Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Lafı hiç eğip bükmeden söyleyeyim…

        Hükümet, pandemi sürecinde okullar meselesini iyi yönetemedi.

        Okulları nerdeyse 1.5 yıl boyunca kapalı tutarak yanlış yaptı.

        Daha önce bu köşede defalarca evrensel bilim otoritelerinin özellikle ilk ve orta dereceli okulların açık kalmasını savunduğunu yazdım. Kanıtları ortaya döktüm.

        Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da aslında iyi niyetle çok çabaladı ama başaramadı. Kendisiyle defalarca "off the record” sohbet ettik.

        Maalesef okulların açılmasına karşı çıkarak bir neslin mahvedilmesi yönünde görüş belirtenler kazandı. Zaten Selçuk biraz da o yüzden istifa etti.

        Fakat geçtiğimiz 1.5 yıl boyunca hatasında ısrar eden hükümet sanki bu sefer beni yanıltacak ve okulları tam zamanlı açacak gibi görünüyor.

        Bu sefer anaokulundan üniversiteye kadar yüz yüze eğitimde kararlı olunmalı. Herkes aşılanmalı ve hayat devam etmeli. Tüm öğretmenler ve akademisyenler de artık normale dönmeyi desteklemeli. Evrensel bilim bunu söylüyor.

        Üniversite kazandığı halde daha henüz fakülte binasını bile görmemiş milyonlarca üniversite öğrencisi var. Artık Yeter!

        “Okulları asla açmayalım ama tüm oteller, düğünler, eğlence yerleri açık olsun” lobisi bu sefer kaybedecek gibi gözüküyor.

        Fakat yine de her yer açıkken sıra okullara gelince “açılıp-kapanmanın” hatırlanması beni isyan ettiriyor.

        Televizyonlarda sabahtan akşama bu konu! Yahu aylardır insanlar alt alta üst üste eller havaya eğleniyor, restoranlarda rezervasyonsuz yer bulunmuyor. Pandemi riski neden yine konu okul olunca akla geldi?

        Benim Mehmet Ceyhan ile ilgili yazdığım iki yazıda da amacım okulları hep kapalı bırakmak isteyen lobinin en çok kullandığı hatta istismar ettiği olgu olan “Mehmet Ceyhan böyle diyor” argümanını onların elinden almaktı.

        Yoksa son derece sempatik bir insan olarak da gördüğüm Mehmet Ceyhan ile hiçbir kişisel problemim olamaz. Kaç kez beraber yayına çıktık.

        Fakat Mehmet Hoca, Koronavirüs Bilim Kurulu üyeliğini çok istediği halde kabul edilmemesinin yarattığı hayal kırıklığını söylemlerine yansıttıkça problem büyümeye başladı bence.

        Gördüğüm kadarıyla zaten karamsar bir kişiliğe sahipken bu süreçte daha da karamsarlaştı ve insanların paranoyalarını iyice azdıran bir ruh haline büründü. Yoksa ben asla Ceyhan’ın kötü niyetle davrandığını düşünmüyorum.

        Benimle ilgili söylediklerine de hiç kızmıyorum. O benimle ilgili ne kadar ağır sözler söylerse söylesin ben her zaman kendisine saygı duyacağım. Sevimli huysuzluğunu seviyorum da ayrıca. Bu mesele kişisel bir konu değil. Profesörler de bazen duygusallaşıp ergen çocuklar gibi davranabilirler. Okullar açılıyorsa ve artık Mehmet Ceyhan insanlarımıza paranoya aşılamayacaksa benim için mesele bitmiştir.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar