Ortak referans parçalanırken
DİĞER bayramlar için birilerinin karşı bir duruşu olabilir.
Örneğin, 30 Ağustos'u "militarist" bulan çıkabilir, 19 Mayıs için aykırı sözler söyleyene de rastlanabilir.
En dindarından en ateistine, en solcusundan en sağcısına, PKK'lısından ulusalcısına, milliyetçisine, farklı etnisitedeki yurttaşına kadar bir bayram için kimse olumsuz tek kelime edemez.
Çünkü 29 Ekim, Türkiye üzerinde yaşayan her kesimin ortak referans noktasıdır.
Ortak mücadele sonucu elde edilen kazanımla, 1. Meclis'teki ortak paydanın, bağımsızlığın, özgürlüğün; halk iktidarının, "Cumhuriyet"in kuruluşunun ilanıdır.
Her kesimin sarılıp ortak referans için birlikteliğini sergilemesi gereken günün kutlamasıdır.
Oysa dün Ankara'da yaşanan görüntüler, hem de herkesin ortak referans noktası 1. Meclis önünde meydana gelen olaylar ortak referansın çatladığının, hatta parçalanmaya başladığının en önemli işaretiydi.
ULUS'TA YAŞANAN
Beni bu noktaya getiren ise Ulus'ta gördüklerim ve yaşadıklarımdı...
Şunu baştan söylemeliyim ki, CHP bir miting düzenlemeye kalksa bu kadar insanı bir araya toplaması olanaksızdı.
Ancak "yasakçı" anlayış insanların tepkisini de beraberinde getirmiş, çocuğunu, eşini, yakınını yanına alan hemen her kesimden insan bir Türk bayrağı kapıp Ulus'ta toplanmıştı.
Bir ucu Opera Meydanı'na, diğeri Çankırı Caddesi'ne, diğer taraftan da Anafartalar'dan 19 Mayıs Stadı'na kadar uzanan geniş bir alanı kaplayan binlerce insan, 1. Meclis'in bulunduğu Cumhuriyet Caddesi'ne girme çabası içindeydi.
Polis ise Cumhuriyet Caddesi'nin iki ucunu kapatırken, Opera ve 19 Mayıs civarında da geniş önlem almıştı.
En çok dikkatimi çeken ise insanların öfke dolu olmasıydı...
Sonunda beklenen oldu, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından bir grubun barikatı aşmak istemesiyle başlayan, polisin de alışkanlık haline getirdiği biber gazı sıkma modası ortalığı birbirine katmaya yetti.
Türk bayrağı taşıyan vatandaş ile polisin karşı karşıya getirildiği algısını yaratan görüntüler tüm dünyaya yayıldı.
Akşam öğreniyoruz ki, olayların bir anda yatışmasına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün verdiği talimat neden olmuş.
Gül, cumartesi günü görüştüğü Ankara Valisi'ne "Olaylar yükselirse lütfen gerilim yaratmadan çözün" talimatını vermiş, Vali Alaaddin Yüksel de bu talimat doğrultusunda olaylar yükselince polisi geri çekmiş.
Keşke çok daha önce bu adım atılabilseymiş.
Çünkü gereksiz, anlamsız, nedensiz bir gerilim, ortak referans noktasını darmadağın etmekle kalmadı; hiçbir fayda getirmediği gibi yeni bir gerilim alanı yarattı.
UZLAŞININ TÜKENİŞİ
Yaşananlar herkesin ortak referansta buluşup en çok ihtiyaç duyulan uzlaşının kapısına bir kilit daha astı.
Gerilimin hanesine bir kertik daha attı.
Böyle bir ortamda zaten sürece yorgun başlayan Meclis'te yeni Anayasa başta olmak üzere birçok konuda "ortak mutabakatı" yakalamak kolay olmayacak.
Sadece Meclis'teki yasalar için değil, çözüm bekleyen birçok soruna çare üretme arayışında da tökezletici bir eşik görevi görecek.
Cumhuriyet'in değerleri üzerinden bile bir çıkış noktası bulunması zorlaşacak.
Bundan en çok zararı da "kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyet" ve onun ayrılmaz parçası demokrasi görecek.
- Dünyanın konsültasyon raporu...22 saat önce
- Fetvasını arayan İran…3 gün önce
- Gençleşemiyoruz...1 hafta önce
- Mr. Fico…1 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...1 hafta önce
- Anneler günü…2 hafta önce
- Güç savurması…2 hafta önce
- Nüfus kalmayınca2 hafta önce
- Columbia'nın "dış aktörleri…"3 hafta önce
- Mirasın geleceği…3 hafta önce