Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İki gündür hem siyaset hem de yargı çevrelerinde CHP’li Albay Dursun Çiçek’in son açıklamaları konuşuluyor. Çiçek’e göre eğer Başkan Erdoğan iktidardan bir şekilde indirilirse onu ve bu iktidarı sanık sandalyesine oturtacak çok sayıda savcı, hakim ve hatta başsavcılar varmış. Bu başsavcılar ve hakimler bizzat Çiçek’e, “Erdoğan iktidarına gücümüz yetmiyor komutanım. Siz bunları iktidardan indirin, ondan sonra biz ne yapacağımızı biliriz” diyorlarmış.

        Erdoğan’ın bir şekilde devrildiği gün, ailesiyle beraber içeri atılmak isteneceğinin itirafı bu. Tam anlamıyla tetikte bekleyen bir 27 Mayıs kafası bu. Ama zaten bu sebeple Türkiye’nin çoğunluğu Tayyip Erdoğan’dan asla vazgeçmiyor. Adnan Menderes’ten sonra Erdoğan’ı da bu kafaya yedirmek istemiyor…

        ‘KOMUTANIM’ DİYEN BAŞSAVCILAR

        Dursun Çiçek çok açık biçimde kimi başsavcılar, hakimler ve savcılarla bu skandal konuşmaları yaptığını itiraf etti. Ayrıca konuşmasından öğrendik ki, ‘bağımsız ve tarafsız’(!) kimi Türk savcıları ve hakimleri Dursun Çiçek’e, ‘Komutanım’ diye hitap ediyorlarmış. Hatta belki karşısında hazırola da geçiyorlardır. Hakimlerin ve savcıların 28 Şubat generalleri karşısında hazırola geçtiğini çok yakın zaman önce görmüş bir milletiz. O nedenle bunlar şaşırtıcı değil…

        Aslında bu dürüst itirafları için vesayetçiliğe karşı demokrasinin yanında duran herkes Çiçek’e teşekkür etmeli. Dursun Çiçekler yalnız değil. Ahmet Yavuz gibi kimi generaller de konuşmalarında aynı dili kullanıyor. Muharrem İnce’nin bile ağzından kaçırdığı böyle lafları var. Bu ülkede hala vesayet rejimi ve 27 Mayıs kafası tam olarak yıkılmadı. Sivillerdeki darbecilik zihniyeti şu an ordu içinde olandan çok daha fazla.

        OTANTİK DİYALOGLARDAN BAHSEDİYOR

        Dediğim gibi Dursun Çiçek’e teşekkür etmeliyiz. Türk yargısında hala nice Ömer Altay Egesellerin, nice Salim Başolların ya da nice Vural Savaşların, nice Sabih Kanadoğluların olduğunu bir kez daha somut şekilde hepimize hatırlattı. Türkiye’nin, hukuku bir emirle katletmeye hazır sözde hukukçuların ülkesi olduğunu unutmamamız gerektiğini anımsattı hepimize…

        Kimileri Çiçek’in yalan söylediğini iddia ediyor ama ben öyle düşünmüyorum, zira kendi görüşünü aktarsa o görüşe , “TSK içinde Fetullahçı ancak yüzde 10 kadardır. F-16 pilotlarına iftira atıyorlar” yorumu gibi absürt bir yorum olarak bakabiliriz ama burada somut yapılmış otantik diyaloglardan bahsediyor.

        ÇİÇEK ADLİYELERDE ÇOK GEZER

        Ayrıca Dursun Çiçek’in mevcut adliyelerde çok gezdiği ve kimi savcılarla hakimlerle içli dışlı olduğu da biliniyor. Mesela halen yargılanması süren Ergenekon davalarına artık çok az sanık katılırken Çiçek hala hepsine gidiyor. Buna benzeyen tüm davalarda hep adliyede ve milletvekili olduğu dönemde de bu kimliğin avantajıyla savcılar ve hakimlerle bizzat odalarında görüşüyordu.

        HSK SORUŞTURMA BAŞLATMALI

        Ben, HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz’ın, Salim Başol tarzı bu darbeci konuşmaları hangi yargı personelinin yaptığı konusunda bir disiplin soruşturması başlatması gerektiğini düşünüyorum. Bu dosya iyi takip edilmeli. MİT ve Emniyet’ten destek alınmalı. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de bu noktada derinleştirilmiş bir soruşturma açarsa çok yerinde olur.

        Özellikle 81 vilayetin 81 başsavcısı Çiçek’in açıklamalarıyla zan altında kaldı. Bunların arasında işini çok düzgün ve demokrasi çerçevesinde yapan hukukçularımız var. Cesaretle her türden darbecinin ve suç örgütlerinin üzerine gidenler var.

        Onları şaibe altında bırakmamak için Adnan Menderes’i idam ettirmekle övünen Ömer Altay Egesel tarzındaki hukuksuz ve darbeci başsavcılar, hakimler ve savcılar kimdir, ortaya çıkmalı. Bence mevcut başsavcılarımız da Çiçek’in bu açıklamalarıyla ilgili gereken hukuki süreçleri başlatmalı.

        Türk yargısı şükür ki 15 Temmuz 2016 sonrasında, 2014 başında adliye koridorlarında, “Tayyip Erdoğan’ın ve oğlu Bilal’in ellerine kelepçeyi bizzat ben takacağım” diyen darbeci FETÖ’cü savcı Celal Karalardan, Özcan Şişmanlardan kurtuldu. Önümüzdeki dönemde de 27 Mayıs kafasını hala yaşatarak, Dursun Çiçek’e, Erdoğan’ı tutuklayacağına söz veren Egesel tipi savcılardan ve Başol tipi hakimlerden kurtulmak zorundadır.

        ***

        O skandal fotoğrafın mesajı

        İdlib’de cuma namazı çıkışı birilerinin Rus Büyükelçi Karlov’un suikastçısının pankartını taşıdığını görünce feci rahatsız oldum. Bu pankartı açanlarla ilgili medyada çok keskin görüşler ortaya atıldı. Onların cihatçı olduğu, Rusya ile Türkiye’nin arasını açma planının kirli bir parçası olarak bu pankartın açıldığı vs…

        O rezil katilin fotoğrafını sallamak elbette kirli ve sapkın bir aklın ürünü ancak benim ulaştığım bilgiler öyle büyük bir plana ya da organize bir akla işaret etmiyor. İdlib şu an dünyanın en karmaşık noktası. Kim kimdir belli değil. Cihatçıyı, ılımlıdan ayırmak ise hiç mümkün değil. Rusya, yapmak istediği operasyonu meşrulaştırmak için herkese ‘cihatçı’ deme derdinde. O nedenle bu haberi böyle servis ediyorlar.

        Şehirde olası Rus operasyonuna karşı büyük bir tepki var. Halk korkuyor ve protesto ediyor. Cuma namazı çıkışı da bu tepkiyi göstermek için Rus Büyükelçinin katilinin fotoğrafını sallamışlar.

        Bence bu Türkiye-Rusya’nın arasını açmak ya da Türkiye’yi cihatçılara yakın göstermek gibi bir planın parçası olmaktan ziyade, Ortadoğu’da şiddetin ne kadar normalleştiğini gösteriyor. Düşünsenize, büyük bir kıyıma neden olabilecek bir saldırıya ‘hayır’ demek için bir katilin fotoğrafının gösterildiği bir durumla karşı karşıyayız. Ölüme ‘hayır’ demek için bir katille mesaj vermek. Herhalde insanlığın geldiği en acı noktalardan biri bu olsa gerek…

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar