Diyet trendleri

Kilo verme hadisesini bir eziyet olmaktan çok, kendimize en uygun reçeteyi uygulayarak, sabit bir beslenme düzeni oluşturmalıyız.

Bunu tabii ki doktorumuza danışarak yapmalıyız. Kendi kendimize, bilinçsizce uyguladığımız diyetler, sonuç vermedikleri gibi, sağlığımızı da tehlikeye atıyor. Daha önce keşfedilmiş ve uygulanmış diyet reçeteleri, günümüze uyarlanmış hali ile, tekrar hayatlarımıza dahil oluyor.

Diyet konusunda en iddialı ülke Amerika. Ülkede obezite oranının hızla artması, diyetisyenleri yeni reçeteleri uygulamaya itiyor. Bunlardan biri, “hacim diyeti”. Diğer adıyla “volümetrik diyet”. Bu diyet, midenizdeki zamansız alarmlara son veriyor.

Diyetin temeli, doyana dek yemek yemeye dayanıyor, yani başka bir deyişle temel amaç “doydum hissi”ni yaşamak. Adını nesnelerin hacimlerini ölçmeye yarayan “volümetri” den alan diyette, tüketilecek besinler hacimlerine göre gruplandırılıyor.

Amerikalı diyetisyen Barbara Rolls tarafından geliştirilen bu diyet, normalden daha fazla yiyerek, zayıflayabilmeyi mümkün kılıyor. Örneğin, kalori miktarları aynı olan kuru & taze üzümün hacimleri birbirinden farklıdır.

15 adet üzüm 100 gr. gelirken, aynı miktardaki kuru üzümün hacmi 20 gr.’dır. Her ikisinin de kalori değeri 70 kcal.’dır. Ancak tokluk hissi verecek, hacmi daha fazla olan 100 gr. taze üzümdür. Gıdaların hacimlerinin baz alındığı diyetin, sağlıklı bir şekilde kilo kaybı sağladığı belirtiliyor. Diyetisyen Michelle Ulrich’in 2014 için önerdiği diyetlerden biri Paleo diyeti.

Adını Paleolitik çağdan alan bu diyette, ürünlerin olabildiğince en doğal haliyle tüketilmesi öneriliyor. Aslında eski bir diyet olan, Paleo diyetinin temel felsefesi işlenmemiş ürünleri tüketmek. Un,tuz ve şekerin kesinlikle tüketilmediği diyette doyuncaya kadar yeme özgürlüğüne sahipsiniz.

Yaptığınız diyet listesinin en az %60’ını çiğ yiyecekler oluşturulmalıdır.

Glutensiz yiyeceklerin tüketildiği ve özellikle Çölyak hastalarının uyguladığı bir diyet olan glütensiz diyetinde, buğday, arpa, çavdar gibi tahıllar içeren besinler tüketilmemektedir. Aslında glütene karşı duyarlılığı olan kişilerin uygulaması gereken bu diyet, böyle bir hassasiyet taşımayan pek çok kişi tarafından da uygulanmaktadır. Popüler glütensiz diyeti, sağlıklı kişiler tarafından uygulandığında vücutta vitamin kaybına yol açtığından, besin eksikliğine neden olabilmektedir. Bu sebepler nedeniyle, uzmanlar glütene duyarlı olmayan kişiler tarafından uygulanmaması gerektiğinin altını çiziyorlar. Son dönemde oldukça rağbet gören diyetlerden biri de vücudun dinlenmesini ve yenilenmesini sağlayan detox diyeti.

Detox diyeti kısa vadeli bir diyet programıdır ve amacı zararlı kimyasalların tüketilmesini azaltarak, vücudun toksinlerden arınmasını sağlamaktır. Anemi, diyabet gibi rahatsızlıkları bulunan kişiler ve emziren anneler tarafından uygulanmamalıdır. Diyet süresince trans yağ, rafine karbonhidrat, beyaz pirinç, kafeinli maddeler, işlenmiş gıdalar ve alkol tüketilmemektedir. Ağırlıklı olarak sıvılarla beslenme önerilir, böylelikle bağışıklık sisteminin gençleşmesi ve güçlenerek sağlanır. Vücudun asit baz dengesini bozan yiyeceklerin azaltıldığı bir diyet olan Alkalin diyeti yine çok fazla tercih edilen diyetlerden biridir. Asit baz dengesi diyeti, meyveye, sebzeye, kabuklu yemişlere ve baklagillere ağırlık veren bir diyet türüdür.

Alkalin diyetinin kalsiyum oluşumu, böbrek taşları, osteoporoz ve kas erimesi gibi sorunlara yardımcı olduğu görülmüştür. Fazla kilolardan kurtulmak, daha fit bir görüntüye kavuşmak aslında sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak mutlaka kendimiz için yapacağımız en doğru şeylerden biri. Ancak bunu yaparken, son derece bilinçli ve bir uzman desteği ile hareket etmeli, her duyduğumuz diyeti uygulamamalıyız.

Beslenme düzenini mutlaka vücudumuzu iyi tanıyarak mümkünse bu işin uzmanları ile iş birliği içerisinde oluşturmalı, spora daha fazla vakit ayırmalıyız.

Unutmayın, bedenimiz, ona ne kadar iyi baktığımızla orantılı olarak çalışır. Sağlıkla kalın.