Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Geçen hafta sonu Diyarbakır’da gerçekleşen Ahmet Güneştekin sergisi epeyce gündem oldu.

Bir değil birkaç nedenden dolayı tartışılmaya devam eden organizasyonun davetlileri arasında bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ismi de merkezde.

Öncelikle şunun altını çizeyim.

İmamoğlu’na bölge halkının ciddi bir ilgisi var.

Buna şahit oldum.

Çünkü davete icabet ettiği dakikalarda ben de oradaydım.

Ancak net söylemem gerekiyor ki; Bu ilgi Ekrem İmamoğlu’nun şahsı ile alakalı değil.

Yani sanıldığı gibi Ekrem İmamoğlu’nun Kürt seçmenin kalbinde daha özel bir yeri filan yok!

Bir yeri var ama bu yer mensubu olduğu partiyle alakalı.

Yani CHP’yle.

Çünkü bölge halkının hoşlandığı, beğendiği veya başka bir deyişle kendisine yakın bulduğu şey Ekrem Bey’in kişiliği, hayata bakışı, duruşu değil rozetini taşıdığı partisinin son dönemde izlediği politikalar.

Nereden biliyorum bunu?

Çünkü sordum Diyarbakırlıya…

Eğer o gün orada İmamoğlu değil Kılıçdaroğlu olsaydı o ilginin çok daha fazlasını görmek mümkün olacaktı.

Gelelim şimdi zurnanın zırt dediği yere!

Yani İmamoğlu’nun bu gezileri hangi amaçla yaptığı sorusunun yanıtını aramaya…

Elbette ki politik bir gerekçe ile yapıyor.

Belli ki hala önümüzdeki seçimde Cumhurbaşkanı adayı olabilme hedefi var.

Ben bunu absürt ya da anormal karşılamıyorum.

Sonuçta her yiğidin gönlünde bir aslan yatar.

Ekrem Bey de Cumhurbaşkanı adayı olmayı kafaya koymuş olabilir.

Bu yüzden de sonuna kadar şansını kullanmak isteyebilir.

Ancak sorun şu ki; Millet İttifakı çatısı altında olması pek mümkün değil.

(Bunu daha önce de yazmıştım hatırlarsanız. O yazımın linkini tekrar dikkatlerinize sunuyorum efendim)

Bu arada şunu da ekleyeyim…

İmamoğlu’nun sanki yakında seçim varmış da kendisinin de aday olabilme ihtimali uzak değilmiş gibi diğer illeri gezmesinden Kemal Kılıçdaroğlu belli ki hoşnut değil.

Rahatsız.

Ancak politik tutum sergileyip bunu açıkça dile getirmek yerine üstü örtülü ifadeler kullanıyor.

Dün mesela…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in genel merkezi ziyareti sonrası ortak basın toplantısında bir gazetecinin İmamoğlu’nun ziyaretlerine ilişkin yöneltilen; "İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor yorumları yapıldı, İmamoğlu'nun böyle bir talebi var mı?" sorusuna, "Bana gelmiş böyle bir talep yok. Ayrıca giderken de benden izin aldı" şeklinde verdiği yanıt çok ama çok kritik.

İyi okumak lazım bu yanıtı.

Çünkü o yanıtla Kemal Kılıçdaroğlu hem İmamoğlu’na hem de onun Cumhurbaşkanı adayı olabilme hayalini kuran yakınlarına net bir şekilde diyor ki; ”Beyhude bu çabalarınız!”

Diyeceksiniz ki; “Nereden anladın bunu? Nasıl?”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi adabını ve bu adap çerçevesinde kullandığı üslubu, dili bilenler benim ne demek istediğimi de iyi anlarlar.

Eğer İmamoğlu gerçekten Kemal Bey’in önümüzdeki seçimde CHP’den gösterilecek Cumhurbaşkanı adayı olabilecek isimlerden biri olsa…

“Patron benim nihayetinde… Bu partiden kimin aday olup olmayacağına da ben karar veririm… Ekrem İmamoğlu değil kim olursa olsun söz konusu seyahatleri dahi ancak benim iznimle gerçekleştirebilir” manasına gelen o cümleyi yani; “İzin aldı” cümlesini kurmaz…

“Bilgi verdi bana” ya da “Bilgim dahilinde” derdi.

Anlatabildim mi efendim?

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar