MHP'nin seçim beyannamesi üzerine....
MHP seçim beyannamesi açıklamasını sona bırakarak bazı avantajlar elde etmiş, rakiplerinin aldığı eleştirilere bakıp hazırlık yapma şansı yakalamış. MHP de tıpkı CHP gibi ekonomik vaatlerin öne çıktığı bir beyanname hazırlamış, ama CHP ya da HDP gibi vaatler konusunda “uçuşa geçme” yolunu tercih etmemiş. Çiftçilerin desteklenmesi için mazot 1 lira 75 kuruş olacak misal. 1 lira 50 kuruş değil. Kişi başına düşen milli geliri 13.3 bin dolara çıkarmayı vaat etmiş MHP. 13.4 bin değil. Ekonomik büyüme için 5.2, istihdam için 29.9’luk bir büyüme sözü verilmiş. Küsuratı haiz rakamlar bol keseden değil, belli bir hesap ve analiz sonucunda elde edilen rakamlar oldukları için öyledirler ya da böyle bir algı oluşturması istendiği için sahne alırlar. MHP’ninki hangisi bilmiyoruz, ama iyi etki uyandırdığı kesin.
MHP’nin seçim beyannamesinde de toplumun avantajsız kesimlerine yönelik sosyal yardım vaatleri var, ama CHP’ye yöneltilen “Vaat veriyor ama nasıl finanse edeceğini açıklayamıyorsun” eleştirisine maruz kalmamak için alınmış bir önlem; kaynakları “kabaca” açıklama gayreti de var. “Kaçakçılıkla mücadeleden sağlanacak 6.2 milyar TL” gibi gerçekçi olmaktan uzak. Yine de iktidar olamayacağını bilen partilerin yaptığı popülizmden uzak durma hali dikkat çekiyor. “Biz iktidar olursak yoksulluk, fakirlik olmayacak” türünden hayal satışına girişmemiş MHP. “Borçluluğu ve fakirliği azaltacak politikalar uygulayacağız”, “İşsizlik ve yoksulluğu önemli ölçüde hafifleteceğiz” gibi rasyonel cümleler kurmayı seçmiş.
Ayrıca, seçim beyannamesini açıklamak için seçtiği tarihin önemine atıf yaparak kendi geçmişine fark atıyor.
“Geçmişimiz her şeyin canlı şahididir” dedikten sonra, 3 Mayıs 1944’te tabutluklarda işkence gören ülkücülerin fedakârlıklarına değinen ve mahcup bir sistem eleştirisine girişen o satırları kastediyorum.
Daha önce olduysa gözümden kaçmış, affınıza sığınıyorum. Benim gördüğüm MHP’nin, kamuoyuna açık ve partiyi tanımlayan bir metinde ilk kez bu kadar açık seçik biçimde iç döktüğü... Ulus devleti çok severken her kritik eşikte devlet tarafından kullanılan devlet tarafından kriminalize edilen ve ara sıra da kurban edilen Türkçülerin devletin resmi görüşü üzerinden değil, kendi gözleriyle bakabilecekleri bir hikâyeleri de var ve bildirge bu hikâyeye atıf yaparak MHP’nin 2015 seçim beyannamesini özel kılıyor. Bu vesileyle görüyoruz ki, aslında MHP de değişmiş, “devlet”, “sadakat”, “itaat” kelimelerini kendi tarihinden ve AK Parti iktidarında aşılan tabulardan süzerek yeniden gözden geçirmiş.
Çelişkiler de var elbette. AK Parti iktidarını milleti otuz altı parçaya bölüp suni azınlıklar yaratmakla suçlamaktan geri durmuyor ama 3 Mayıs atfıyla, bazen milletin bir bölümünün çektiği acılardan milletin başka bir kısmının haberinin bile olamayabileceğini, haberi olsa duyarlılığının olmayabileceğini kabul etmiş oluyor.
Çözüm sürecine ilişkin sert tutumunu korumakla beraber cemevlerine devlet yardımı vaadiyle milleti oluşturan başka bir kimlik grubuna yeşil ışık yakma gereksinimi duyuyor.
Bakarsanız AK Parti’nin hiçbir icraatını beğenmiyor ama 2023 vizyon belgesinin aslında kendilerine ait olduğunu iddia ediyor. Demek ki 2023 vizyon belgesini beğeniyor, hatta belgenin içerdiği maddeleri kendi mülkü görecek kadar benimsiyor.
“400 çadırlık Türkmen obasıyla üç kıtanın haritasını çizmiştik” şeklindeki milli tarih övgüsünden sonra AK Parti’nin coğrafyayla ilgili açılımlarını, bölgedeki yardım ve dayanışma çalışmalarını itham etmek de o kadar inandırıcı durmuyor.
Terörizm sorununu siyasi yollarla çözme arayışını onunla işbirliği yapmak olarak çarpıtması, HDP’nin aşırılıklarından AK Parti’yi sorumlu tutması ise MHP’nin bildik çarpıtması. Ama oylarını yükseltmesini sağlayacağı cihet de burası.
Zira kimlik, milli değerler, tarih kurgusu ve ekonomik vaatler konusunda söyledikleri, AK Parti söylemlerinin primitif ve lokal versiyonundan ibaret.
