Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kadınlara, yaşlılara, çocuklara silah sıkacak kadar adileşmişler.

        Kenara çekilmelerine rağmen insanların üzerine sürüp vatandaşı ikiye biçecek kadar gözleri dönmüş.

        “10 kişi olmuş her topluluğa ateş edin” emri verecek kadar pespayeleşmişler.

        Milletin temsil edildiği Meclis’i, milletin iradesinin tecessüm ettiği yeri 7 kere bombalayacak kadar canileşmişler.

        ***

        21. yüzyılın 2016’sında TRT’yi ele geçirirlerse diğer kanalları da ele geçireceğini düşünen demode bir kafayla başarılı olacaklarına inanmışlar mıydı? Yoksa “Ya tutarsa” umudunun peşine iliştirdikleri bir “Gidiyorsak yıkarak gidelim” gözü dönmüşlüğü mü vardı? Cuntanın içinde YAŞ’ta eleneceği kesin olanlar bulunduğuna bakarsak öyle.

        Akılları kurcalayan başka bir soru daha var: Ya olanlar, daha büyük bir kalkışmanın ön gösterimi ise?

        Sorular çok, haliyle şüpheler de öyle. Önümüzde zor bir dönem var. Çünkü bu kalkışmaya karşı olağanüstü geniş bir konsensüs ve işbirliği gerekiyor. Sorunları doğru teşhis ve doğru tedbirlerle izale edecek emanete ehil, liyakat sahibi kadrolar gerekiyor. Ancak tüm bunlar için de güven gerekiyor. Ama ne acıdır ki en çok sarsılan da o.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başyaverinin bile darbeye karışan isimler arasında olduğu iddiasıyla gözaltına alındığı bir ortamda “güven” altın değerinde.

        Tedbirler alınacak. Devlet parlamenter demokrasiye kastetmeye çalışanlara inat, bu ülkeyi sivillerin yöneteceği fikrinin etrafına çelikten bir zırh örecek. Akıl ve hakkaniyetten sapmamak ve bayağı intikam hislerinin tuzağına düşmeden ilerlemek şiar olmalı. Ancak şu da bir gerçek ki, “Bir daha asla” diyen ve bu uğurda can verip zafer kazanan milletin adalet duygusunu tatmin etmek, bir faktör olarak hep masada olacak.

        Çünkü biliniyor ki milletin bir aksilik ve başka bir kriz için bir kez daha “Ama paralel yapı...” mazeretini duymaya tahammülü kalmadı. Meydanlarda atılan sloganlar herkesin ve en çok yapının sıradan inanmışlarının bir adım geri çekilerek bağlılığının maliyetini gözden geçirmesini gerektiriyor. Akıllı telefondan bağlandığı canlı yayında tek bir cümlesiyle milyonları sokağa döken Erdoğan’ın bu millet için ne anlama geldiği, nasıl bir hayat memat, onur, izzet meselesi addedildiği artık herkesçe görülmüş olmalıdır.

        Hadi onu saymadınız, o zaman kendini tanklara siper eden bedenleri saymalısınız.

        145 sivil olmak üzere 208 şehit var. 1491 yaralı. Şaka değil.

        Millete ateş ettiniz, öldüler, tiyatro değil.

        Erdoğan’ın bütün siyasi kariyeri boyunca yanında olmuş, partinin, hareketin halka nasıl tercüme edileceği yolunda birbirinden hayati keşifler yapmış Erol Olçok, 16 yaşındaki oğluyla birlikte o kurşunlara hedef oldu. 24 saat sonra uyanıp “Şaka şaka” diyerek uyanmadı. Kurgu değil.

        Erdoğan’ın eli ayağı, yardımcısı, her saat yanında olan başdanışmanlarından Mustafa Varank’ın ağabeyi darbe girişimine kurban gitti. Oyun değil.

        Evlerimizin üzerinden F-16’lar uçurdunuz, ses duvarını aşıp sonik bombalar patlattınız, hamile kadınlar çocuklarını düşürdü. Komik değil.

        Milletin o masum cehdi ve azmi olmasaydı, TSK içinde yapılanlara karşı çıkan aklı başında ve ülkesine sadık askerler olmasaydı, en başta er zaviyesinde daha büyük bir kalabalık ikna edilebilseydi -ki birçoğunu yalan söyleyerek sahaya göndermeleri de erleri ikna edemeyeceklerini anladıklarını gösteriyorbugün ülke yok oluşun eşiğindeydi.

        Başarılı olsalardı Erdoğan ve ailesini yok ederek, olmadı yargılayıp idam ederek, nokta atışlı suikastlar düzenleyerek, ülkede iç savaş çıkmasına neden olacaklardı. En başta ordu içinde çatışmalar yaşanması, sonra ordu ile emniyet arasında savaş çıkması, halkın eline silah alması gibi nedenlerle asla istedikleri sükûnet ortamını elde edemeyeceklerinden ülke kaosa sürüklenecek, Türkiye küresel ve bölgesel bütün şer odaklarının uzaktan ve yakından dahil olacakları bir oyun alanına dönecek, kısa sürede Irak’a ya da Suriye’ye dönüşecekti.

        Hamdolsun ki olmadı.

        Bundan sonrası da milletin yazdığı destana yaraşır olmalı.

        Bundan sonrası, Türkiye’nin kaderini rehin almak isteyenlere büyük bir ders vermek olmalı.

        Bundan sonrası, o dersi yeni borçlar altına girmeden, yeni alacaklılar icat etmeden vermek olmalı.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar