Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FETÖ’nün kumpaslarının kamuoyunun bir kesiminde kabul görmesinin nedeni Türkiye’de kendilerini liberal olarak tanımlayan aydınlardı. Murat Belge, Hasan Cemal gibi yaşı büyük isimlerin önderliğindeki bu güruh, ya da Cihangir entelektüelleri, askeri vesayetin kaldırılması ve Batı tarzı bir sivil toplumculuk adına FETÖ’ye meşruiyet sağladılar. Kumpasların ayyuka çıktığı noktada bile televizyonlara çıkıp kendilerine verilen şerbeti içtiler, yalanları pazarladılar.

        İlk günden beri bu gönüllü propaganda işine soyunmalarının nedenini merak ettim.

        Yeşil Sol Parti sayesinde bir daha asla kamusal alanda yer almaması gereken bu güruh hortladı. Cengiz Çandar’ı milletvekili yapacaklar.

        Bakın Çandar önceki gün T24’te Cansu Çamlıbel’e verdiği söyleşinde 15 Temmuz darbe girişimi hakkında ne diyor:

        - Bu işler devletsiz olmaz. Mesela Adil Öksüz diye bir figür çıktı ortaya. Kimdir bu adam? Bu Adil Öksüz, Gülen cemaatinin önemli bir şahsiyeti mi gerçekten, yoksa devlet güvenlik sisteminin Gülen cemaati içine başarısız bir darbe yapma talimatıyla yerleştirdiği adam mı? Bilmiyorum!

        REKLAM

        Çamlıbel de kötü gazeteci olduğu için Çandar’ın Adil Öksüz’le ilgili iddiasının kaynağını sormuyor.

        FETÖ bu darbe girişiminde suçüstü yakalandı. Sağdan soldan, üstten alttan bakıldığında bu işi tertipledikleri net bir şekilde ortaya çıktı. Her türlü delil mevcut. 15 Temmuz’un bir FETÖ kumpası olduğuna dair hiçbir şüphe yok.

        Ancak FETÖ’cüler Batı’da bu delil dağına rağmen kendilerini aklamak için bir yalan icat etti: “Adil Öksüz içimize yerleştirilmiş bir devlet ajanıdır.” Gittikleri her toplantıda bu yalanı söyleyip durdular, birilerini de ikna ettiler. Darbe için biz yapmadık diyemiyorlar, aramızdaki ajanlar diyorlar.

        Bu FETÖ yalanına inanana, yetmiyormuş gibi bunu kamuoyuna aktaran kişi de tanıdık. Dün kumpaslara inanan Cengiz Çandar. Gerçekten söylediğine inanıyor mu yoksa işine öyle mi geliyor?

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Şovmen tipler

        Şovmen tipler
        0:00 / 0:00

        Sera Kadıgil’i antipatik bulanlardan mısınız? Saliha Sera Kadıgil Sütlü, burjuva ya da kulağa daha şık geldiği için kullanmayı tercih ettiği haliyle Sera Kadıgil her ağzını açtığında saklanacak bir yer arıyorum. Cazgır bir komşu ya da herhangi birinin kayınvalidesi prototipinde susmaya hiç niyeti yok gibi Türkiye İşçi Partisi milletvekilinin. Yıldızı CHP’den Meclis’e girip TİP’e geçince parladı; bir milletvekilindense daha çok bir aktivist gibi. Bütün aktivistler gibi kendisini sevdirme derdi de yok.

        AIDS hakkında farkındalık yaratan ve eşcinsel hakları için mücadele eden Larry Kramer’ın da sempatik gözükmek gibi bir derdi yoktu. Türkiye’de de insan sadece Panter Emel’den korkusundan hayvan hakları konusunda duyarlı olmaya mecbur kalır. Sigarayla mücadele uğruna davetlerde gördüğü insanların bile başının etini yiyen Orhan Kural ya da topraklar, erozyondan başka konu bilmeyen Hayrettin Karaca da sevimli insanlar değildi. Ancak hepsinin birer davası vardı ve inatları sayesinde bu dava hakkında en azından aşağı yukarı bir fikir sahibi olduk.

        Sera Kadıgil çok güzel laf çakıyor, insanlar alkışlıyor. Siyasetin alternatif meydanı sosyal medyada epey ilgi çekiyor. Ancak ne onun ne de TİP’in temsil ettiği bir dava var mı, belli değil. Şov konusunda çok etkili oldukları, hatta şovmen siyasetin Türkiye’deki temsilcisi olduklarınaysa şüphe yok.

        REKLAM

        TARİHİ KONUŞMAYMIŞ

        Kadıgil’in son eylemi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay konuşurken Meclis’te telefonundan Yeliz’in “Yalan” şarkısını çalmaktı. Ruhat Mengi’ye anlattığına göre bu eylem sadece Oktay’ı konuşturmamak için tasarlanmamış; disiplin soruşturması açılanlara kendilerini kürsüden savunma hakkı veriliyormuş ve TİP Başkanı Erkan Baş bu sayede “o” konuşmasını yapmış. “O” konuşmanın ne olduğunu hatırlamıyorum, öyle bir konuşma da önüme gelmedi. Demek ki etkisi yok denecek kadar az, ama TİP’liler için bu konuşma Churchill’in plajlarda ülkesini savunma çağrısı kadar tarihi sanırım.

        Meclis’te eylem yapmak, işleyişi aksatmak, rahatsızlık vermek birer tercihtir ve olumlu sonuçları olabilir. Tek başına bir milletvekili bile temsil ettiği insanların yaşam şartlarının iyileşmesi ya da dikkati belli bir yöne çekme konusunda etkili rol oynayabilir. Bakmayın bugün Meclis’in bol devamsızlık yaparak sadece maaş almak için seçilmiş vekillerine, eski dönemlerde bunun örnekleri var. Kamer Genç böyle bir isimdi örneğin.

        TİP’in dört vekilinin de elinden şov dışında başka bir şey gelebilirdi. En azından partilerinin adına istinaden işçiler konusunda kamuoyunda bir bilinç oluşturabilirlerdi. Ancak sadece Kadıgil değil. B-list bir dizi oyuncusuyken Gezi sırasında attığı tweet’lerle bir anda siyasi figüre dönüşen Barış Atay ya da vekilken meyhane açıp işletmeye başlayan Ahmet Şık da işi sadece şova vuruyor. Şov derinliği olmayanların sığınacağı, eksikliklerini örtmek için kullanacağı bir seçenektir. TİP Başkanı Erkan Baş’ın sosyalizmi sadece SSCB’ye indirgeyen ve bir başka yüzyılın ezberleriyle şekillendiği görüşlerinden sığlığın bu parti için aranan özellik olduğu bile söylenebilir.

        REKLAM

        Eski TİP vekilleri bir zamanlar Beyoğlu’nun ara sokaklarında bulunan ve ucuz bira sattığı için Ortodoks devrim hayalleri kuran gazetecilerin takıldığı Süper Meyhanesi’nin müdavimlerini andırıyordu. Aralarına katılan Mehmet Aslantuğ’la birlikte şimdi birkaç sokak öteye, Çiçek Arif’e “upgrade” olmuşa benziyorlar.

        BEYAZ TÜRK PARTİSİ

        Tam bu yüzden, şov siyaseti sayesinde, toplumda sol bir dalga estirmekten uzak TİP. Ama Beyaz Türkler arasında çok popüler. O kadar ki ciddi bir gizli dalga yaratacakları bile söyleniyor. Kendileri de bu iddiaya öylesine inanmışlar ki seçime kendi amblemi altında girecekler. Türk siyasetinin en aklı başındaki figürlerinden “yakışıklı esmer adam” bu tercihi yanlış buluyor. Zira Selahattin Demirtaş’ın da kaygılandığı TİP’in kendisine fazla güvenen tavrının HDP’nin (Yeşil Sol Parti) milletvekili sayısına mal olabileceği. Kabaca bir bakkal hesabı yaparsak: D’Hondt sistemine göre ayrı bir parti olarak seçime giren TİP’in çıkaracağı bir milletvekili HDP’nin 10 milletvekilini engelleyebilir, bu da parlamenter rejime geçilmesi için zorunlu olan Meclis aritmetiğini olumsuz etkileyebilir.

        TİP’in yaratacağını düşündüğü o büyük dalgayı henüz hiçbir ankette görmek mümkün değil. CHP’yi demode bulan, İYİ Parti’ye kızan, geçmiş önyargılar yüzünden eli HDP’ye gitmeyen bir kesimin ilgisini çekebilir. Yeşil Sol’un etnik siyasete fazlasıyla yakın adaylar göstermesi, CHP’nin tartışmalı isimleri toplaması, seçmenin yaptığı çıkış Millet İttifakı’nın oylarını artırmasına rağmen bir türlü Meral Akşener’i affetmemesi yüzünden açıkta oylar var. Bu insanlar Muharrem İnce’nin tabela partisini destekleyecek gidecek kadar şuursuz değil, o yüzden “Bir Kemal’e bir TİP’e” sloganı karşılık buluyor.

        Ama Beyaz Türklerin siyasetteki ağırlıklarının YDH’den ÖDP’ye epey sınırlı olduğunu geçmiş seçimler gösterdi. Bu haliyle hızla bir Cihangir partisine dönüşüyor TİP. Geçtiğimiz günlerde Cihangir’de tanıtım yapmaları da epey manidar olmuş. Ancak “Upper Cihangir”in tefrikacısı Tuğrul Eryılmaz’ın aktardığına göre mahallede Yeşil Sol Parti daha fazla ilgi çekmiş.

        Diğer Yazılar