ABD-Rusya işbirliğinin özü: Bütün sakallılar vurulabilir
Smart power, meğer sazan avlama işiymiş. Dünyayı çocuk yerine koymak ve onları çeşitli gösterilerle eğlemekmiş. Son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu görüşmelerinden, Obama ve Putin, Kerry ve Lavrov arasında sergilenen oyun, iyi tasarlanmış bir tiyatrodan ibaretti. Lazkiye’ye yaptığı askeri yığınak için “IŞİD” perdesini kullanan Rusya’nın, rejimle mücadele eden her muhalif hatta sivili IŞİD sayacağı ise çok geçmeden başlattığı operasyon ve “Fetih Ordusu” gibi IŞİD’le savaşan ılımlı bir muhalif grubu vurmasından anlaşıldı. Bu, Suriye konusunda anlaşamıyormuş gibi yapan ABD-Rusya arasındaki sahte itiş kakışların perde arkasındaki cilveleşmeler açısından da önemli bir veri..
Zira iki gün önce Obama, BM Genel Kurulu’nda “Bir diktatör kendi halkından on binlerce kişiyi katlettiğinde, bu sadece tek bir ülkenin iç işi olamaz” diyor ve Esad’ın halkını bombalayan bir tiran olduğundan dem vuruyordu. Aynı toplantılar ve görüşmeler silsilesinde söz alan Putin ise Esad’a destek verilmesini isteyerek, “Terörizmle yüz yüze savaşan Suriye hükümeti ve ordusuyla işbirliğine gitmemek büyük hatadır” görüşünü yineliyordu. Bu denli farklı görüşlerden sonra makul olan, iplerin gerildiğini düşünmektir. Ama öyle olmadı. Kerry, Lavrov’la yaptığı görüşmenin ardından “Temel ilkelerde anlaşıyoruz. Tabii görüş farklarmız var” dedi. Metni okuyunca gördük ki temel ilkeler dediği şey, “Esad’ın varil bombası atmamasına ikna edilmesi”. O kadar.
Gelinen nokta, Obama’nın, George Bush’un sinsi bir versiyonu olduğu yolundaki görüşleri haklı çıkarıyor. Obama sözde barış politikaları, bitmek bilmeyen kararsızlığı ve inisiyatif almaktan uzak tutumuyla George Bush’un başladığı işi bitiriyor. Ortadoğu’da barış Irak’ı işgal etmemekten geçiyordu. İşgalin neden olduğu onca yıkımı toparlamak ise Irak’ta atılan zehirli tohumun sonuçlarını denetlemek için yapıcı müdahaleyi desteklemekten geçiyordu. Daha doğrusu şu: “Destekleyecek ülkelerin elini kolunu bağlamamaktan!” Ama Obama yönetiminin ABD’si tam tersini yaptı.
Türkiye gibi ılımlı muhalifleri destekleme potansiyeli olan bir ülke, Erdoğan üzerinden cendere içine alındı. Türkiye, Suriye’deki ılımlı muhalefete, hem rejimle hem IŞİD’le savaşan ve ÖSO gibi meşruiyeti tartışılmaz bir yapıyla beraber hareket eden Fetih Ordusu’na yardım ve destek veremeyecek bir noktaya getirildi. Buna rağmen adı “IŞİD’i destekleyen ülke”ye çıkarıldı. Buna mukabil İran; mezhepçiliği gözü dönmüş bir noktaya taşıyan ve Esad’a verdiği milis, mühimmat, silah desteği ayyuka çıkmış, PYD-PKK’nın kanton oluşturmasına izin vermiş İran alabildiğine taltif edildi. Suriye rejiminin Esad ile devamından yana olan Rusya, kısıtlanması gereken yerde Ukrayna krizini aşması sağlanarak güç depoladı. ABD’nin ve NATO’nun gözleri önünde Lazkiye’ye yığınak yaptı ve “IŞİD ile mücadele” kalkanı arkasına sığınarak muhalifleri öldürüyor.
ABD’nin yaptığı ise Kerry ağzıyla “vurulan hedeflere yönelik kaygılarının olduğunu” bildirmek! Rusya daha açık oynuyor: “Hepimiz seküler, demokratik bir Suriye istiyoruz ama bu noktaya nasıl ulaşılacağı konusunda, detaylarda ayrılıklarımız var.”
O “detay” dün Rusya’nın Cisruşşuğur ve Zaviye’ye 30 hava saldırısı yaparak öldürdüğü Fetih Ordusu mensupları ve 36 sivilin öldürülmesi. Oysa Cisruşşuğur’da da Zaviye’de de IŞİD’li ya da El Kaide’ye bağlı gruplar bulunmuyor. Putin’in sözcüsü Peskov açıkça söylüyor zaten: “Suriye’de sadece IŞİD’i değil, ‘iyi bilinen diğer terörist grupları’ da hedef alıyoruz.” Hatırlatmaya gerek var mı? Rusya’ya göre Esad meşru bir lider ve ona karşı olan herkes potansiyel terörist. Sakallı ise öldürülmesi gereken bir terörist.
Besmele çeken herkesi vuracaklar. ABD ise “Ama n’apalım, Rusya vurdu” diyecek. İleride, Esad yeniden güçlendiğinde “Türkiye gereken inisiyatifi alsaydı bu kadar çok muhalif ölmezdi” de derler. Yazın bir kenara.
Muhaliflere umut üzerine umut verdikten sonra dönüp her hamlesini Washington’dan onaylatmaya çalışan devlet birimlerimiz, aynaya bakamayacak duruma gelebilir.
Türkiye’yi ve Erdoğan’ı inisiyatif alamasın diye sıkıştırıp boğan mezhepçi, cemaatçi, paralel ve asimetrik “Türkiye Şebbihalarının” ise yakacak daha fazla kınası var artık. Kanla yoğrulmuş.