Bir tören, geçmişi hatırlamak ve Türk burjuvazisi
Dün sabah Tünel Meydanı’ndan aşağı doğru yürürken normalde o saatlerde sakin olan yolun istisnai bir şekilde kalabalıklaştığını fark ettim. Kat otoparkının önü ise adeta bir keşmekeşti.
Neve Şalom Sinagogunun bulunduğu sokak, girişinden kapatılmış, Jak Kamhi’nin cenaze törenine gelenler için güvenlik önlemleri alınmıştı.
Ben salona tam 11’de girdim. Eski Başbakanlardan Sayın Tansu Çiller’in yanını işaret ettiler.
Aile sol karşıda, hüzün içinde oturuyordu.
Pandemide bir kayıp yaşamanın kederi bir kat daha büyük sanki.
Yakınınızı kaybetmenin acısına bunu eskisi gibi paylaşamamanın yalnızlığı da ekleniyor.
Zira salgın önlemleri kapsamında ailenin yanına taziye için gidilmemesi ricası vardı.
Uzaktan başsağlığı dileklerimizi ilettik.
Kürsüye önce merhum Jak Kamhi’nin kurucu başkanı olduğu 500. Yıl Türk Musevileri Vakfı Başkanı Silviyo Ovadya çıktı.
Jak Bey’in vatanseverliğinden, Türkiye için zor zamanlarda gösterdiği çabalardan bahsetti.
Ardından oğlu Cefi Kamhi geldi mikrofona…
"Ben yazılı metinlere inanmam, kalpten sözlere inanırım" diyerek kısa ama çok duygulu bir konuşma yaptı. Babasına veda ederken gözleri doldu, zorlandı.
O sırada gözüm sol tarafa, aileye kaydı. Baktım torunlar Lara Kamhi ve Melda Kamhi Kosif de ağlıyor…
95 yaşında ve uzun bir rahatsızlığın ardından gelen bir ölüm ama birbirine öyle bağlı bir aile ki kimse kendini hazırlamayı becerememiş bu gidişe.
Cefi Kamhi’den sonra Hahambaşı Sayın İshak Haleva geldi konuşma yapmak için. Ardından da ilahiler okundu, tören sona erdi.
Cenazeye katılanlar arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, AK Parti’den Beyoğlu Belediye Başkanı Ali Haydar Yıldız, Şişli eski Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, İYİ Parti’den Lütfü Türkkan ve Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Korkmaz Karaca da vardı.
Törenin ardından yan yana oturduğumuz Tansu Hanım’la uzun sohbet ettik.
Bana Türkiye 1995’te Gümrük Birliği’ne girerken Jak Kamhi’nin kendisine verdiği desteği anlattı.
O dönem belli başlı kimi holdingler ve işadamları ise Gümrük Birliği’ne karşı çıkmıştı hatırlarsanız.
"O adım bir kapıyı aralamaktı Nagehan. Türk sanayisinin dünyalılaşması yönünde bir adımdı. Kalite çıtası yükseldi. Çok önemliydi Türkiye için ve Jak Bey cesaretle benim yanımda durdu" diye ekledi.
Ben Tansu Hanım’a 1993 gibi bir tarihte bir kadın olarak Başbakan olabilmesinin çok önemli olduğunu ifade ettim. Bu aralar Türkiye’de de popüler olan Borgen dizisinden hareketle Danimarka’da bile bir kadın Başbakan’ın ancak 2011’de olabildiğini söyledim.
Sayın Çiller bana şöyle cevap verdi:
"Ben de sonradan fark ettim ki İslam dünyasında da bir hanedan sülalesinden gelmeyip mütevazi bir aileden çıkmış ilk kadın Başbakan benim. Evet 1993 senesinde birçok Batı ülkesinde bile henüz kadın Başbakan görülmemişti."
Başbakan Çiller’in babası Mustafa Necati Çiller Muğla’nın Milas kasabasında doğmuş ve uzun süre orada yerel gazetecilik yapmış bir isimdi. Muğla’da Akyol adında yerel bir gazete çıkarıp sonra bürokrasiye girmiş ve Bilecik valisi olmuş bir bürokrattı.
DİKKATİMİ ÇEKEN BOŞLUK
Jak Kamhi’nin cenaze töreninde dikkatimi çeken bir boşluk vardı. İş dünyasından önemli isimleri aradı gözlerim ama bulamadı.
Ahmet Nazif Günal ve Sedat Aloğlu’nu gördüm. Sedat Bey ile de ayaküstü sohbet ettik.
Ama Türk burjuvazisinin üç büyük ailesinden yani ne Koç Ailesi’nden ne Sabancı Ailesi’nden ne de Eczacıbaşı Ailesi’nden kimseyi göremedim. Bu durumu yadırgadığımı ifade etmek istiyorum.
Bunu yalnızca pandemi ile açıklamak bana pek de ikna edici gelmiyor. Oysa hem Vehbi Koç hem Nejat Eczacıbaşı hem de Sakıp Sabancı yazdıkları hatıra kitaplarında hem ticareti hem de sanayiciliği öğrenme süreçlerinde Türk Yahudilerinin birikiminden çok istifade ettiklerini anlatmışlardır.
Bu üç aile de 100 sene önceye gittiğimizde köken olarak tüccar ve sanayici değildi. Bu işleri Yahudilerden öğrendiler ve bayrağı devraldılar. 1942 Varlık Vergisi tarihi de bu bağlamda kritik bir dönüm noktasıdır.
Türk Yahudilerinin endüstri ve ticaret alanındaki sembol ismi de Jak Kamhi’dir. Bence üç aileden de en az birer isim cenazeye gelmeliydi.