Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Pazartesi akşamı Türkiye’nin Nabzı programı başlarken 4 saatlik bir yayını nasıl çıkaracağımı düşünüyordum. Yorgundum.

        Güney Afrika’dan ülkemize gece 11 saatlik bir uçuş yapmış ve hiç uyumamıştım.

        Türkiye’nin gündemine oturan programı da uçakta izlemiştim. İmamoğlu-Yıldırım yayını parıltısız ve ışıltısız bir yayındı. Yayını izlerken yer yer insanın gözleri kapanıyordu.

        Türkiye’nin Nabzı’nda konu İmamoğlu - Yıldırım programına gelince düşüncelerimi ifade ettim. Eleştirilerimi ve daha önceki, beni çok rahatsız eden, Didem’in kadın olduğu için haksızlığa uğraması olayını gündeme getirdim.

        Benim telefonuma yayınlarda çok mesaj gelir. Birçok farklı kaynaktan her programda konuşulan mevzularla ilgili sayısız iddia, duyum ya da bilgi alırım.

        Duyum veya iddiaların çok büyük bir kısmını dile getirmem, teyit etmeden ya da kaynağa çok güvenmeden hareket etmem.

        Ancak pazartesi akşamı telefonuma çok önemli, çok kritik iki kaynaktan benzer bir mesaj geldi. Bomba bir iddiaydı bu.

        Ekrem İmamoğlu’nun yayından birkaç gün önce moderatör İsmail Küçükkaya ile bir otelde baş başa görüştüklerini söylüyorlardı.

        Otel ismi ya da daha fazla detay istediğimde "Bu gerçeği ifade ettiğiniz takdirde yalanlayamayacaklarını garanti ederim Nagehan Hanım” yanıtını aldım.

        Söylenilen şey bütün Türkiye’nin kilitlendiği bir yayının öncesi ile ilgili çok büyük bir haberdi.

        Daha önce taraflar arasında bununla ilgili çeşitli spekülasyonlar da yapılmıştı.

        Ben de her gazetecinin yapması gerekeni yaptım ve bu iddiayı bir soru olarak gündeme getirdim.

        Getirir getirmez de iddianın muhatabı olan Ekrem İmamoğlu cephesinin cevabını öğrenmek için Ekrem Bey’in basın danışmanı Murat Ongun’a böyle bir duyum aldığımı, canlı yayında olduğumu, bu iddianın doğru olup olmadığı ile ilgili bana bir geri dönüş yapmasının benim için önemini anlatan bir mesaj gönderdim.

        Kısa bir süre sonra, canlı yayın devam ederken telefonum çaldı. Arayan Ongun’du ancak açamadım.

        Reklam arasını bekledim ve kendisini bu kez ben aradım. Yayın öncesi İsmail Küçükkaya ile bir otelde yüz yüze görüşüp görüşmediklerini sordum.

        Murat Ongun son derece net bir şekilde bana şunları söyledi:

        "İsmail Küçükkaya, çarşamba akşamı beni aradı. Program öncesi iki tarafla da görüşmek istediğini, Binali Yıldırım’ı da aradığını, Ekrem Bey’le de program formatı ve detaylar hakkında görüşmek istediğini söyledi. Bizim ertesi gün The Marmara Otel’de saat 11’de proje toplantımız vardı. O toplantıdan sonra saat 12.30-13 gibi otele gelirse görüşebileceğimizi söyledim. Ertesi gün geldi. Ekrem Bey’le görüştü, ben ve Necati Özkan da vardık, hep beraber konuştuk. Kafasındaki soru sayısını, 3’er soruyu adayların birbirlerine sormasını istediğini, bu çerçeve ile ilgili bir itirazımızın olup olmadığını öğrenmek istediğini söyledi."

        Ongun’a "Peki Binali Bey ile de görüştü mü?" diye sordum, danışmanıyla görüşmüş, Binali Bey'le de telefonla konuşmuş. Binali Bey, "'İstediğini sor, sorun yok, kolay gelsin' demiş" yanıtını verdi. Ve ekledi: "Bu zaten gizli bir görüşme değildi. Başkan bunu zaten kamuoyuyla paylaşacaktı ancak içeriğe girilmedi. Her iki tarafla da yapılan rutin bir görüşmeydi."

        Ben daha sonra canlı yayına döndüm ve gerisini Habertürk ekranlarından izlediniz…

        Küçükkaya yayına bağlandı, Murat Ongun’un anlattığı gibi The Marmara’ya gittiğini söyledi, ancak İmamoğlu ile ayak üstü 2-3 dakika görüştüğünü, görüşmenin esasen danışmanlarla gerçekleştirildiğini, benzer şekilde Yıldırım’ın danışmanı Ömer Sertbaş ile de görüştüğünü ve Binali Bey’i aradığını ifade etti.

        Dananın kuyruğu da burada koptu. Zira Ömer Sertbaş da programa bağlanıp, Küçükkaya’nın değil, kendisinin ve Binali Bey’in arayan taraf olduğunu hatta İmamoğlu ile bu görüşmeyi duyup cumartesi gecesi "Hayrola, böyle bir görüşme olmuş, neden Binali Bey’le de görüşmüyorsun" dediğini aktardı.

        Dün siyasi liderlerin bu açıklamalara verdikleri tepkileri görmüşsünüzdür.

        Bütün Türkiye benim ilk kez gündeme getirdiğim habere kilitlenmiş durumda. Herkes bu mevzuyu konuşuyor.

        Ortada çok ciddi bir çelişki var: İsmail iki tarafla da görüşme talebinde bulundu mu?

        Binali Bey oteldeki görüşmeden neden haberdar değildi?

        Bu kördüğüm haline gelmiş mesele ile ilgili benim düşüncem şu: Bir moderatörün kim ne derse desin, yöneteceği bir soru-cevap formatına, bu kadar müdahil olunmasını kabul etmesi yanlıştır.

        Bu durum, Türkiye’de televizyonculuk ve siyasal tartışma kültürünün cenaze namazının çoktan kılındığını gösteriyor.

        İmamoğlu cephesinin, her ne kadar karşı tarafa da ulaşıyoruz denmiş olsa bile Binali Bey ile yüz yüze bir görüşme olmadan bu buluşmayı gerçekleştirmiş olması tam bir acemilik.

        Hem Küçükkaya hem İmamoğlu hiç de akıllıca olmayan amatörce bir iş yaparak iktidar kanadının ekmeğine yağ sürmüş vaziyete düştü.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar