Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye 5 mil yaklaşanı vuracağını deklare etmiş bir ülke. Rusya ise Türkiye- Suriye sınırında Türk hava sahasını, 5 dakika içinde 10 kez uyarılmasına rağmen ihlal eden SU-24’ün sahibi olan ülke. NATO uçağın hava ihlali yaptığına ilişkin veriyi teyit etti. ABD öncülüğündeki koalisyonun IŞİD’e karşı yürüttüğü operasyonun sözcüsü Albay Steve Warren, Türk hava sahasını ihlal eden savaş uçağıyla ilgili olarak uçağın 10 kez uyarıldığını kendilerinin de duyduğunu açıkladı. Warren bir şey daha söyledi: “Rusya’nın vurduğu yerlerde IŞİD’e ait unsur bulunmadığını.”

        IŞİD’le mücadele eden koalisyonun sözcüsü ayrıca şu tespiti de yapıyor: “Rusların söyledikleriyle yaptıklarının uyuşmaması hakkında endişeliyiz. Ruslar, terörle mücadele ettiklerini söylüyorlar ama rutin olarak yaptıkları Esed rejimini güçlendirmek. Saldırılarının çoğu rejimin çıkarlarını sağlamaya yönelik.”

        Hollande ile Obama, görüşme sonrası yaptıkları toplantıda Rusya’nın ılımlı muhalifleri hedef almasının, Esad rejimini cesaretlendirdiği konusunda fikir birliği içinde olduklarını açıkladılar.

        Cameron, “Biz nasıl kendi hava sahamızı savunuyorsak, Türkiye’nin kendi hava sahasını koruma hakkına da saygı göstermemiz gerektiğini düşünüyorum” dedi.

        Genel olarak dünya liderlerinin açıklamaları, Türkiye’nin hava sahasını savunmaya hakkı olduğu yönündeydi.

        Ancak her biri NATO üyesi olan ülke liderlerinin hiçbiri, NATO’yu teşekkül ettiren anlaşmanın 5. maddesine atıf yapmadı. Bir süredir böyle. Konu Türkiye olduğunda 5. madde adeta yok hükmünde.

        Bilindiği gibi 5. madde, NATO üyesi bir ülke saldırıya uğradığında tüm üye ülkelerin birlikte savaşmasını öngörüyor. “Madde orada duruyor ve hatırlatılmasını gerektirecek kadar ciddi bir durum söz konusu değil” denilebilir. Fakat “NATO üyesi Almanya’nın Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel, hiç değilse susabilirdi” de denilebilir. Oysa Gabriel, Rus uçağının düşürülmesinden dolayı neredeyse Ankara’yı sorumlu tuttu. Hatta şunu dedi: “Bu olay, bölgedeki öngörülemez oyuncunun Rusya değil Türkiye olduğunu ortaya çıkarmıştır.”

        Almanya’nın başbakan yardımcısının Türkiye hakkındaki nahoş tutumu, yakın geçmiş hatırlandığında daha da anlamlı oluyor.

        Sadece bir yıl önce, Ukrayna krizi sırasında ABD ve Almanya’nın da dahil olduğu AB ülkeleri (NATO ülkeleri yani) Rusya’yı sıkıştırıp ambargo uygularken, Türkiye Rusya’yı kollamaktan yana tavır almıştı.

        Sadece Ukrayna krizi de değil. 2008’i ve Rusya ile Gürcistan arasındaki çatışmayı hatırlayalım. Türkiye’nin üyesi olduğu NATO açıkça Gürcistan’dan yana tavır alırken ve Türkiye’nin üye olmak istediği Avrupa Birliği, Rusya’yı kınarken Türkiye mensup olduğu ittifaklara rağmen Rusya ile ilişkilerini zedelemeyecek bir tutumu tercih etmişti.

        Rusya’nın kuklası konumunda olan Çeçenistan Başkanı Kadirov’un dün Türkiye’yi tehdit eden sözlerine gelene kadar pek çok tatsızlık yaşandı. Türkiye’nin, Rusya’nın “terörist” damgası vurduğu birçok Çeçen’i sınırdışı etmesi ya da Kadirov zulmünden kaçtıkları halde içeri almaması da Rusya ile komşuluk ilişkilerine önem verilmesinden kaynaklandı.

        Rusya ne yaptı?

        IŞİD’e karşı mücadele bahanesiyle girdiği Suriye’de Esad’ın sadist diktatörlüğünü tahkim etmek için çalışıyor. Beşar Esad’a karşı olan herkesi, IŞİD’li addederek vururken, Türkmenlerin üzerine bu bahaneyle bomba yağdırırken aslında çok ilginç bir mesnede dayanıyor: NATO’yu kendisi yüzünden ve “yeterince” kızdırmış olmamıza duyduğu güven. Özetle “Sırtımızdan bıçaklandık” gibi laflar Putin için bile fazla iddialı. Bilakis, o sırt bize ait.

        *

        Başka bir trajikomedi de dün Bayırbucak Türkmenlerine giden desteği “Teröristlere gidiyor” diyerek ifşa etmeye kalkan, TIR’ları durdurup kriminalize ederek Erdoğan’ı ve ailesini uluslararası mahkemelerde yargılamak için kullanmaya çalışanların, bugün “Türkiye bir Türkmenleri bile koruyamadı” yollu ahlaksız kışkırtmalar yapmaları. Oysa işin özeti şu: Siz insanlığınızı kaybedince biz insanları koruyamadık. Sızdığınız kadrolarda “vatan evladı” gibi durup, yetkilerinizi devleti zayıflatmak için kullanmasaydınız Türkmen Dağı’ndaki, Bayırbucak’taki tablo Türkmenler lehine seyrediyor olacaktı. Olan oldu, şu saatten sonra top efendilerinizde.

        Cerablus-Akdeniz hattını güvenli kılacak, mülteci ve muhacir emniyetini sağlayacak hiçbir adımı atmayan Batılı demokrasiler bu hatta akan, akacak olan kanın yegâne sorumlusudur.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar