Bu ülkenin ihtiyacı olan o yeşil nokta mıydı?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal partisince hazırlanan "Sosyal Medya Etik Kuralları"nı açıkladı.
Ünal, bu kurallara partisinin mensuplarının uymasının zorunlu olduğunu bildirerek, diğer siyasi partilerden ve mensuplarından da aynı hassasiyeti göstermelerini istedi.
Neydi o kurallar kısaca sıralayayım…
“Saygılı, hakaret ve nefret söylemi barındırmayan bir dil ve üslup kullanılması
Kullanıcıların kişilik ve görüşlerine saygılı olunması... İnsan onurunun temelinde yatan özel yaşamın gizliliği hakkının ihlal edilmemesi
Sözlü şiddet ve tehdit içerikli paylaşımlarda bulunulmaması... İfşa, taciz ve siber zorbalık oluşturan eylemlerin yapılmaması...
Şeffaf olunması, sosyal medya mecralarında, anonim hesaplar kullanmayarak açık kimlikle, gerekli hukuki sorumluluğu üstlenerek ve gerçek kişiler olarak bulunulması... Sahte isimler üzerinden paylaşımlarda bulunan hesaplara itibar edilmemesi, bu hesapların görünürlüğünün artırılmaması...
Kimi hassas dönemlerde toplumda infial yaratacak, genel bir korku ve endişe iklimi oluşturacak paylaşımlardan kaçınılması, paylaşımlarda sağduyunun korunması ve toplumsal ahlaka aykırı içerik oluşturulmaması, bu tarz içeriklerin yayılmaması!”
Peki niye böyle bir açıklama yapma ihtiyacı duymuştu AK Parti?
Çünkü sosyal medyada AK Parti’ye sempati duyduğunu ya da mensubu olduğunu söyleyen ya da sembolize eden fotoğraflar, çizimler filan kullanan binlerce insan Ünal’ın; “Sosyal medya etiğimiz!” diyerek saydığı tüm kuralları yerle yeksan edecek paylaşımlar yapıyordu.
İktidarı arkasında bir güç gibi gösteren bu hesaplar üzerinden muhaliflere ağır hakaretler, tehditler ve küfürler ediliyordu.
Hülasa…
Ortada ciddi bir kirlilik vardı ve AK Parti de kendileri ile bağlantılı görülen bu kirliliği temizlemek için adım atıyordu.
Niyet çok iyiydi…
Samimiydi ve açıkçası ben bu güruhtan fazlasıyla payını alan bir gazeteci ve sosyal medya kullanıcısı olarak yayımladıkları açıklamadan kendi adıma hoşnut olmuştum.
Ancak bu etik kuralların açıklanmasının hemen ardından başka bir kampanya başlatıldı ve sosyal medya hesaplarından, “etik kurallara uyacağım” diyenlere yeşil nokta ve Türk Bayrağı ekleyerek 'milli hesap' olmaları çağrısı yapıldı.
Sonrası malumunuz…
Zaten kutuplaşmış olan toplum sadece Türkiye değil, dünya gündemini de belirlemede epeyce etkin olan Twiter’da da iyice gerilmeye başladı…
AK Parti’ye sıkı sıkı bağlılığı ile bilinen bazı gazeteci, akademisyen, hukukçuların ve hatta siyasilerin; “Nereden çıktı şimdi bu yeşil nokta işi?” diyerek kabul etmedikleri ve bir çoğunun kullanmadıkları sembol bu kez bir cadı avına döndü.
Ve 12 madde olarak yayınlanan “etik kurallar” falan unutuldu, mesele milli misin değil misin kavgasına evrildi…
“Niye senin hâlâ yeşil noktan yok! Niye tarafını belli etmiyorsun!” diye partinin sempatizanı olduğuna kesin gözüyle bakılan bazı gazetecilere, akademisyenlere, iş insanlarına bile açıktan çemkirilmeye başlandı…
Çok geçmedi üzerinden profilinde yeşil nokta ve Türk Bayrağı simgesi olan etik kurallara uyacağına söz veren sözüm ona bazı milli hesaplardan kadınlara küfür, hakaret, tehdit ve taciz içeren korkunç paylaşımlar yapıldı.
Bu kez Mahir Ünal yeşil noktalı söz konusu hakaretlerin ekran görüntülerini paylaşıp; "Sosyal Medya Etik Kurallara uyacağını taahhüt edip bu kurallara uymayan paylaşımlarda bulunmak ciddi bir ahlaki sorun!” demek zorunda kaldı.
Anlayacağınız AK Parti’nin aklıselim insanlarını bile rahatsız eden sosyal medyadaki paylaşımları durdurmak gayesiyle başlatılan “Etik” kampanyası çok geçmeden hem hüsranla tamamlandı hem de zaten kutuplaşmış olan toplumda işleri iyice zıvanadan çıkardı…
Şimdi merak ettiğim ve haklı olarak cevaplanmasını istediğim soru şu; “Bu ülkenin böyle zor bir zamandan geçerken ihtiyacı olan şey gerçekten bu muydu? Kimin hangi taraftan olduğunun net belli olması için yeşil bir noktayla profilini damgalamasını istemek miydi?”