Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Dün evden gazeteye yürürken rast geldiğim bir tartışmayı uzaktan izlerken bir kez daha anladım ki…

Toplum olarak tarif edilemez bir hoşgörüsüzlük içerisindeyiz.

Tanık olduğum olayı kısaca anlatayım;

Genç bir motor kurye.

Siparişini yetiştirmek için acele ediyor.

O acele sırasında da araçların arasından geçerken bir tanesinin aynasına hafifçe çarpıyor.

Fark ediyor hatasını ve dönüp eliyle işaret ederek özür diliyor.

Ayna yerinde duruyor.

Kırılma, çizilme vs yok.

En önemlisi ise genç adam özrünü diliyor.

Ama o aynasına tıklanan orta yaşlardaki vatandaş bir hışımla arabadan çıkıp kuryeye bağırıp çağırıyor ve ağız dolusu hakaretlerle saydırıyor.

Genç adamın; “Ağabey geç kaldığım için oldu. Özür dilerim” filan demesine rağmen amcası yaşlarında olan şahıs kıyamet kopartmaya devam ediyor.

Öyle bir öfke patlaması yaşıyor ki…

Hani etraftaki esnaf araya girmese dövecek ve hatta; “Aynama tıkladı!” deyip karakola çektirecek çocuğu.

Dayanamadım sonunda ben gidip; “Beyefendi çocuk hata yaptım diyor. Özür diliyor. Uzatmayın artık!” demek zorunda kaldım.

Bu benim tanık olduğum.

Ama duyuyoruz, okuyoruz, dinliyoruz ki…

Ülkede her gün kaynağı “hoşgörüsüzlük” olan buna benzer yüzlerce, binlerce olay yaşanıyor.

Toplum psikolojisi üzerine çalışan uzmanlar nasıl yorum yaparlar bilemiyorum ama ben son zamanlarda aşırıya kaçan bu hoşgörüsüzlüğün kaynağının siyaset olduğunu düşünüyorum.

Siyasi arenadaki cepheleşme, kamplaşma, kutuplaşma öyle had safhaya varmış durumda ki…

Ve siyasiler sırf “siyaset yapacağız” diye birbirlerine öyle sert ve ağır ifadelerle yükleniyor ve atışıyorlar ki…

Bu gerginlik de sirayet ediyor ister istemez topluma.

Bakın siyasilerin birbirileri ile atışması, birbirlerine laf atması siyasetin bir doğasıdır.

Atışma olmamalı demiyorum asla.

Diyemeyiz de çünkü tarihin her döneminde siyasiler, kitleleri etkilemek için rakipleriyle söz düellosuna varan atışmalar yapmışlardır.

Söylemlerin etkisini pekiştirmek için rakiplerine karşı değişik argümanlar üzerinden yüklenmişlerdir.

Bu siyasetin doğası ve geleneğidir.

Ancak siyasi aktörler bunu yaparken belli bir nezaket ve etik çerçevesinde kalmak zorundadır.

Hiç kusura bakmasınlar ama…

Günümüz siyasilerinde böyle bir dikkat yok.

Kullandıkları dil, nezaket kurallarına da, hoşgörüye de, siyasi etiğe de uymuyor.

Hal böyle olunca da tabii…

Onları destekleyen, takdir eden ve rol model alan insanlar da hoşgörüden, saygıdan ve sevgi dilinden uzaklaşıyor.

Uzaklaştıkça da tabii…

Sokakta veyahut da sosyal medyada gezinirken…

Bir tavrını, düşüncesini ya da yorumunu gösterirken kabalaşıyor, barbarlaşıyor ve çirkinleşiyor.

O nedenle ayrım yapmaksızın tüm siyasilerden rica ediyorum.

Sizlere; “Atışmayın, tartışmayın, söz kavgasına girmeyin!” demiyorum.

Siyaseten mutlaka yapmanız gereken bir ritüel.

Ancak lütfen ama lütfen tüm bunları yaparken kullandığınız dile ve üsluba dikkat edin.

Kendi iyiliğiniz için değilse bile…

Halkın sağlığı, ülkenin genel huzuru için hoşgörü kültürünü siyasetinizin merkezine alın.

Olur mu?

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar