Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Göçmenler deyince akla önce Suriyeli sonra da Afganistanlı kardeşlerimiz geliyor. Fakat göç idaresine göre 34 ayrı ülkeden göçmen kardeşimizle birlikte yaşıyoruz.

        Evet CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan gibilere inat “kardeşlerimiz” diyorum. Göçmenlere her gün ırkçı nefret kusanlar iyi okusun. Göçmenler kardeşimiz. 2020’lerde de birçoğu yurttaşımız olacak.

        Gördünüz değil mi Özcan’ın dünkü insanlıkdışı açıklamalarını?

        Bolu’da yaşayan yabancı uyrukluların su ve katı atık vergisi ücretlerine 10 kat zam yapacakmış!

        Bu apaçık bir ayrımcılık, ırkçılık değildir de nedir?

        2021 yılında CHP’li bir belediye başkanı 1940’larda gayrimüslim yurttaşlarımıza reva görülen o utanç verici Varlık Vergisi’ni geri mi getirecek?

        MUHARREM İNCE NE DİYOR?

        Acaba Tanju Özcan’ın hamisi olarak bilinen Muharrem İnce, Özcan’ın bu önerisi ile ilgili ne düşünüyor? Memleket Partisi Tanju Özcan kafasında mı?

        Geçen Cuma da benim yazım üzerine şu twiti attı Özcan:

        “Bu ne hadsizlik. Suriyelilerle beraber 90 milyon Türkiyeliymişiz. Türkiye’de yaşayan 83 milyon Türküz biz. Bu Arap sevici Nagehan Alçı bayram dönüşü 3 tane Suriyeli kardeşi evlat edinsin, hayrını görsün.”

        Buradan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na da sormak isterim: Bu dil ırkçılık, ayrımcılık ve kafatasçılık içermiyor mu Sayın Kılıçdaroğlu? Sizin dönüştürmek istediğinizi söylediğiniz CHP bu dili benimsiyor mu? Bu mudur partinizin dönüşmüş hali?

        Peki ya Arap sevici demek hem bel altı hem de ırkçı bir gönderme değil midir sizce?

        Cuma günkü yazımın her kelimesinin altına yeniden imzamı atıyorum. Tanju Özcan’ın bu çirkin twiti o yazının ne kadar haklı olduğunu bana bir kez daha kanıtladı.

        Evet göçmen kardeşlerimizle 90 milyonluk Türkiye'yiz biz. Canlarını kurtarmak için bize sığınmış herkese kucak açan, o insanların enerjisine inanan ve onlarla büyüyen bir ülke olmak bizi büyütür, aksi ise aşırı sağ ideolojinin batağına saplanıp kalmaktır.

        Bugün kendine sol diyen CHP, göçmenlere yaklaşımının Avrupa’daki aşırı sağ siyasetçilerle aynı olduğunun farkında mı?

        İnsanları etnik kökeninden ötürü aşağılamanın ırkçılığın en temel unsuru olduğunu biliyor mu Tanju Özcan?

        Fransa’da Le Pen Müslümanlara yönelik ne yapıyorsa göçmen kardeşlerimize karşı da aynısı yapılmamalı.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Yükselen faşizme inat insanlığı savunmak

        Yükselen faşizme inat insanlığı savunmak
        0:00 / 0:00

        2020’lerde Türkiye’nin en önemli sorunu göçmenler meselesi olacak.

        Bu meseleye ne ırkçılık ve faşizmle ne de “Saldım çayıra Mevlam kayıra” anlayışıyla yaklaşılamaz.

        Göçmenler sigortasız ve güvencesiz sömürülecek işgücü olarak görülemez. Bilakis haklarını arayacakları bir göçmen kartları olmalı. Yasadışı ve kayıtsız göçmen meselesi çözülmeli. Hükümetin tenkit edilmesi gereken mevzu da bu.

        ABD'DEKİ YEŞİL KART GİBİ TURKUAZ KART

        İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya çağrı yapmak istiyorum.

        ABD’deki Yeşil Kart benzeri bir Turkuaz Kart projesiyle bu ülkede yaşayan ve üreten, kriminal işlere bulaşmamış tüm göçmenler kayıt altına alınmalı. Elbette suça bulaşanlar deport edilmeli. “Turkuaz Kart” projesi Türk medyasında ve siyasetinde de tartışılmalı.

        Türkiye’nin işçileri ve emekçileri ile işsiz yurttaşlarımızı göçmen işçilere karşı kışkırtan ırkçı faşizme karşı da DİSK başta olmak üzere tüm sendikalar uyanık olmalı. Emekçiler ister Türkiyeli ister göçmen olsun hep birlikte onur ve haysiyet mücadelesi vermeli.

        Hani nerede faşizme karşı mücadele eden DİSK geleneği? DİSK ve bu memleketin tüm gerçek solcuları sigortasız ve güvencesiz sömürülen göçmen işçilerin yanında duruyorlar mı?

        CANAN KAFTANCIOĞLU GÖÇMENLERİN Mİ YANINDA YOKSA TANJU ÖZCAN'IN MI?

        Benim “Türkiye’nin Rosa Luxemburg’u” diye tanımladığım CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da karar vermek durumunda…

        Ezilen Türkiyeli ve göçmen işçilerin mi yoksa partili arkadaşı Tanju Özcan’ın mı yanında saf tutacak? Rosa Luxemburg böyle bir ikilem karşısında ne tavır alırdı Sayın Kaftancıoğlu?

        “Göçmenler Türkiye’den kovulsun” diyen kişi solcu da olamaz, demokrat da olamaz, liberal de olamaz, dindar da olamaz. Geçenlerde göçmenlerin haklarını savunduğu için övdüğüm Medyascope’da bile maalesef göçmen düşmanı faşizan bir yorumcu gördüm. Hemen popülizm atmosferine kapılıyor insanlar.

        Göçmenler bu ülkede yaşayacak, üretecek, kazanacak ve katkı sağlayacaklar.

        Şu anda da Türkiye tam bir ekonomik kriz yaşamıyorsa bunun sebebi sayıları 5 ila 7 milyonu bulan, bu ülkede akılalmaz bir çalışkanlıkla üreten ve kazandığını da burada harcayan göçmenler.

        Göçmenlerin Türkiye’nin üzerine yük olduğu çok büyük bir yalan. Bunun yalan olduğunu geçen yazıda bahsettiğim Prof. Dr. Birol Kovancılar bilimsel olarak izah ediyor. Fakat göçmen düşmanı ırkçıları ekrana çıkarmaktan Kovancılar gibi akademisyenlere sıra gelmiyor bir türlü.

        Türkiye yorgunların ve yoksulların son limanı olmalı. Türkiye ezilmişlerin ve aşağılanmışların son sığınağı olmalı.

        Elbette denetimsiz, kontrolsüz, plansız bir göç hareketine karşıyım. Ama denetimsiz göçe karşı olmak ayrı, kategorik olarak göçmen düşmanlığı yapmak ayrı. İkincisi ırkçılıktır. Kimse aksini iddia etmesin.

        Ben göçmenlerin yanında dururken mevcut rejimin göçmen politikasını da tenkit ediyorum. Göçmenlere kapıları açmak gibi doğru bir iş yaparlarken bu ülkede sistematik ırkçılık ve yabancı düşmanlığı yapan kimi siyasetçileri de iç politik hesaplar uğruna tezgah altından destekledikleri kanaatindeyim. Kimi kast ettiğimi anlayan anlasın. Şimdilik isim vermek istemiyorum.

        Rejimin dolaylı kontrolü altındaki “muhalif” siyasetçileri sırf göçmen düşmanlığı yapıyor diye sürekli kendi televizyon programında ağırlayanlar hangi güçlere fayda sağladıklarını iyi tespit etsinler.

        Türkiye maalesef her şeyin birbirine karıştığı bir ülke. Kimin muhalif görünüp dolaylı yoldan “rejime yalakalık” yaptığı belli olmaz…

        Diğer Yazılar