Dördüncü dalga kapımızda; devlet denenmiş, etkili olmamış önlemler yerine daha stratejik kararlar almalı
Aşıda epey mesafe aldık, bu ülke açısından önemli bir başarı. Sayın Bakan’ı ve emek veren sağlık çalışanlarını kutluyorum.
Ancak pandemi henüz bitmedi.
Umarım yaşamayız ama bütün veriler dördüncü dalganın geliyor olduğu yönünde.
Bu günlerde her şey tam da Kasım-Aralık ayı civarında İngiliz varyantı ile gelen üçüncü dalganın başlangıcı gibi seyrediyor.
O zamanlar, ikinci dalganın hemen sonrasıydı, salgın yeni bitmiş, vaka sayıları azalmış, yoğun bakımlar boşalmış, ölüm oranları düşmüştü.
Arkasından yasaklar gevşetilmiş, toplum rahatlamış, insanlar soluk almaya başlamış, ekonominin çarkları dönmeye başlamıştı.
Derken önce İngiltere, arkasından Avrupa ülkelerinden alfa varyantı vakaları bildirilmeye başladı.
İngiliz varyantı olarak adlandırılan yeni mutasyon, orijinal Wuhan kaynaklı virüsten daha bulaşıcı, daha öldürücü, gençleri, çocukları da etkiliyordu.
Bu gelişmeler üzerine Bilim Kurulu üst üste toplantılar yaptı, önlemler tartışıldı.
Sonuçta İngiltere başta olmak üzere bazı ülkelere uçuş yasağı geldi, bazı ülkelerden gelen turistlerden üç günlük PCR testi istendi, AVM’lere, uçaklara, toplu taşıma araçlarına HES kodu zorunluluğu kondu.
Sonuç ne oldu ?
Hep birlikte yaşadık, üçüncü dalga geldi, hızla yayıldı, vaka sayıları arttı, hastaneler doldu, ölüm vakaları hızla tırmandı.
Zorunlu olarak ülke olarak tam kapanmaya girdik.
Bugün bu filmin tekrarını yaşıyoruz.
Hindistan’dan yeni mutasyon virüs haberleri geliyor.
Delta varyantı denilen virüs daha sonra İngiltere ve Rusya’da yayılmaya başladı.
Yeni delta varyantı öncekilerden daha da bulaşıcı ve öldürücü.
Nezle grip gibi sinsi başlıyor, klasik koronavirüs bulguları, tat kaybı, ateş, bitkinlik bulguları arka planda. Basit soğuk algınlığını taklit ediyor, başlarda hafif semptomlarla gidiyor. insanlar işinde gücünde ama bu dönem tam bulaştırma dönemi, hastalık kişiden kişiye hızla yayılıyor.
DÖRDÜNCÜ DALGA NASIL ENGELLENİR?
Avrupa etkilenmeye başladı. Oysa henüz kimse yeni bir dalganın tehdidinin farkında değil.
Eminim Bilim Kurulu ve Bakanlık bu tehlikenin farkında.
Sessizden önlemler alınıyor. Ama bakıyorsunuz alınan önlemler aynı, hepsi de daha önce denenmiş ve etkili olamamış önlemler.
Bu önlemler neler?
Riskli ülkelere uçuş yasağı koymak ve bu ülkelerden gelenlere üç günlük PCR testi isteği.
AVM’lerde uçak, otobüs, toplu taşımada HES kodu talebi. Binaların kapısında ateş ölçer.
Bunlar üçüncü dalgada etkili olmadı. Korkum o ki yine etkili olmayacak.
UÇUŞ YASAĞI KOYMANIN PRATİK BİR ANLAMI YOK
Uçuş yasağı koymak sadece bizim için değil bugüne kadar hiçbir ülke için çözüm olmadı.
Gelmek isteyenler başka bir ülkenin havaalanından transit yolcu olarak elini kolunu sallayarak geliyor.
Buna karşılık enfekte olmayan, cidden işi gücü olan büyük çoğunluğun girişi engelleniyor.
Salgın üç günde beş günde bilemedin bir ayda biten bir olay olmadığı için çok uzun süre uygulanamıyor, bir süre kapılar açılmak zorunda kalınıyor, sonuçta uçuş yasağı bir işe yaramıyor.
ÜÇ GÜNLÜK PCR TESTİNDE "ÜÇ GÜNLÜK SÜRE" SORUNU VAR
Uçuşlarda ya da ülkeye girişte gelen insanlardan en az üç gün öncesinden yapılmış PCR testi isteniyor. Burada en önemli sorun kişilerin bu üç günlük süre içinde enfekte olma olasılıkları.
Üç gün önce yapılan PCR testinin güvenli kabul edilmesi için bu süre içinde kişinin ya evinde karantinada kalması gerekir ya da ülkeye giriş anında testinin yapılması gerekir.
Test süresinin uzunluğu kapıda test yapılmasını engelliyor. İnsanların saatlerce beklemesi gerekiyor.Bu da mümkün değil.
İnsanlar için zor, pandemi kontrolü açısından riski olan bir uygulama.
HES KODU BİR İŞE YARAMIYOR
HES kodu temaslı olup olmadığınızı gösteren bir sistem.
Geçenlerde HES kodumu güncelledim, sistem bir ay geçerli yeni bir kod numarası verdi.
Bu kod numarası bir ay süre ile temaslı olmadığımı gösteren bir belge.
Bu arada varsayalım ki ben ya da başka bir kişi temaslı ya da enfekte olmuş olsa, PCR testi yaptırmamışsa toplumda saatli bomba gibi gezmeye devam edebilir.
Temaslıların da birçoğunun bir akrabasının ya da kuzeninin vb HES kodunu kendi telefonuyla fotoğraflayıp kontrollerden elini kolunu sallayarak geçtiği söyleniyor.
Geçenlerde iş yerimle evim arasındaki bir AVM’nin önünden geçerken yüzlerce metre uzayan HES kodu kuyruğunu görünce bu uygulamanın yararlı mı yoksa uygulamanın kendisinin bizzat bulaşı tetikleyip tetiklemediğine karar veremedim.
ATEŞ ÖLÇERLER MİLYARLARCA LİRALIK İSRAF
Pandeminin başında iş yerlerine, hastanelere AVM'lerin girişine, toplantı salonlarının kapısına ateş ölçer zorunluğu konuldu.
Yüz binlerce iş yeri, kapısına ateş ölçer ya da termal kamera koydu.
Her binaya girişte bir ateş ölçer kuyruğuna girip, her adımda insanların alnına tabanca gibi dayanan ateş ölçerler, termal kameralarla yaşamaya alıştık.
Ama bir yıl sonra geriye dönüp baktığımızda bu önlemlerin ne COVID-19’un erken tanısında ne de pandeminin yayılmasını önlemede hiçbir anlamının olmadığını gördük.
Ateş, COVID-19’un erken evresinde görülen bir semptom değil, ikinci üçüncü aşamada ortaya çıkan bir semptom. Hastalığın başından ateş çıkışına kadar uzun bir süre var, üstelik bu süre hastalığın asıl bulaşıcı olduğu dönem. Bu dönem ateş ölçerle tespit edilemiyor.
Ayrıca ateş sadece COVID’e özgü bir bulgu da değil. Ateş varsa bu bulgunun o kişide korona olduğu anlamına da gelmiyor.
Sonuçta ateş ölçerlerin erken tanıda bilimsel olarak karşılığı da yok.
Bana göre bu cihazlara harcanan milyarlarca lira gereksiz israf.
DÜNYA AŞI KARTI VE RAPİD ANTİJEN TESTİ UYGULAMASINA GEÇİYOR
Artık dünya pandeminin kontrolünde daha etkin ve hızlı yöntemler kullanmaya başladı.
Avrupa Birliği aşı karnesi uygulamasına geçiyor. Ülkeye girişte çift aşı zorunluluğu getiriyor.
İspanya ülkeye girişte, kapıda, anında sonuç veren hızlı antijen testlerle kontrol yapıyor, negatifse ülkeye alıyor, pozitifse geri gönderiyor.
Güney Kore, ülke genelinde PCR testleri yerine her yerde hızlı sonuç alınan, durumu anında gösteren rapid sürüntü antijen testleri ile kontrol yapılıyor.
Amerika’da her yerde isteyen herkese ücretsiz aşılama yapılıyor.
Avrupa’da her eczanede sürüntü ile yapılan hızlı (rapid) antijen testleri satılıyor, isteyen herkes alabiliyor, eczaneye girip birkaç dakika içinde COVID riskini öğrenebiliyor.
BİLİM KURULU’NA İKİ ÖNERİ
Sonuç olarak delta varyantı dünyada hızla yayılıyor. Dördüncü dalga riski çok yüksek.
Bir an önce denenmiş, başarılı olmamış yöntemler yerine daha başarılı önleyici yöntemleri uygulamaya koymak gerekir.
Bir hekim olarak iki önerim var.
Birincisi özellikle riskli ülkelerden gelen turistlerin kontrolü ile ilgili.
Bu ülkelere uçuşları durdurmak etkili değil, üç günlük PCR testle kontrol yapmak süre açısından riskli.
Bir an önce yeni ve daha etkili yöntemler uygulamaya konulmalı.
İlk adım, ülkeye girişte aşı kartı kontrolü uygulamaya koyarak atılmalı.
Aşısız olanlar için kontrol girişte yapılmalı.
PCR gibi pahalı ve ölçüm süresi uzun testler yerine İspanya’nın uyguladığı gibi sürüntü ile yapılan hızlı antijen testleri uygulamaya konmalı. Bu testler hem çok hızlı hem de ucuz ve duyarlılığı çok yüksek yöntemler.
İkinci öneri ülkede alınan önlemlerle ilgili.
Aşı olanların AVM kapılarında taşıma araçlarında kontrol kuyruklarında HES kodu incelemesi için bekletilmesine gerek yok, aşı kimliği ile hızlı geçiş yapabilmeli.
Öte yandan korona açısında şüpheli semptomları başlayan çok insan fişlenme ve eve kapatılma endişesi ile ya da hastanede bulaş olması riski ile test yaptırmaya gitmekten korkuyor.
Bu korkudan birçok insan erken tanıyı geciktiriyor.
Bu nedenle Avrupa’da hemen her ülkede vatandaşların basit bir sürüntü ile anında sonucunu öğreneceği hızlı testler eczanelerde satılıyor.
Bizde vatandaş bu testlere ulaşamıyor.
Bu testlere vatandaşların kolay erişimi hastalığın erken tanısını ve kontrolünü kolaylaştıracak.
Bilimin her gelişim aşamasında her yeni mutant saldırıda zaman geçmeden önlemlerin güncellenmesi gerekir.