Ekrem İmamoğlu'nun "kayak tatili" üzerine!
Hani bazen insanın basireti bağlanır, ne yaptığını bilmez hale düşer, saçmalar, aklı başından uçmuş gitmiş gibi olur ya!
İşte Ekrem İmamoğlu da son davranışı ile böyle bir durum yaşadı bence...
O sarsıntının bırakınız deprem bölgesinde, tüm ülkede nasıl bir etki yarattığının farkına varamadı ya da kavrayamadı ki…
Depremin yaşandığı Elazığ’ı ziyaretinin ertesi günü Erzurum’a kayak tatiline gidip Palandöken’den farklı açılardan musmutlu pozlar paylaşarak sadece kendisine muhalif olanların değil, bilakis oy verenlerin de tepkisine yol açtı!
Haklı da insanlar.
Yerden göğe kadar.
Çünkü evini barkını kaybetmiş, karda kışta çadırlara sığınmış binlerce insan şefkat eli beklerken, yakınlarını kaybetmiş yüzlerce insan ağıtlar yakarken sen bir siyasetçi ve 18 milyonluk tüm Türkiye’nin, hülasası bir megakentin belediye başkanı olarak yüz KM ötede ailenle birlikte kar tatili keyfi yapamazsın!
Kayak takımları fotoğrafıyla mutluluk gülücükleri paylaşamazsın kardeşim!
Paylaşırsan eğer, o zaman sana rakiplerinin kibri, sonradan görme şatafatlı hayatları, halktan kopukluğu, enaniyetlerinden bıkıp oy veren kitlelerin seni de, sana umut bağlayanların değişim hayallerini de bir sandık tokadı ile alaşağı edebileceklerini de unutmaman gerekir...
Bu arada kriz anlarının lider doğurabileceği gibi lider gömebileceğini de hatırlatırım!
Süleyman Soylu’ya bak!
Adam bir haftadır neredeyse her evde her enkazda insanlara dokundu ve her matemde, her taziyede hem camide hem cemevinde insanlarla kucaklaştı...
Gece gündüz demeden o soğukta enkaz başlarından ayrılmadı...
Tamam... Biz sana “Sen de aynısını yap” demiyoruz.
Nihayetinde o Bakan, sen İstanbul’un Belediye Başkanı’sın.
Görevleriniz, görev alanlarınız ayrı biliyoruz.
Ama o bunları yaparken, insanlar 100 KM ötede battaniyelerde, çadırlardayken sen bari kayak elbiselerinle, takımınla poz verme kardeşim!
Görevin yoksa da ayıp denen bir şey var en azından!
78 yaşındaki anneciğim bile diyordu ki dün; “İnsanlar ölmüş binaların altında... Sağ kurtulanların bir kısmı hastanede, bir kısmı çadırlarda... Ben bu cahil aklımla, sıradan bir vatandaş olarak bile utanır o pozları vermezdim ama İstanbul’un koca başkanı İmamoğlu veriyor! Çok ayıp, çok yakışıksız bir iş oldu gerçekten! Güvenimi yerle bir etti bu başkan!”
Haksız mı kadıncağız?
Hele hele yanlış yaptığını söyleyenlere nispet yaparcasına kendi Twitter hesabından; “Yarıyıl tatili nedeniyle çocuklarım ve eşim ile birlikte dünya güzeli Erzurum’u hissetmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Ülkemizin her köşesi ayrı bir cennet. Türkiye kavganın değil sevginin merkezi olmalı!” mesajını paylaşması...
İnanılır gibi değildi.
Dün yazıyı kaleme almadan evvel son kez göz attım hesabından yaptığı o söz konusu paylaşıma yapılan yorumlara…
Sadece o tweet’in altına yapılan yorumlar 12 bin civarındaydı…
Ve birkaçı hariç -ki onlar da İmamoğlu’na aşırı fanatik tiplerdi- hepsinde bu yersiz tatilini ayıplayan, yadırgayan ve yerden yere vuran yorumlar yapılmıştı.
Bırakın kendisine oy veren vatandaşları filan, mensubu olduğu partinin eski vekillerinden Ceyhun İrgil gibi mühim isimler bile çok sert yorumlarla tepki göstermişti İmamoğlu’na!
Anladı mı yaptığının ne kadar yersiz ve de gereksiz olduğunu bilemem…
Çok da önemli değil zira zaten mühim olan seçilmiş bir yöneticinin millet tepki verince; “Tüh ben ne yaptım!” demesi değil, önceden planlanmış dahi olsa tatil programının “zamanın ruhuna” aykırı olduğunu görebilip, düşünebilip baştan iptal etmesidir.
Daha önce de, seçilmesinin hemen akabinde İstanbul’da yaşanan sel felaketi sırasında da benzer bir düşüncesizlik, basiretsizlik sergilemişti İBB Başkanı...
O zaman da yine en sert eleştiriyi yapanlardandım.
O nedenle artık şunu çok rahat söyleyebilirim ki; İmamoğlu’nun ve danışman ekibinin kriz zamanlarında ne yapılması ve nasıl bir tavır alınması gerektiği yönünde maalesef sağlam bir düşünce yetisi yok!
Belli ki kendisi de çevresi de panik anlarında nasıl bir duruş sergileniri bilmeyecek kadar vizyonsuz ve öngörüsüzler!
Ancak bu sorunlu bir durum ve ne yazık ki sadece İmamoğlu’na ya da ekibine değil, mensubu olduğu partiye de zarar veriyor!
Dün hem partinin genel merkezine hem de İstanbul İl Başkanlığı’na yakın kaynaklarımdan sırf bu konuyla alakalı görüşlerini aldım.
Kılıçdaroğlu dahil herkesin İmamoğlu’na çok öfke duyduğunu söyleyeyim...
Doğru mu bilmem ama söylenene göre Kemal Bey yakın kurmayları aracılığı ile Ekrem Bey’e bu tatilinin yanlış olduğu yönünde çok sert mesajlar da iletmiş.
Ancak bence bu kadarı yeterli değil!
Bence Sayın Kılıçdaroğlu toplumun büyük kesiminde tepkiyle karşılanan İmamoğlu’nun bu davranışına dair tepkisini kamuoyuyla da açıkça paylaşmalı!
Haddim değil akıl vermek ama ben Kemal Bey’in yerinde olsaydım...
Hem onu hem de mensubu olduğu partisini güç duruma düşüren bu basiretsizliğin, düşüncesizliğin, şımarıklığın hesabını usulünce sorardım İmamoğlu’dan...
Tüm Türkiye’nin gözleri önünde bir lider olarak almam gereken tavrı alır ve açık açık; “Böyle bir acının, felaketin yaşandığı bir dönemde İstanbul gibi dev metropolün yönetimini emanet ettiğimiz Ekrem Bey’in kayak için tatile gitmiş olması kabul edilir bir davranış değildir! Sayın İmamoğlu’nun bu anlayışsızlığı partimize inanan, umut bağlayan tüm insanları olduğu gibi bizi de derinden etkilemiş, üzmüştür! Onun adına başta depremzedeler olmak üzere tüm milletimizden özür dileriz!” derdim.
Derdim ve İmamoğlu’na oturduğu o koltuğun sahibinin kendisi değil, milyonlarca insanın umut bağladığı Millet İttifakı’nın olduğunu hatırlatıp, siyaset arenasında iddialı olanlar için önceliğin babalık değil, milletin hizmetkarlığı olduğunu bir kez daha anlatırdım!