Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        7 Haziran seçimlerinde partisinin oy oranını % 16’ya kadar çıkaran, ancak 1 Kasım seçimlerinde 5 puan birden kaybeden bir partinin liderliği ister istemez tartışma konusu olur.

        Nitekim Devlet Bahçeli’nin 1 Kasım seçimlerinde aday göstermediği simalar da hiç vakit kaybetmedi. Meral Akşener, Koray Aydın, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ’ın öncülüğündeki muhalifler, olağanüstü kongrede genel başkanlık seçimi yapılabilmesi amacıyla bir tüzük kongresi toplanması talebiyle verdikleri imzaların gereğini yerine getirmedikleri gerekçesiyle, partinin genel merkez yöneticilerini mahkemeye verdiler. Aynı zamanda MHP’nin başına kayyum atanmasını da talep ettiler. Mahkeme talebi kabul etti.

        Eğer başa gelirlerse MHP’yi Devlet Bahçeli’den daha iyi yönetecekleri iddiasındaki adaylar; Meral Akşener, Koray Aydın, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan, tüzük kurultayı sürecini birlikte yürütme kararı alarak kongre tarihini bile belirlediler: 8 Mayıs 2016.

        Oysa MHP yönetimi kararı temyiz etmişti, olağanüstü kongre için tarih belirlenmesi ise mahkeme kararının kesinleşmesine bağlıydı. Fakat belli ki adayların acelesi var.

        Ayrıca Bahçeli’nin son derece sert bir ithamı da oldu: “Bizim ‘paralel’e teslim edilecek partimiz yoktur.”

        Bahçeli partisini ele geçirmek isteyenler tarıkiyle milliyetçi tabana operasyon yapılmak istendiğini düşünüyor. “Aa ne saçma bir düşünce” diyemiyoruz, bunu diyemeyeceğimiz kadar çok olay yaşandı.

        Ülkücü camiayı bölme ve karışıklık yaratma pahasına başkanlık yarışına giren adayların motivasyon kaynağına da bakmak lazım. Adaylar 1) MHP’nin başka bir liderle daha başarılı olacağını düşünenlere, 2) MHP’nin kritik dönemlerde AK Parti’yi kurtaracak kararlar vermesinden şikâyet eden kesime oynuyorlar.

        Öyle ki, Bahçeli’nin 7 Haziran sonrası Meclis Başkanlığı seçimlerinde CHP’yi desteklemek yerine kendi adayını göstermiş olmasının AK Parti’nin adayının kazanmasına olanak tanıması bile deliller arasında sayılıyor.

        Bu kadarına pes doğrusu. CHP kendi adayında (Deniz Baykal) diretmeyip MHP ile ortak bir aday belirleme yoluna gidebilirdi, gitmedi. O halde neden Kılıçdaroğlu değil de Bahçeli sorumlu?

        Koalisyon görüşmelerinde olumsuz tavır takınması, “Bahçeli iktidar olmak istemiyor” yorumlarına neden olmuş, görüşmelerin tümünün başarısız geçmesi sonucunda alınan “seçimlerin tekrarlanması” kararının ve 1 Kasım seçimlerinin sonucu AK Parti lehine olunca bu durumu da Bahçeli’nin hesabına yazanlar olmuştu. Ama bir dakika. Bu meseleyi “Bahçeli kritik anlarda AK Parti’ye yarayacak işler yapıyor” diye yorumlamak ve şimdi aday olan isimlerden birine yönelmek için aday isimlerin “Bahçeli hatalıydı, koalisyon yapmalıydı” diye düşünmesi gerekir. Ama hayır. Hiçbir aday öyle düşünmüyor. Hiçbiri “7 Haziran’dan sonra MHP AK Parti ile koalisyon yapılmalıydı” demiyor.

        Devlet Bahçeli terörle mücadele iradesi ve niyetinde samimi olan hükümete sadece bu meseleyle ilgili olarak destek veriyor.

        Sorun bu mu? Buna “MHP, AK Parti’ye çalışıyor” denir mi?

        Birileri Bahçeli’nin ülke adına sorumlu davranmasını “parti açısından kayıp” olarak görüyorsa orada durmak ve şunu söylemek icap eder: Nasıl yani, ülke partiye oranla daha üst bir değer değil midir?

        Yoksa diğer 4 aday arasında eğer parti başkanı olursa “Terörle mücadele etmeyin, bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” diyecek olanlar mı var?

        Ya da tam tersi, Bahçeli’nin itina ile tuttuğu sokaklar harekete geçirilip şu ana kadar çıkmamış iç savaş olasılığı siyasete şantaj yapmanın aracı haline mi getirilecek?

        Bu sorular ürpertici cevaplar barındıran sorular doğrusu. Ürpermek için de MHP’li olmak, MHP Başkanı olmak gerekmez; ülkeyi herhangi bir partiden üstün görmek ve sorumlu bir kişilik yapısına sahip olmak yeterlidir.

        Nitekim bunları akil insan heyetine seçilmiş ve o günün sabahına Bahçeli’den yediği “Hain” damgasıyla uyanmış kişilerden biri olarak söylüyorum.

        Her parti gibi MHP’nin de, tabanının da iktidar talebi olduğunu biliyorum; başlarında daha atak, daha enerjik bir sima görmek isteyebilirler, bunu anlarım. Anlamadığım Bahçeli’yi yanlışlarından dolayı değil, doğru yaptığı şeylerden, sorumlu davrandığı hususlardan dolayı derdest etme, genel başkanlığı aleyhinde kamuoyu oluşturma çabaları.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar