahsen ben bunları öğrendiğimde biraz bozuldum.

        Daha doğrusu kıskandım.

        Çünkü böyle bir yatırımı Karadağ’dan evvel Türkiye hak ediyor.

        Evet. Montenegro doğal güzelliği ile gerçekten büyülüyor ama asla bir Türkiye olamaz.

        Çünkü bu coğrafyanın en güzel sahillerine, denizine, göllerine, dağlarına sahip olan yine de bizim ülkemiz.

        BODRUM, KAŞ SONRASI BUDVA OLMUYOR

        Çok hevesle gittim.

        Çok da keyif aldım ama ne yalan söyleyeyim denizine sadece bir kere girebildim.

        Çünkü tat alamadım.

        Sadece ben değil yanımdaki arkadaşlarım da.

        Çünkü Bodrum ya da Kaş’ta denize girmeye alışmış bir kimse için Adriyatik pek keyif vermiyor.

        Hülasa…

        Sevdim Karadağ’ı ama ne olursa olsun Türkiye bambaşka bir memleket.

        Hem de her bakımdan.

        Mesela hizmet sektörümüz.

        Kıyas kabul etmez!

        Hep biliyordum ama Karadağ’a gidince bir kez daha anladım ki…

        Biz bu alanda açık ara öndeyiz diğer tüm ülkelerden.

        O nedenle gelen her yabancı turist ertesi yıl tekrar gelmeyi planlayarak ayrılıyor Türkiye’den.

        Bence tek eksiğimiz kumar turizmi.

        Keşke olsaydı.

        Turizm gelirlerimiz ikiye katlanırdı.

        Çünkü kumar zengin işi.

        Dolayısıyla zengin turistin gelmesi demektir bu.

        Bugün Avrupa’nın düşük ya da orta gelirlileri geliyorken Türkiye’ye…

        Kumar turizmi olsa, Montenegro’ya giden o ultra zenginleri de gelecek.

        LAS VEGAS GİBİ BİR KASABA MESELA...

        Hatırlayan hatırlar. Ben bu konuyu daha önce yazmıştım.

        Epeyce de bir dayak yemiştim.

        Ama olsun.

        Yeri geldi madem bir daha yazayım.

        Bir daha sorgulayayım…

        Biz neden bu kumar turizmi olayına uzağız?

        Neden bu turizmden elde edilecek milyarlarca dövizin başka ülkelere kaçışına izin veriyoruz?

        Onlar kumar üzerinden hazinelerini doldururken biz neden aval aval seyrediyoruz?

        Karadağ 2006 yılında bağımsızlığını kazanmış minicik bir ülke.

        Ama düşünün…

        Süper güçler bile sarsıntı geçirirken, bu minicik ülke pandemi döneminde bütçe fazlası vererek adını tarihe yazdırdı.

        Nasıl oldu bu peki?

        Çünkü Allah vergisi doğal güzelliklerinin üzerine “kumar” gibi bir keyif sosu katarak turizmden elde ettiği geliri 10’a katlamayı başardı da ondan.

        Hala da devam ediyor katlamaya…

        Ve biz de hala öylece seyrediyoruz.

        Yukarıda linkini verdiğim yazıya lütfen göz atın.

        4 yıl evvel yazmışım bu konuyu.

        Daha o gün ekonominin iyiye gitmediğini görmüş ve ek kaynak olarak kumar turizminin bir an evvel hayata geçirilmesinin iyi olabileceğini söylemiştim.

        Ama tabii birçok konuda olduğu gibi bu konuda da belli bir kesimdeki katı, bağnaz yaklaşımlar kumarın yasallaşmasına karar verecek yetkili mercilerin harekete geçmesini engelliyor.

        Aslında onlar da biliyor bu turizmin ekonomiye büyük katkı sağlayacağını ama katı, bağnaz düşünenlerin yapacağı eleştirilerden, alacağı tavırlardan korktukları için maalesef hiçbir şey yapmıyorlar.

        Oysaki korkmak yerine Türk vatandaşlarının kumar oynamaması ve kumar oynatılacak işletmelerin şehirden uzak alanlarda ve hatta gelişmesi istenen bölgelerde yatırım yapılması kaydıyla yasallaştırılacağı yani tıpkı ABD'deki Las Vegas gibi bir uygulamayla kumar turizmiyle buluşabileceğimiz anlatılarak sekter bir biçimde karşı çıkanların görüşleri yumuşatılabilir.

        Ama bizim yetkililer bunu yapmak yerine, bu yönde gelen projeleri vs dinleyip hayata geçirilmesi adına çaba sarf etmek yerine kafasını kuma gömmeyi tercih ediyor.

        Yanlış.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar