Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün akşam saatlerinde çok meşhur ve tecrübeli bir gazeteciden telefonuma şu SMS geldi:

        "Nagehan, Çevik Bir'i tahliye ettiler. Bu senin başarın. Kamuoyu baskısına aldırmadan bu konuyu gündeme getirdin. Çok vicdanlı ve cesur davrandın. Ben dahil birçok isim yazmaktan uzak durduk, 28 Şubatçı ve darbeci derler diye çekindik. 1 senedir cezaevinde olan o hasta insanlarla ilgili kılımızı kıpırdatmadık. Siz kadınlar, erkeklerden daha cesursunuz.”

        Bu mesajla Çevik Bir’in serbest kaldığını öğrendim. Şayet tecrübeli gazetecinin ifade ettiği gibi benim bu süreçte katkım olmuşsa ne mutlu bana...

        Sadece Çevik Bir değil, sağlık durumu Bir ile benzer olan Çetin Doğan da, geçen yazıda bahsettiğim, çok ciddi hastalıklarla boğuşan Hakkı Kılınç da tahliye edilmeli.

        28 Şubat askeri darbe döneminin Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Çörekçi, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, Jandarma Genel Komutanı Fevzi Türkeri, MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç ile emekli generaller Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Saner, İdris Koralp, Kenan Deniz, Vural Avar ve Yıldırım Türker halen Sincan, Silivri ve Buca cezaevlerinde tutuluyorlar. Hepsi 80 yaşının üzerinde, hepsinin de çok hayati sağlık problemleri var.

        Tüm bu isimler bence tahliye edilmeli. Adaletin gereğinin bu olduğuna inanıyorum.

        Gerekçesini bu köşede yayınlanan “Bir evladın babasına mektubu ve 28 Şubat meselesi” isimli yazımda detaylı şekilde anlattım. Özellikle dindar-muhafazakar okurlarımdan o yazımı okumalarını rica ediyorum. Linki buraya koyuyorum.

        Şüphesiz 28 Şubat 1997 ve sonrasında yaşanan süreç bir askeri darbedir. Tıpkı 12 Mart 1971 tarzı bir askeri darbe süreci ve ara rejim dönemidir 28 Şubat. Buna hiç kuşku yok.

        28 Şubat’ın bir askeri darbe olduğu ne kadar net bir gerçek ise bu 14 generalin usul hukukuna uygun yargılanmadıkları da bir gerçek. Bu bağlamda ortada bir hukuksuzluk var.

        Hukukta usul esasa mukaddemdir. Bu yargılamada FETÖ’cüler her zamanki örgütsel refleksleriyle fabrikasyon dijital materyeller ürettikleri için bu yargılamanın yenilenmesi hukuka uygun olan seçenek.

        FETÖ, Ergenekon ve Balyoz’da yaptığını 28 Şubat’ta da yaptı

        FETÖ, Ergenekon ve Balyoz sürecinde yaptığının aynısını 28 Şubat davasında da yaptı. Bu soruşturmaları sabote etti.

        Öte yandan şunu da hatırlatmadan geçmeyeyim: Devlet içinde yuvalanmış kontrgerilla örgütü açık bir gerçekti Türkiye’de. Bu örgütün adının Ergenekon olduğunu Oramiral Kemal Kayacan ve Tümgeneral Memduh Ünlütürk ilk kez Erol Mütercimler’e söylemişlerdi.

        Yani Ergenekon örgütü tıpkı 28 Şubat askeri darbesi gibi bir hakikatti. Fakat FETÖ’cüler kendi örgütsel hesapları uğruna Ergenekon davasını mahvettiler, içini boşalttılar. Aynen Balyoz ve 28 Şubat davasının içini boşalttıkları gibi. 17-25 Aralık olayında da aynısını yaptılar.

        Albay Levent Göktaş olayı ve sonrasında yaşanan süreç adım adım bize devlet içinde yuvalanmış bir kriminal şebekenin varlığını gösteriyor. Bunu Korgeneral İsmail Hakkı Pekin Paşa da böyle ifade ediyor. Adına Ergenekon terör örgütü densin ya da denmesin ama manzara net.

        “Devletin menfaati” gerekçesiyle Necip Hablemitoğlu gibi yüzlerce insanı öldüren bir kontrgerilla şebekesi vardı bu ülkede. Bu tıpkı FETÖ gerçeği gibi bir gerçek.

        Bu şebekenin hukuka uygun şekilde, çok dikkatle soruşturulması gerekiyor. Levent Göktaş soruşturmasında şu ana kadar savcılar kamuoyuna güven veren şekilde ilerliyorlar. Umarım bu çizgi bozulmaz. Bu soruşturmaya şahsi hesaplar ve siyasi menfaatler karıştırılmamalı…

        Muhalefet medyası da bu kriminal şebekenin varlığını inkar etmiyor. Bu konuda çok başarılı yayınlar yapıyor Halk TV, Tele1 ve KRT. Geçmişte Göktaş’ın manipülasyonuna gelip tamamen uydurma olan bilgileri yazan gazeteciler de bu sefer temkinli.

        Levent Göktaş hiçbir zaman MİT Müsteşarlığı için düşünülmedi. Bu tamamen yalandı. Hayali bilgilerle bu Albay’a geçmişte methiyeler düzenlerin pişman olmasını da çok olumlu buluyorum.

        Türk medyasının tamamında Göktaş meselesi ile ilgili bir sağduyu var. Lütfen bu sefer Ergenekon hadisesinde yaşadığımız kutuplaşmayı yaşamayalım. Şu ana kadar çok iyi gidiyoruz. Soruşturmayı hep birlikte takip edelim. “Devletin menfaati” gerekçesiyle hukuku katledenler, cinayetler işleyen katiller açığa çıksın.

        Ben de dikkat ederseniz Levent Göktaş olayına karşı çok temkinliyim. Çünkü geçmişte yaptığımız hataları yapmak istemiyorum. Neredeyse 2 ay oluyor, bu ilk yazım. Tüm olayı takip ettiğim, tüm belgeleri incelediğim halde herhangi bir yazı yazmadım. Son derece dikkatle bu süreci araştırıyor ve inceliyorum. Aceleciliğe hiç gerek yok.

        Hukukun temel prensibini, yani “Usul, esastan üstündür” ilkesini ihlal etmeden Hablemitoğlu cinayeti ile bir tarafından tutulan bu kontrgerilla soruşturma süreci adalet çerçevesinde ilerlemeli…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar