Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Referandum sonuçlandığından beri AK Parti’ye yakın yazarların, analistlerin kalemleri de dahil olmak üzere pek çok yerden benzer mesajlar geliyor. Daha idealist olanlar “uzlaşma” diyor. Hem sosyal hem de ekonomik rahatlama için gereken konsensüslerden bahsediliyor. Daha pratik olanlar ise “Artık 1 puan bile önemli ve AK Parti’nin bu 1 puanı kaybetme lüksü yok” şeklinde yorumlar yapıyor. Son derece de haklılar. Çünkü adı farklı da konsa bu bir tür başkanlık sistemi ve tıpkı ABD’de olduğu gibi siyaset iki güçlü aks etrafında temerküz edecek gibi görünüyor.

        Bu durum da her kampın öncelikle kendi içinde tutarlı ve anlamlı bir bütünlük arz etmesini zorunlu kılıyor. Tutarlı ve anlamlı bir bütünlük derken ilkeler, sorunların teşhisi ve çözümler üzerinde aşağı yukarı ortak bir plana sahip olmayı, kadroların birbirini hain ilan etmedikleri bir konteksti kastediyorum.

        Söz konusu tutarlılık ve bütünlüğün sağlanamaması halinde sorun teşhisleri ve çözüm planları nesnel tespitlerle ele alınmak yerine mugalata ve hamasete boğulur, liderin gözüne girmek için takla atanların fantezileri, sahici ve özeleştiri gerektiren analizlerin önüne geçer. Epeydir de geçiyor.

        Geçmekle kalmıyor, mugalata, hamaset ve lider şakşakçılığını “siyaset” zannedenler, muarızını ötekileştirip partinin bile değil, hareketin, hatta dinin ve geleneğin dışına itmeye çalışıyor.

        Peki AK Parti’nin böyle bir lüksü var mı? Hatta uzun soluklu olduğu görülen AK Parti-MHP ittifakının?.. Somutlaştırmak için “Hayır” blokuna kaptırılan % 20 civarındaki bir dilim üzerinden gidelim. Bu dilim ne söylemektedir?

        MERKEZ SAĞDA YENİ BİR ARAYIŞ VAR MI?

        İki ihtimal var ve cevap referanduma nasıl baktığınızla ilgili olarak değişiyor.

        1) “Referandumda oylanan, nihayetinde hukuki bir metindir, karmaşıktır ve bir model önerisi içermekte, millete de beğenip beğenmediği sorulmaktadır. Dolayısıyla ne % 48.6, ne de % 51.4 olası bir seçim için bağlayıcı değildir. Yarın seçim olsa AK Parti yine en az % 50-51 alır, MHP de % 11-13 bandında yer alır” deniyorsa endişe edilecek bir şey yok. Model geçmiştir, oylarda erimeden de bahsedilemez. Ancak bu görüş benimseniyorsa günah keçisi, vatan haini aramak yerine istediğiniz oranı neden toparlayamadığınız üzerine mantıklı analizlere yönelmeniz gerekir. Çünkü belli ki model istenilen oranda müşteri bulmadı. Üzerinde çalışmak lazım.

        2) “Evet’in hakkı en az % 55 idi, ama uzlaşmacılar, entegristler (AB yanlılarına, vatandaşlık ve hukuk eksenli yeni bir mutabakata dayanmak gerektiğini düşünenlere asılan yafta), İslamcılar, Hoca, Gül ve bazı eski parti kurucusu kurmaylar ve yardakçıları yüzünden olamadı. Bunlara kalsa FETÖ’cü CHP ile de uzlaşırlar. Bunlar devleti tanımıyor. Devlet affetmez, biz de affetmeyiz, devlet hepsinden hesap soracak, çünkü biz öyle istiyoruz. ‘Kadri Gürsel’in ne işi var cezaevinde’ demek vatan hainliğidir. Trump’ın Müslüman ülkelere vize yasağı uygulamasını eleştirenler manyaktır. Mavi Marmara’ya binenler de manyaktı. İslamcıları atalım, Batı ile aramızı düzeltelim ama idamı da getirelim. Büyük şirketler de artık sözümüzden çıkmaz, çok günahları var, biterler. Ama ekonomi düzelecek” deniyorsa, partinin durduğu yeri, kimliğini ve duruşunu anlatmak için ekranlara yansıması istenen görüşler bunlarsa, o zaman “Eğitimli şehirli AK Partililer yavaştan kaçıyor” tezini ciddiye almak gerekir.

        Çünkü eğitim, ister muhafazakâr olsun, isterse radikal, asgari tutarlılık arar. Yeni Türkiye’yi anlatmaya soyunmuş Sovyetik adamlar Paris’ten bahsettiğinde bunun saçmalığını ve imkânsızlığını fark eder. Vulgarizasyon kısmı bir yana, eğer gerçekten modelin değil, bazı politikaların anlaşılamadığı, bazı siyasetçilerin tavır almasının referandum sonucunu etkilediği iddia ediliyorsa o vakit “Hayır” bloku içindeki % 20’lik dilim önemli hale gelmektedir.

        Yani o zaman bir “kopma” olduğunu, hatta merkez sağda yeni bir oluşum arayışının başladığını da kabul etmeniz gerekir. Bu noktada “Oo halde ne yapılacak?” sorusu 2019’da Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle beraber gerçekleştirilecek genel seçimlerde AK Parti’nin oy oranının ne olacağını belirleyecek.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar