Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Seçimdi, kabinenin açıklanmasıydı falan derken tatil planlarını erteleyen haber kaynaklarımın neredeyse tamamı tatile çıktığından ben de peşlerinden sürüklendim mecburen…

        Haber nerede ben orada olmalıyım dedim kalktım geldim Bodrum’a. Bu arada 7/24 telefonlarda gazetecilik yapmaya çalışıyor olsa da, kızını yanında görmek annemi yine de çok mutlu etti tabii.

        İzliyor beni adım adım. Kiminle ne konuşuyorum, hangi muhabbeti yapıyorum pür dikkat dinliyor. Çoğunlukla yaptığım görüşmeler CHP’de değişim isteyen muhaliflerle olduğu için daha da bir kulak kesiliyor.

        Sıkı bir CHP’lidir benim annem. Babam da öyleydi rahmetli.

        Alevi olan birçok insanda olduğu gibi bizimkilerin de garip bir ruh halleri vardır CHP’yle ilgili. Şu, “Ölümüne CHP’lilik” dedikleri hal yani. Sorgu sual etmeden, artısı eksisi nedir demeden CHP’ye böyle bir bağlılığın körü körüne bağlılık olduğuna inandığımdan çok defalar tartışmışızdır bu yüzden.

        Ben hep CHP gibi başarısız bir partinin başarısızlığına rağmen siyaset arenasında olmasının nedeninin annem ve babam gibi holigan derecesinde CHP’liler yüzünden olduğunu söylerdim.

        Onlar da bana kızardı. Özellikle de annem. Her konu açıldığında, sonunun nasıl biteceğini bildiğinden; “Allah aşkına bana boşuna bir şey deme! Çünkü benim için CHP’den başka parti yoktur! Öleceğimi bilsem de yine de oyum CHP’yedir” der sustururdu beni.

        Sıkı durun ama… O anacığım… Maşallah 80’ine merdiven dayamış ve hayatı boyunca CHP’den başka hiçbir partiye oy vermemiş o annem… Ne dedi bana dün biliyor musunuz? “Bu Kılıçdaroğlu o koltuğu bırakmazsa bir dahaki seçimde sandığa gitmeyeceğim!”

        Şoka girdim yemin ediyorum… “Emin misin anne?” diye bir daha sordum. “Eminim” dedi ve sebep olarak da şunları söyledi:

        “Evvelden, ‘ne yapalım bu partinin aldığı alacağı oy bu kadar. Kemal Kılıçdaroğlu değil, kim gelse partinin başına bundan daha fazlası olamayacağı için temiz adam, dürüst insan bari o devam etsin’ diyordum. Ama Muharrem İnce’nin sayesinde gördük ki CHP de doğru insan olursa daha fazla oy alınabiliyormuş. Niye yalan söyleyeyim seçimden sonra Kılıçdaroğlu’nun kendiliğinden bırakacağını sanıyordum. ‘Mahçup olur koltuğu Muharrem İnce’ye devreder’ diye düşünüyordum. Ancak Kemal Bey bizi şaşırttı. Bırak koltuğu devretmeyi, sanki ‘uhu’ ile yapıştırılmış gibi bir türlü kalkmak istemiyor. İnsan bu kadar da koltuk meraklısı olur mu? Olur olmaz ayrı konu ama sonuçta sen başarısızsın işte! Bırak, fırsat ver başkaları yönetsin partiyi!”

        Baktım ki bu konuda bayağı dolmuş, bayağı öfkeli anacığım. Hem biraz sakinleşsin, hem de söylediklerinin bir gazeteci olarak benim açımdan çok kıymetli olduğunu hissetsin diye; “Ne yapabilirim peki hanımefendi sizin için?” diye sordum.

        Aldığım cevap aynen şu oldu:

        “Yaz bunları gazetene! Yaz, adım Remziye, soyadım Yılman! Telefonumu da yaz oraya! Arasın beni Kılıçdaroğlu! Ararsa eğer; ‘Bak 80 yaşımdayım Kemal Bey! Ellerim kırılır başka partiye oy veremem ama sen o koltukta oturmaya devam ettiğin sürece ben de bir daha sandığa gitmeyeceğim haberin olsun!’ diyeceğim açık açık. Yetti derim, bitti derim!”

        Not; Telefonunu yazmıyorum ancak gerçekten Sayın Kılıçdaroğlu görüşmek isterse annemin telefonunu kendilerine verebilirim…

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar