İmralı'ya dönüş mü?
İLK sinyal geçen hafta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'tan geldi.
Oslo görüşmelerine ilişkin muhalefet partilerinden gelen eleştirilere dikkat çekip aynen şöyle demişti:
"İhtiyaç olursa MİT gider istediğiyle görüşür, belki de görüşülüyor. Bunu ben bilmem. MİT bunu yapmazsa suçlu olur. MİT'in bu tür temaslar yapması lazım. Tiyatro da olabilir, senaryo da olabilir. MİT'i görüşme yaptığı için nasıl suçlarız?"
Arınç'ın bu sözleri, görüşmelerin yeniden başladığının bir işareti olarak algılandı.
Diğer Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Oslo tipi görüşmenin bu aşamada olmadığını bildirdi, sonrasında gelen cümle ise aslında Arınç'la aynı paraleldeydi:
"Ama bizim bu konulardaki çalışmalarımız devam ediyor; edecek. Barzani'yle, Kuzey Irak'la zaten belli görüşmeler, çalışmalar var. Çünkü Kandil var, Irak sınırları var. Diğer görüşmeler, bunların hiçbirisi göz ardı edilmez, edilmeyecek. O manada kapsamlı çalışmalarımız sürecek."
GÖRÜŞMENİN ADRESİ
Bu açıklamalara iki gündür CHP'den gelen yanıtlar da olumluydu.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun, arkadaşım Düzgün Karadaş'a verdiği demeçteki şu sözleri de parti duruşunu net koyuyordu:
"Silahların susması şartıyla Oslo görüşmesi yapılabilir... "
Bu da siyasi iklimin, görüşmelerin yeniden başlaması için uygun olduğunun en açık göstergesiydi.
Peki bir başlangıç söz konusu muydu?
Konunun uzmanı bir arkadaşımı arayıp neler olduğunu sorduğumda şu yanıtı aldım:
"Evet görüşmeler yeniden başladı. Görüşmenin adresi yeniden İmralı oldu. Yakın zamanda zaten görüşmenin yansımalarını da görürsünüz. Tekrar İmralı'ya dönüldü... "
Hükümetin, yakın geçmişte İmralı ile tüm teması kestiğini, "Kandil ve İmralı'yı muhatap kabul etmeyen, doğrudan siyasi temsilcileri hedef alan" yeni konsepte dönüldüğünü anımsattım.
"Bu konseptten de vazgeçiliyor mu?" dedim, sözünde ısrar etti:
"İmralı ile görüşmeyi başlatıyorlar. Görüşme de yine MİT aracılığıyla yapılacak... "
MİT: GÖRÜŞÜLMEDİ
Yakın geçmişte, "Silah bırakmadan tek bir adım atmayız, bir daha görüşmeyiz. Tekrar görüşmek için tek şartımız silahları bırakmaları" diyen konunun tarafı MİT'e bunu sormaktan başka çarem yoktu.
Güvendiğim etkin bir ismin cümlesi aynen şöyle oldu:
"Herhangi bir şekilde İmralı ile görüşme söz konusu değil; kesildiğinden bu yana da bir görüşme olmadı."
Bunun üzerine söylenecek fazla bir şey yok.
Ancak siyasi ortamın bu kadar müsait olduğu bir dönemde eğer akan kan duracaksa bir adımın da atılması gerekiyor.
Hatta burada muhalefet partilerine de görev düşüyor.
Çünkü 1989'dan bu yana CHP'nin yazdığı Kürt raporlarına dönülüp bakıldığında, önerilmemiş teklif, söylenmemiş formül kalmadı.
Yenilerinin eklenmesi de bir fayda getirmeyecek.
Hastaya reçete yazıp ilaç verememek gibi bir durumda kalınacak.
Bu da patinajdan, üzerinde dönülen zemini yıpratmaktan öte geçmeyecek.
Bundan dolayı, yeni formüller, çıkış yolları üretmek yerine IRA ve ETA sorunlarının nasıl çözüldüğünü de görerek adım atmak gerekiyor.
- Dünyanın konsültasyon raporu...2 gün önce
- Fetvasını arayan İran…4 gün önce
- Gençleşemiyoruz...1 hafta önce
- Mr. Fico…1 hafta önce
- Elektrikli otomobil savaşı...1 hafta önce
- Anneler günü…2 hafta önce
- Güç savurması…2 hafta önce
- Nüfus kalmayınca2 hafta önce
- Columbia'nın "dış aktörleri…"3 hafta önce
- Mirasın geleceği…3 hafta önce