Büyük takım

F.Bahçe, G.Saray maçının ardından kendisi için gruptan kalifiye olacağı maça iyi başlamadı. Konsantre değillerdi ve Zorya’yı kendi ceza alanlarına fazla yaklaştırdılar. 21’de konuk ekip ceza alanında 3. kez gollük şutunu atmıştı. Oysa tam konsantre olduklarında G.Saray’ı hiç; ManU’yu sadece 2 kez ceza sahalarına sokmuşlardı. Bu maça biraz “öylesine” başlamış halleri vardı. 38’de net gol pozisyonu kaçıran yine Zorya idi. İlk 45’te Fener sadece Moussa’nın boş durumda kafa vuruşu ile pozisyon bulabilmiş, bir de 3’e 1 pozisyonda Emenike kötü bir vuruş yapmıştı. F.Bahçe yüksek kaliteli oyunculardan kurulu bir takım değil. 10 üzerinden 6.5-7’lik oyuncuları var. Fizik olarak kuvvetli olduğunda -ki o da ancak 15 günde bir olabiliyorRvP 8.5 puan kalitesinde biri. O yüzden ki Fenerbahçeli oyuncular şunu bilecek; mücadele etmeden, rakibi küçümseyerek, tempo yapmayarak her takıma karşı zorlanır. Bu takım Zico dönemindeki gibi ‘idare ederek’ maç kazanamaz. Hep bir ortalama tempo bulmalılar. 2. yarıda uyumsuz ve mutsuz Emenike’nin negatif enerjisi, yerini yeteneği kısıtlı ama bu takımın kıymetini bilen Stoch’a bıraktı. Bu yarıda Fener hafif tempo ile pozisyon üretmeye çalıştı ama asıl başarısı pozisyon vermemekti. Sonra oyun sıkışmışken Stoch, Türkiye’de engellenen, Avrupa’da atabildiği gollerinden biriyle kilidi açtı. Kjaer’in kafa golüyle iş bitti. Sadece ve sadece yüksek tempo ve 2 tık fazla ciddiyet ile Zorya’yı yendiler. Bu maçı seyreden her Fenerli şunu hissetmiştir: “Adamlar bizden iyi oynadı ama atamadılar. Bizimkiler 2. yarı biraz sıkar 2-3 tane atar işi bitiririz.” İşte Dick Advocaat takıma ve seyirciye bu havayı veren bir ekip oluşturdu. Kaliteli oyun dersen yok, olmayacak da.. Ama iş bitiren, tempo yaptığında hemen her rakibe karşı çata çat oynayabilen; kendinden daha zayıf ekiplere; “Yok abi ne yapsak olmuyor. Biz oynuyoruz onlar bir şekilde kazanıyor” hissiyatını veren bir takım oldular. ‘Büyük takım’ da böyle birşey zaten. Dünkü sonuçla Avrupa’da tur büyük oranda geçildi.

ADVOCAAT

Takımına “Zor yeniliriz” hissiyatını verdiren mantalitesi ile, oturttuğu dikine oyun felsefesi ile, hemen her oyuncudan verim alabilmesiyle alkışları hak ediyor.

EMENİKE

Takımın ahengini bozan tek isim. Başkanın odasına çağırığp attığı fırça da yetmemiş. Olacağı buydu. Israrın da anlamı yok.

SPİKERE NOT:

Hünkar Mutlu’dan öğrendik ki dün Lens’in doğum günüymüş. Ama aynı Hünkar, 3 kez Zorya kaptanının hocası aleyhine demecinden bahsetti. Bilgi vermek güzel ve gerekli de her bilgi gerekli değil Hünkar kardeşim.