Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Canan Hoca'ya verilen 15 günlük meslekten alıkonma cezası onandı.

        Okurlar bilir ki, bu köşeden Canan Hoca'ya katılmadığım görüşlerinde mesleki etik çizgisi içinde en sert eleştirilerde bulunan insanlardan birisiyim.

        Ama hocaya verilen cezaya karşıyım.

        Üstelik geçmişte Tabip Odası Onur Kurulu'nda görev yapmış, benzer kararlara imza atmış bir hekim olarak karşıyım.

        OLAYLAR NASIL GELİŞTİ

        Prof. Canan Karatay’ın gebelik diyabeti ile ilgili açıklamalarını bilim dışı ve halkı yanıltıcı bulan Türk Jinekoloji ve Obstetetrik Derneği Ocak 2015'te Tabip Odası'na şikayet etti.

        Yapılan soruşturmada hoca hatalı bulundu ve 15 gün meslekten alıkonma cezası verildi.

        Prof. Karatay itiraz etti, temyiz aşaması üç yıl sürdü, sonunda Danıştay 8. Dairesi cezayı onadı.

        Derneğin başvurusundan tam üç yıl sonra 2018'in ilk günleri bir akşam Habertürk TV’de Canan Hoca'nın Kübra Par’la röportajına rastladım.

        Canan Hoca, konuşmasında yine sıradışı açıklamalar yapıyordu.

        O röportajında hoca, gebelikle dört önemli iddia ortaya atmıştı, ilk ikisi anne adayları ile ilgiliydi; “Şeker yükleme testi yaptıran kadınlar, şeker hastası olur” diyor, anne adaylarını “Yükleme testi yaptırmayın, çocuğunuz diyabet olur, kalbi de delik doğar” diye uyarıyordu.

        Diğer ikisi, yeni doğacak bebeklerle ilgiliydi; “Annenin yediği şeker olduğu gibi kana, oradan da bebeğe geçer, 600 gramlık bir çocuğa vücudunun altıda biri şeker verip çocukları zehirliyorlar ” diye iddia etti. Son olarak da “İnsülin kana geçemez, ama insülin antikorları kana geçer, onlar da bebeğin pankreasını tahrip eder, diyabet yapar” dedi

        Bu açıklama üzerine “Canan Hoca, size yine itirazım var” başlıklı bir yazı yazdım,

        Yazıda hocaya hitaben, "Gebelik diyabeti olanlar, yükleme testi yaptırırsa diyabet olur, yaptırmayanlar diyabet olmaz diye bir kavram yok; şeker yüklemesi yaptıranların diyabet olduğu, yaptırmayanların da diyabet olmadığını gösteren bir yazı literatürde yok" demiştim.

        Hocadan da bir talepte bulunmuştum. "Bu konuda çalışmanız, kanıtlarınız varsa ortaya koyun, ya da elinizde endokrin ve diyabet uzmanlarının, jinekologların göremediği bulamadığı yayınlar varsa getirin bilim insanları olarak toplanalım, bir konsensusa varalım ve ortak açıklama yapalım" diye önermiştim.

        "Aksi takdirde bugüne kadar yükleme testi yaptırmış milyonlarca annenin içine, çocuğunun günün birinde Tip 1 diyabet olacağı endişesi düşer, bu endişe ve korku toplumsal paniğe yol açar, açıklamalarınızla insanlara uykusuz geceler yaşatırsınız, kâbuslar gördürürsünüz" demiştim. Sonuçta hocadan yanıt alamadım.

        Bir süre sonra gelişmeler endişelerimi haklı çıkardı.

        SAĞLIKTA MAGAZİN İNSANLARI OLUMSUZ ETKİLİYOR

        Aslında gebelik diyabeti ile ilgili benzer düşünceleri herhangi bir hekim söyleseydi, birkaç küçük haber dışında medyada yer almayacak, kimse duymayacak, kitleleri etkilemeyecekti.

        Konu, Canan Hoca gibi her söylediği olay olan, reytingi çok yüksek bir insan tarafından söylenince hemen ülke gündemine oturuyor ve daha önem kazanıyor. Hemen tüm Türkiye boydan boya etkileniyor. Nitekim öyle de oldu, insanlar artık gebelik diyabetinde hekimi dinlemiyordu.

        Hekimler bu ülkede ilk kez sağlık alanında reytingin gücünü görüyordu.

        Hocanın her görüşü doğru olmadığı gibi, yanlış diye bir kural da yok.

        Mesela hocanın zeytinyağı önerisini destekliyorum, kolesterol teorisine kısmen katılıyorum, gelene geçene yüksek doz kolesterol ilacı vermek yanlış, risk sınıflaması yapmak gerekir, ama yüksek risklileri mutlaka korumak gerekir.

        Kaya tuzunun serbestçe alınabileceği önerisine katılmıyorum. İşlenmiş gıda, meyve suyu uyarılarını tamamen destekliyorum.

        Ancak bardakla zeytinyağı içmenin, kaya tuzuyla yıkanmanın iyi fikir olduğu kanaatinde değilim.

        Canan Hoca'yı asistanlık yıllarımdan tanırım. Özellikle akçalı işlerde dürüst olduğundan en küçük şüphem yok, ama bu reyting konusunda çıkar sağlayan etrafında birçok insan olduğunu zaman zaman hocanın yanlış yönlendirildiğini tahmin ediyorum.

        Hoca konuşmalarında yüksek reyting uğruna magazine kaydıkça halk yanlış etkileniyor.

        Özellikle sağlık alanında reyting uğruna daha ilginç olma gibi fazladan bir çabaya girmemesi ve magazinin insanları öğüten yok eden değirmenine sürüklenmemesi gerekir.

        APOLET SÖKMEK DOĞRU KARAR MI?

        Canan Hoca'yı sevebilirsiniz de, kızabilirsiniz de.

        Ama sonuç olarak Canan Hoca'ya verilen cezaya karşı çıkıyorum.

        Eleştiri ayrı bir konu, ceza vermek ayrı bir konu. Hekimlik diploması olan bir doktorun meslekten men ya da hekimlik yapma yetkisinin alınması için çok daha ciddi gerekçeler olması gerekir.

        Yukarıda anlattığım gibi gebelik, gebe annenin bebeği, onların sağlığı konusu bunlara hiç benzemeyen çok ciddi bir konu, burada söylenecek her cümle, her sözcük, her harf, araya konulacak her virgül çok önemli. Burada hocanın görüşlerine şiddetle itiraz ediyorum.

        Ama sırf bazı görüşlerine katılmadığım için cezayı desteklemem bir hekim olarak dürüstlük olmaz.

        Askerlikte nasıl hata yapan bir askerin 15 gün ya da bir ay apoletlerinin sökülmesi kararı alınmıyorsa hekimlikte de bu uygulama yanlış.

        Hata yapan hekime para cezası verisiniz, sicil cezası verirsiniz, medyada konuşma yasağı verirsiniz, hastanın hayatını tehlikeye atmışsa adli ceza da verebilirsiniz ama meslekten alıkoyma doğru değil. Apolet sökme ile aynı kategoride bir uygulama.

        Sonuçta hekimlik onuruyla bağdaşmayacak yüz kızartıcı suçlar, ya da mesleğini yapmaya engel akıl ve ruhsal bir sorunu gibi önemli bir kanıt olmadıkça bir hekime görüşleri nedeniyle kısa yada uzun süreli meslekten men cezası verilmesini doğru bulmuyorum.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar