Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        instagram/tatildeyimdönücem

        Habertürk & Tatilstil.com işbirliği ile gerçekleşen Orta Avrupa turundaki yeni durağımız Dresden. Bu tarihi ve küçük şehir, Almanya'nın Saksonya eyaletinin merkezi. Elbe Nehri kıyısındaki Dresden için "Almanya'nın Floransa'sı" deniyor. Gerçekten de öyle. Floransa'yı görenleriniz varsa, aradaki benzerliği hemen farkedeceklerdir.

        Harita

        Şehirde çok fazla sanat eseri koleksiyonu ve 2. Dünya Savaşı'nda ağır zarar görmüş olmasına rağmen, günümüze değin yapısını korumuş, barok mimarisinin muhteşem örnekleri bulunuyor. Bu yapılarda, August döneminin ihtişamını görebiliyorsunuz. Eski Doğu Almanya sınırları içerisinde yer alan Dresden, Avrupa'nın en güzel saraylarından biri olan Moritzburg'a da son derece yakın bir konumda. Şehrin özelliklerinden biri, Orta Avrupa için, önemli bir ulaşım kavşağı ve ekonomik merkezi olması. Yani jeopolitik açıdan önemli bir yere sahip.

        Tam anlamıyla bir müzik şehri olan Dresden'deki turumuza Tiyatro Meydanı'ndan başlıyoruz. Meydanda bizi Semperoper opera binası karşılıyor. Rönesana, Barok ve Yunan Mimarisi'nin izlerini taşıyan bina, 1841 yılında mimar Gottfried Semper tarafından inşa edilmiş. 1869 yılında yanan bina, yeniden tam 40 yıl sonra inşa edilmiş. Muhteşem bir yapı olduğunu söyleyebilirim.

        Harita

        Şehrin en çarpıcı tarihi yapılarından biri de, Kadınlar Kilisesi. Kilise, Dresden'in sembollerinden biri haline gelmiş ve 1945 bombardımanına kadar, tam iki yüzyıl ayakta kalmış. Bombardımanın ardından yıkılan kilise, 2005 yılında inşası tamamlanarak, tekrar ibadede açılmış. Protestanlığın kabesi olarak kabul edilen Dresden'in ve dünyanın en önemli Protestan Kiliseleri'nin başında geliyor orijinal adıyla Frauenkirche Kilisesi.

        Harita

        Dresden'deki bir diğer durağımız, Osmanlı İmparatorluğu'na ait olan en önemli koleksiyonlarından birinin sergilenmiş olduğu Kral Sarayı oluyor. Albertinum ve Almanya'nın en görkemli yapılarından biri olan Zwinger Sarayı'nın ardından, Saksonya asilzade, dük, lord ve kralını anlatan, dünyanın en uzun, en büyük mozaik resmi olan "Fürstenzug" a varıyoruz.

        Image Title 1 Image Title 2
        Description

        Kısa bir şehir turundan sonra, Protestanlığın babası Martin Luther anıtını görüyoruz. Fotoğraf çekiminin ardından, serbest zamana geçiyor, kendimizi Dresden sokaklarına ve alışverişe bırakıyoruz. Dresden gerçekten alışveriş için çok elverişli bir şehir. Bir çok büyük alışveriş merkezi ve bilinen markaların mağazaları var. Fiyatlara inanamayacaksınız, abartmıyorum.

        DRESDEN NOTLARI

        * Eğer, vakit sıkıntınız yoksa, Moritzburg Sarayı'nın parkında yürüyüş yapın. Doğa sporlarına tutkun olanlarınız varsa, şehrin yaklaşık 30 km güneyindeki Sächsische Schweiz tam size göre. Kumtaşı kayaları ve dağ geçitlerine bayılacaksınız.

        * Dresden'e boş bir bavul ile gitmenizi öneriyorum. Alışveriş için en uygun fiyatlı ve zengin seçeneğe sahip lokasyonlardan biri. Kendinizi kaybedebilirsiniz.

        * Alışveriş açısından cazip olmasına rağmen, konaklama yönünden biraz pahalı bir destinasyon. Gitmeden önce sıkı bir fiyat araştırması yapmanızı tavsiye ediyorum.

        * Dresden'de Tiyatro Meydanı'ndaki cafede kahve molası verin ve Alman pastalarının tadına bakın. Fiyatlar makul.

        * Vaktiniz olursa Elbe Nehri'nde keyifli bir tekne turu yapabailirsiniz.

        * Dresden'de yiyecek seçeneğiniz oldukça fazla. Dünya Mutfağı örneklerini bulabileceğiniz gibi, Alman Mutfağı'nın en güzel yöresel lezzetlerini tadabilirsiniz. Fast food zincirleri de alternatifleriniz arasında. Benim tavsiyem Grand Cafe'deki kekler olacak, çok leziz.

        BRATISLAVA

        Slovakya'daki durağımız ise, başkent Bratislava. Kısa bir ziyaret gerçekleştirdiğimiz bu sevimli şehirde, pazar günü olması nedeniyle her yer açık olmamasına rağmen, Noel hazırlıkları nedeniyle coşkulu bir atmosferle karşılaştık. Bratislava, müzeleri, tiyatroları, devlet binaları, üniversiteleri ile siyasetin ve kültürün merkezi. Kozmopolit bir ruha sahip olan şehir, Tuna nehri kıyısında olduğundan, hem Avusturya'ya, hem de Macaristan'a sınırı var ve bu şekilde iki devlete sınırı olan, iki başkentten biri.

        Harita

        Old Town bölgesindeki heykeller, St. Martin Kilisesi, Michael Kapısı ve elbette Bratislava Kalesi, şehrin olmazsa olmazları. Ancak, Bratislava'nın öyle bir sembolü var ki; herhalde onunla fotoğraf çektirmeyen kalmamıştır. Cumil'den bahsediyorum. 1805 yılındaki istila sonrası, yenilenen eski şehrin yeni yüzünü temsil eden Cumil heykelinde, logardan çıkan bir adamı görüyorsunuz. Bir diğer ilgi çeken heykel ise, Schone Naci heykeli. Rivayete göre, Naci 1800'lü - 1900'lü yıllar arasında Bratislava'da yaşamış, maddi durumu yerinde olmamasına rağmen her daim çok şık giyinen, birazda deli dolu olduğundan sokaklarda şapkasını çıkararak, herkesi selamlayan bir karakter. Heykeli de onu simgeliyor.

        Bratislava'ya yolunuz düşerse, mutlaka "langos" yemenizi tavsiye ederim. Pişi tadında bir tat. Çok leziz. Slovakya'nın çorbaları da meşhur. Macar mutfağı hakim, o yüzden burada da "gulaş" içebilirsiniz. Treska değişik bir lezzet, balık ve mayonezle hazırlanan bir çeşit salata. Deneyebilirsiniz. Patatesli, koyun peynirli Slovak köftesi de başka bir geleneksel tat seçeneği.

        Image Title 1 Image Title 2
        Description

        Bratislava ile birlikte dördüncü ziyaret ettiğimiz ülkeyi de geride bırakarak, beşinci ve son ziyaret durağımıza doğru yola çıkıyoruz. Macaristan'la devam edeceğiz. Takipte kalın.

        Tatilstil.com'u ziyaret etmek için
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar