Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sevgili okurlarım günlerdir çalınmadık kapı, aranmadık telefon bırakmadım. Filizlenmekte olan Ali Babacan hareketinde çok önemli gelişmeler oluyor.

        Bugün anlatacaklarım daha önce anlatılmışlara benzemiyor. Siz bakmayın "Ben her şeyi biliyorum" deyip de kalem oynatanlara…

        En temel bilgilerden bile uzak olup siyasette kulis yazmak da bu dönemin modası oldu.

        Mesela Beşir Atalay’ın bu hareket içinde olmadığını söylemek Ankara’nın Türkiye’nin başkenti olmadığını iddia etmekten farksız. Atalay bırakın olmamayı, bu işin tam merkezinde. Hatta en önemli figür ve karar verici. Babacan’ı yönlendiren, ‘abilik’ yapan, esas karar merci.

        Ben size Ali Babacan Hareketi’nin tam kalbinde neler oluyor aktarayım…

        İlk olarak şunu söyleyebilirim: Bu hareket daha partileşmeden çok ciddi bir krizin eşiğine gelmiş durumda. Bu harekete destek vermiş olan özellikle merkez-sağ ve sosyal demokrat kökenliler Babacan hareketinin gidişinden rahatsız.

        Bu yazı için birçok isim ile görüştüm. Bu hareketin içinde olan birçok siyasetçi ile konuştum. Babacan hareketinde yine isimsiz demeç verme geleneği sürüyor.

        Ben bu durumu gölge boksu gibi görüyorum ve muhataplarıma hep isim ile demeç vermelerini tavsiye ediyorum.

        HÜSEYİN ÇELİK: CİDDİ TEREDDÜTLERİM VAR

        Fakat bu konuda bir kişiyi istisna tutuyorum. Hem de bu hareketin önemli isimlerinden ve kamuoyunda en çok tanınan siyasi figürlerinden biri demeç vermeyi ilk kez kabul etti. Uzun seneler AK Parti resmî sözcülüğü yapmış eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik.

        Çelik, Babacan ile birlikte anılan isimlerden biri. Ancak kendisiyle konuşunca birtakım rahatsızlıkları olduğunu gördüm. Bana şunu söyledi:

        “Bu işin liderliği ve liderin etrafındaki insanlar, yol ve yöntem ile ilgili ciddi tereddütlerim var”

        Bu çıkış Çelik’in daha partileşmeden bu hareketten kopmaya doğru gittiğine işaret ediyor.

        Çelik’in AK Parti’den istifa etmemesinin temelinde de bu yatıyor. Belli ki bu hareketin içindeki kimi isimler arasında ciddi bir gerilim var.

        Bu gerilimin arka planının, kim, kiminle yakın, kim rahatsız ve neden rahatsız sorularının peşine düştüm ve bomba bilgiler öğrendim.

        Öncelikle şunu söyleyeyim: Babacan Hareketi’nin kendisi ile ilgili kamuoyunda çizdiği imaj merkez sağa oturacak ve özgürlükçü demokratik değerleri de içerecek bir partiye doğru evrileceği yönünde.

        HANGİ İSİMLER RAHATSIZ?

        Ancak bu hareket temelde 4 isim üzerinden ilerliyor: Ali Babacan, Beşir Atalay, Nihat Ergün ve Sadullah Ergin. Bu 4 ismin de ortak özelliği MSP-Refah Partisi geleneği içinden gelmeleri.

        Hüseyin Çelik, Ertuğrul Günay ve Haşim Kılıç gibi isimler ise MSP-RP geleneğinden gelmedikleri için hareketin çekirdeğinde yer almıyorlar ve gördüğüm kadarıyla bu durumdan rahatsızlar. Bu problemi bu hareketin manevi lideri konumundaki Abdullah Gül çözebilir mi? Bilmiyorum.

        KOPMAYA YAKLAŞAN 2 İSİM

        Çelik’in verdiği demeci de bu yönde okumak gerektiğini düşünüyorum. Refah Partisi kökenli olmayan bu isimlerin karar mekanizmalarına dahil edilmediği gibi bir fotoğraf var.

        Duyduğum kadarıyla Hüseyin Çelik’in yanısıra hareketten kopma olasılığı yüksek diğer iki isim ise Ertuğrul Günay ve Haşim Kılıç.

        Bu harekete başından beri destek veren eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç’ın özellikle çekirdekteki 4 isimden biri nedeniyle rahatsızlığı olduğunu ifade edebilirim.

        Kısacası Babacan Hareketi’nin temel taşları Babacan’ın kendisinin yanısıra Beşir Atalay, Nihat Ergün ve Sadullah Ergin.

        Ahmet Davutoğlu Hareketi’nde de 4 isimden bahsediliyor ve 1945’deki 4’lü takrir benzetmeleri yapılıyor. Oradaki son duruma da ayrı bir yazıda değineceğim.

        Tarihin garip bir cilvesi, Babacan hareketinde de temel süreç 4 isim üzerinden gidiyor.

        MERKEZ SAĞ MI, YENİ BİR MİLLİ GÖRÜŞ PARTİSİ Mİ?

        Bu haliyle Babacan hareketi merkez sağ ve Batılı değerleri savunan özgürlükçü demokrat bir parti olmaktan ziyade teşkilatlanma olarak yeni bir Milli Görüş partisi izlenimi uyandırıyor bende.

        Ali Babacan fazla temkinli ve çok yavaş hareket ediyor. Bu durum da bu hareket içindeki bazı isimlerde başka bir rahatsızlık konusu.

        Beraber istifa edilmemesi, bu konudaki koordinasyonsuzluklar ile kimin ne zaman istifa edeceğinin belli olmaması ve Türkiye’nin istikbaline yönelik söylemlerin yüksek sesle dile getirilmemesi bazılarını şimdiden bu yeni partiden soğutmuş görünüyor.

        Hem Babacan hem Davutoğlu hareketindeki son gelişmeleri yazmaya devam edeceğim...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar