Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fatih Portakal’ın istifası ile ilgili herkes bir yorum yaptı. Ben de o konudaki fikirlerimi anlatacağım ancak bugün istifa sürecinde dikkatimi çeken başka bir detayın üzerinde durmak isterim. Dün Orhan Uğuroğlu Yeniçağ’da bir yazı yazdı. İlginç bulduğum noktalar vardı o yazıda.

        Uğuroğlu daha önce Portakal’ın istifasının tamamen asparagas olduğunu ileri sürmüş ve bunu FOX TV Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Engin Güner’e dayandırmıştı.

        Uğuroğlu’nun bu haberi çok kısa zamanda yalanlandı. Dünkü yazıda o yanlış haberin hikayesini de anlatıyor.

        Bu haberi yazınca kendisini ilk arayan Osman Gökçek olmuş ve kesin olarak Portakal’ın ayrıldığını yerine Selçuk Tepeli’nin geleceğini ifade etmiş. Hatta yemeğine iddiaya girmişler.

        Aynı gece Osman Gökçek beni de aradı ve aynı bilgiyi verdi. Zaten ilk olarak Osman duyurdu Selçuk’un geleceğini. Ama başta kimseyi inandıramadı. Oysa aldığı kulis bilgisi doğruydu.

        Fakat Orhan Uğuroğlu’nun yazısında benim ilgimi çeken taraf bu değil.

        Esas tuhaf olan FOX TV Yönetim Kurulu Başkanı Engin Güner’in Uğuroğlu’na söyledikleri.

        Doğan Şentürk 2 hafta önce Selçuk ile anlaşmış olmasına rağmen Engin Bey son dakikaya kadar hiçbir şey bilmiyormuş. Portakal’ın ikna edileceğine inanıyormuş.

        Hadi bunu da geçtik…

        REKLAM

        Güner kendisinin ODTÜ’lü yıllarından beri Atatürk ilkelerine ve devrimlerine ne kadar bağlı, Kemalist bir insan olduğunu da Orhan Uğuroğlu’na anlatma gereği duymuş.

        HEM ÖZAL HEM BESİM TİBUK’A YAKIN İSİM

        Zannediyorum özellikle Atatürkçü muhalif taban üzerlerine çok geliyor ve o yüzden FOX’çular bu sözleri iman tazeler gibi sürekli söylemek zorunda kalıyorlar.

        Okurlarımızın büyük çoğunluğu ve özellikle 40 yaş altı kamuoyu Engin Güner ismini herhalde ilk kez duymuştur ama ben FOX Başkanı Güner’in siyasal geçmişini bilirim.

        Engin Güner Turgut Özal’a çok yakın bir insandı. Rahmetli’nin özel kalem müdürüydü. Çok koyu bir Özal hayranı ve adeta Özalist denecek bir çizgideydi. Mehmet Barlas’ın da yakın dostuydu.

        Hatta Güner’in Türkiye gazetesi yazarı Rahim Er’in sahibi olduğu yayınevinden çıkmış ‘Özallı yıllar’ diye bir hatıra kitabı vardır. Bu kitap adeta Özal hacıyografisidir.

        Engin Güner Özal ve ANAP deneyiminden sonra da Besim Tibuk’un en yakınındaki isim olmuş ve Liberal Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcılığı yapmıştır.

        Engin Bey o zaman LDP’nin Besim Tibuk’tan sonra en etkili ikinci siyasi figürüydü. Tibuk’un fikirlerine de en az Özal’a bağlı olduğu kadar bağlıydı.

        Arşivlere girin… Besim Tibuk’un tüm basın toplantılarında kendisini hemen Tibuk’un yanında görmediğiniz tek bir fotoğraf yoktur.

        Engin Güner özellikle ekonomik liberalizmi en uç sınırlarına kadar savunan bir siyasetçiydi. LDP’nin yurtdışı ile ilişkilerini de o yürütürdü.

        Özellikle iktisadi ve finansal alandaki fikirleri Amerikan Cumhuriyetçileriyle bire bir aynı olduğu için Cumhuriyetçi Parti elitleriyle yakınlığı vardı. LDP de ekonomik olarak Cumhuriyetçi Reagan çizgisindeydi.

        REKLAM

        Dolayısıyla ben Güner’in Cumhuriyetçi Parti’ye yakınlığı bilinen FOX TV’de yönetim kurulu başkanı olmasını hiç yadırgamadım. Hatta belki de en doğru isim bu anlamda.

        Geçmiş siyasi çizgisiyle son derece uyumlu. Cumhuriyetçi Murdoch Ailesi’nin Güner’e güvenmesini de doğal karşıladım.

        DOĞAL KARŞILAMADIĞIM KONU…

        Doğal karşılamadığım konu bu kadar Özalist ve Besim Tibuk’çu olduğunu çok iyi bildiğim Engin Güner’in kendisini nasıl olup da aynı zamanda ‘ODTÜ’lü yıllarından beri Kemalist’ olarak tanımlayabildiği…

        Türk siyasal tarihinin en anti-Kemalist siyasetçisi hiç tartışmasız Besim Tibuk’tur. En anti-Kemalist partisi de Tibuk’un LDP’sidir.

        Genelde anti-Kemalizm deyince akla YDH ve Cem Boyner gelir ama Tibuk’un Kemalizme hatta doğrudan Atatürk’e yönelik tenkitlerinin yanında Boyner’inkiler çok hafif kalır.

        Üstelik iyi tanıdığım Besim Bey bu konuda bir zerre de sözünü sakınmaz, her yerde hiç çekinmeden Kemalist ideolojinin aleyhine konuşur. Eskiden de ekranlarda çok iddialı konuşurdu bu konularda.

        Atatürk dönemine aykırı bakış ve bunları ifade ediş bağlamında Besim Tibuk’un bir benzeri yoktur Türk siyasal yaşamında.

        Engin Güner eğer söylediği gibi ODTÜ’lü yıllarından beri Kemalist ise Besim Tibuk’un en yakını ve LDP’nin iki numarası olamaz hatta Tibuk’un tespitlerine ve fikirlerine katlanamazdı.

        Çünkü gerçekten Tibuk’un Atatürkçülük ve Mustafa Kemal noktasındaki eleştirilerine mümkün değil bir Kemalist dayanamaz. Mutedil bir Atatürkçü de tahammül edemez. Masadan öfkeyle kalkar gider.

        Ben Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ü gönülden severim. Ailemden aldığım terbiye bu yönde. Atatürk’ü çok seven bir ailenin çocuğuyum. Öte yandan bildiğiniz gibi Kemalist bir yazar asla değilim.

        REKLAM

        Fakat itiraf edeyim ben bile Besim Bey bu mevzularda konuştuğunda hafiften gerilirim. Bana da abartılı gelir düşünceleri. Öyle ki o tenkitleri burada ifade etmeye dahi korkarım.

        Fakat Besim Bey’in bana da aşırı gelen bu fikirlerini ve aynı zamanda mevcut hükümete yönelik en sert eleştirilerini de söyleme hakkını yani ifade özgürlüğünü de sonuna kadar savunurum.

        Netice itibariyle FOX Yönetim Kurulu Başkanı Engin Güner nasıl aynı anda hem Özalcı hem Tibukçu hem Atatürkçü oluyor anlayabilmiş değilim.

        Abdullah Gül’ün meşhur ettiği bir söz ile bitireyim… İnsan gerçekten bazen hayret ediyor.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        30 Ağustos tartışmalarına dair

        30 Ağustos tartışmalarına dair
        0:00 / 0:00

        Son günlerde 30 Ağustos kutlamaları üzerinden bir tartışma sürdürülüyor.

        Ben, 30 Ağustos Zafer Bayramının çok coşkulu kutlanmasından yanayım. AK Parti 1071 Malazgirt ile ilgili ne kadar duyarlıysa 1922 Dumlupınar ile ilgili de o kadar duyarlı olmalı.

        Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere AK Parti’nin üst düzey yetkilileri de Dumlupınar’a muhakkak gitmeli diye düşünüyorum.

        Aksi bir tavır toplumda lüzumsuz bir bölünme yaratıyor. Malazgirt de Dumlupınar da bu milletin eseri. Tarih üzerinden kavga etme hadisesini artık aşmalıyız.

        Diğer Yazılar